Nitelikli elaman tüm dünyanın sorunu

İş hayatında belki de en çok konuşulan konuların başında nitelikli eleman sıkıntısı geliyor. Ekonominin en başındakinden küçük esnafa kadar bu sorunu dillendiriyor. Meslek kursları açılıyor, üniversite-sanayi işbirliği için adımlar atılıyor. Konya Ticaret Odası da konuya önem verenlerin başında geliyor. Başkan Selçuk Öztürk’le Türkiye’de bir ilk olan Mesleki Eğitim Merkezi projesini ve üniversite sanayi işbirliğini konuştuk.

“Nitelikli eleman” tüm dünyanın sorunu

 Gelişmiş ülkelerde de nitelikli eleman sorunu yaşanıyor mu?

“Dünyadaki tüm iş aleminin en önemli sorunları ne?” diye bir anket yapsanız, ilk sıralarda yetişmiş iş gücü çıkar. Amerika’da da bu sorun vardır. Avrupa’da da. Ama Türkiye’de daha çok karşımıza çıkıyor. Ülkemizde özellikle lisans düzeyinde eğitim konusunda problem yok. Bir hayli üniversite açıldı. Ama mavi yaka, ara eleman dediğimiz alanda Türkiye’nin çok büyük bir boşluğu oluşmaya başladı.

Bu açığın oluşmasını neye bağlıyorsunuz?

Sosyolojik sebepleri var. 28 Şubat sürecinde İmam hatiplerin kapatılabilmesi için çıkarılan kanunla tüm meslek liselerinin zorlaştırılması, meslek liselerine, mesleki eğitime yeterince yatırım yapılmaması gibi sebepler var. Hatta Türkiye’deki sosyolojik algının herkesin illa üniversite mezunu olacakmış gibi oluşturulması Türkiye’de ara eleman boşluğunu oluşturdu.

KTO da bu boşluğu doldurma çabasında. Bu çabanızdan bahseder misiniz?

Boşluğu değerlendirmek üzere anketler ve değişik çalışmalar yaptık. Bu konuda hem Konya’nın hem Türkiye’nin ihtiyacına yönelik sonuçlar çıktı. Mevlana Kalkınma Ajansı ile birlikte Mesleki Eğitim Merkezi açmak üzere bir proje hazırladık. Temelini de attık. Su basmanı seviyesine geldi. Eylül ayına yetiştirmeye çalışıyoruz. Bunu bir an önce bitirip hem sanayi, hem hizmetler sektöründe Konya’nın ara eleman ihtiyacını karşılamaya çalışacağız.

Bu projenin diğer eğitim merkezlerinden farkı ne?

Eğitim merkezi bünyesinde 120 kişilik öğrenci yurdu da olacak. İlçelerden,  köylerden de katılım olsun istiyoruz. Konya’nın ilginç bir durumu var. Konya özellikle merkeze yoğun göç alıyor. Ama taşrasından hem merkeze, hem de başka büyükşehirlere göç veriyor. Yani kendi ilçelerinden ve kendi köylerinden göç veriyor. Bunun temel sebebine baktığımızda sadece iş bulma değil. Bir insan her hangi bir yerden yerini değiştirecekse, gittiği bölgede adaptasyon problemi çekip çekmeyeceğine de bakıyor. Yakını varsa ona göre gidiyor. Bizim amacımız kursiyerimiz eğitim süresi boyunca yurtta kalsın, burada hem eğitimini alsın hem şehre, Şehir kültürüne alışsın. Ayrıca tüm bunlardan sonra Konya’da bir iş bulursa gerekirse birkaç ay daha yurtta kalsın. Sonuçta birkaç ay daha çalışarak belki ailesini getirecek. Güzel bir proje olduğuna inanıyoruz. En geç bir sene içerisinde faaliyete geçecek.

Yaş ve eğitim sınırlaması var mı?

