“O eller kararacak”

“O eller kararacak”
Ahmet Küçükçelik , Selçuk Üniversitesi Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu’nda yıllarca mesleki eğitim verdi. Aynı zamanda kendi işyerini de kurarak üretimde yer aldı.

Ahmet Küçükçelik , Selçuk Üniversitesi Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu’nda yıllarca mesleki eğitim verdi. Aynı zamanda kendi işyerini de kurarak üretimde yer aldı. Sanayinin üniversiteden ne beklediğini ve öğrencilere iş yaşamında neler gerektiği konusunda deneyim sahibi oldu ve çalışmalarında buna öncelik tanıdı. Küçükçelik, teorik eğitimin yeterli olmadığını savunarak sanayide başarılı olmanın şartını da söyledi…

Sanayiyle bağlantınız nasıl oldu?

Teknik öğretmenim. İlkokulda okurken yaz aylarında tamirhanede çalışırdım. Tornacılara çok heves ederdim. Ustam parça yaptırmak için torna atölyesine gönderirdi. O tornanın çıkardığı ses, parçanın işlenişi,  onların çalışmaları çok hoşuma giderdi. Tamircilikten ziyade üretime ilgi duyardım. Bu düşüncelerle ilkokuldan sonra babam meslek lisesine kayıt yaptırdı. Antalya’da sanat enstitüsünün orta kısmını okudum. En başarılı beş öğrenci arasına seçilerek Milli Eğitim tarafından Aydın’a yatılı okula gönderildim. Parasız yatılı olarak da liseyi okudum. Üniversiteyi de Ankara’daki Erkek Teknik Yüksek Öğretmen Okulunda yine parasız yatılı olarak tamamladım.  Son yıl okulum yurt dışına gönderdi. 6 ay kadar Almanya’da staj yaptım. Çok şey öğrendim. Döndüm. Tekrar gidecektim ama 12 Mart muhtırası verildi. Yurt dışına çıkışlar yasaklandı tekrar gidemedim.

Stajla birlikte sanayiye merakınız daha da arttı mı?

Almanya’dan döndükten sonra Seydişehir Sanat Enstitüsü’nün kurucu Müdür vekili ve Tesviye Atölyesi Şefi olarak görev aldım.  Oranın sistemini kurduktan ve 6 yıl görev yaptıktan sonra da devletten istifa ederek 1976 yılında Özyatağanlı Firması’na atölye şefi olarak girdim ve serbest hayata atıldım.

Sanayiye ilgi duymakla birlikte okul hayatından da vazgeçmemişsiniz. Bunun özel bir nedeni var mı?

Babam okutmayı çok isterdi, hepimizi okuttu. Hangi işi yapacaksak yapalım, o işin eğitimini almamızı isterdi. Öyle de oldu. Zaten eğitimlerimizi de kendi ilgi alanlarımız doğrultusunda almamız için bizi yönlendirdi.

Üretime yönelmeniz nasıl oldu?

 Özyatağanlı’da iki yıla yakın çalıştım. Ama idealim hep kendime ait bir işyerim olmasıydı. Bir arkadaş Almanya’dan makinalar getirmiş. İş ortağı olarak çalışalım dedi. Beraber makinaları kurduk, çalıştırdık ve ilk defa kendimiz otomobil parçaları üretmeye başladık. 1983 yılında da kayınbiraderimle birlikte Uz Çelik Makine’yi kurduk. Eski Sanayi’de 48 metrekare küçük bir yerdi.  Bir tane 56 model torna tezgahı aldık. Onunla başladık. Bu arada ben üniversiteye geçmiştim. Kayınbiraderim işyerinde çalışıyor, ben üniversitede derslere giriyordum. Sabah 7’den 9’a kadar işyerime geliyor, akşam da 5’te çıkıp gece 10’a kadar yine işyerinde duruyordum. Bu şekilde çalıştık. 1990 yılında Karatay Sanayi’ye taşındık. Tezgahlarımızı artırdık. 1995’te limitet şirket haline getirdik. Torna sayımızı da 7’ye çıkardık.

Tornacılık hayaliniz de gerçekleşmiş oldu

En büyük hayalimdi ve gerçek olmuştu. Hatta ilk defa cesaret edip 1995 yılında CNC tezgahı aldık. O bizim artık gözbebeğimizdi. Ona alıştık. Tornalarımızın bir kısmını elden çıkardık. İkinci CNC tezgahımızı da aldık. Diğerlerinin tamamını çıkardık. İşyerimiz bize dar gelmeye başladı. Bitişik işyerini de kiraladık. 300 metrekare açık, 300 metrekare kapalı yerimiz oldu. 30’a yakın elemanımız çalışıyordu. 3 vardiya haline dönüştürmüştük.  CNC’ler geldikten sonra eleman sayısını azalttık. Döküm, dövme parçalar, ilave dingil fren tablaları yapmaya başladık. Bunlar 80 yılında sadece İzmir Tirsan’da yapılıyordu. Konya’da ilk defa biz başlattık. Uzun süre de devam ettik. 3. CNC’yi alıp işleri biraz daha çoğalttık. Uzun zamandır TÜMOSAN’la çalışıyorduk. İlk defa ithal gelen traktör  ayarlı kolları bize yaptırmaya başladılar.  TÜMOSAN’ın bize çok faydası oldu. Bizi resimle, toleransla, ölçüyle tanıştırdı. Tüm Konya’ya faydası oldu. Lokomotif görevi yapıyordu. Eskiden sanayide çok fazla teknik eleman çalışmıyordu. TÜMOSAN isteyene teknik destek de veriyordu. İmalatımızın yüzde 85’e yakın bir bölümünü TÜMOSAN’a yapıyorduk. Zaman içerisinde TÜMOSAN özelleşti. Özelleştikten sonra üretim artırıldı. Bu defa daha başka firmalar da bu işyerine üretim yapmaya başladılar. Biz de dışarı açılmaya başladık. Tek işyeriyle olmayacağını anladık. Irak, İran, Polonya gibi ülkelerle de çalışmaya başladık. 2007 yılında 1. Organize Sanayii’ne geçtik.

Ortaklığınız da devam ediyor mu?

Yanımızda çalışan arkadaşımız Kafi Bulut da 1995 yılında ortaklığa dahil olmuştu.  