Yaş sınırı koymayacağız. Eğitim sınırı da yok. İlk etapta 16 tane branş olacak. Bunlar içerisinde bazı meslek grupları bu sınırlamayı koyabilir. Kişiler kendilerine uygun olan bölümü seçecekler.

Üniversite- sanayi işbirliği konusundaki çalışmalarınız Karatay Üniversitesi’ni diğer üniversitelerden farklı kılıyor mu?

Birkaç yıl içinde olacak bir şey değil. Biz bir süreç başlattık. Bu süreçte önemli birkaç mekanizme bulduk. Bir tanesi staj ve kariyer merkezi. Bizden mezun olan tüm öğrencilerin gelişimini, üniversiteyi bitirdikten sonraki girişimlerini de takip ediyoruz. Ama Şimdilik bazı bölümler için başlattığımız yeni bir uygulama daha var.  Önümüzdeki günlerde tüm bölümler için uygulanacak. Üniversitelerde tüm öğrencilerin bir tane akademik danışmanı oluyor. Bizim öğrencilerimizin bir tane de özel sektör danışmanı olacak. Bizde 1. Sınıfa başlayan her öğrencinin nasıl bir akademik danışmanı oluyorsa Konya’da bizim anlaştığımız bir firmayla da özel sektör danışmanı olacak.  Şu anda mühendislik bölümünde okuyan herkesin bir özel sektör danışmanı var. Firma yetkilisi üniversitemize gelip danışmanlığını yaptığı öğrenciyle buluşacak. Ya da işyerinde nelere dikkat etmeleri, neleri öğrenmeleri gerektiğiyle ilgili çalışmalar yapacak.

Yetkinliğe neden önem veriyorsunuz?

Çok hareketli bir dönem söz konusu. Her şey hızlı gelişiyor. Bu gelişim içerisinde yetkinlik çok önemli olmaya başladı. Genel bilgiden ziyade belli alanlarda yetkin olmanız gerekiyor. Amacımız da bir taraftan üniversite eğitimini verirken aynı anda ekstra yetkinlikler kazandırabilmek. Bunun da ne olması gerektiğini piyasadaki insan biliyor. Türkiye’de ilk defa başlayan uygulamalarımızla başarılı sonuçlar alacağımızı düşünüyorum.

Siz üniversiteden mezun olduğunuzda iş hayatına uyum süreci yaşadınız mı?

Bizim dönemimiz farklıydı. Ekonomik koşullardan dolayı uyum süreci diye bir süreci yaşamak gibi lüksüm yoktu. Şunu çok görüyoruz. Türkiye ekonomisi çok güçlendi. Gençlerimizin İmkanları, fırsatları fazla. Genç arkadaşların belki uyum süreci yaşamak gibi lüksleri var ama benim kişisel anlamda lüksüm olmadı. Tabi ki öğrencilikten iş hayatına geçişin zorluğu olmuştur. Biz yazları çalıştık. İş hayatını bilmek zorundaydık.

Özel üniversitede okuyan gençler bu süreci daha mı zor geçiriyor?

Okulumuzda çok sayıda burslu öğrencimiz var. Ayrıca kendi okul parasını çıkaran gencimizin sayısı da fazla. İlginç bir uygulama da başlattık. Üniversitedeki bazı birimlerimizde üniversitedeki arkadaşlarımızı çalıştırıyoruz. Mesela çağrı merkezimizde, kafelerde. Kendi üniversitemizin bazı bölümlerinde onlara iş imkanı sunuyoruz. Bir sistem var. O sisteme girip çalışmak istediklerini bildiriyorlar. Haftalık maksimum çalışma süreleri de var. Çalışabilecekleri imkanları oluşturmaya çalışıyoruz. Hatta işletmecilere kiraya verdiğimiz alanlarda bile bizim öğrencilerimizin çalışmalarına öncelik vermelerini istiyoruz.  İş hayatına girmek önemli. Yaptıkları her işin öğrencilerimize artı değer kazandıracağına inanıyoruz.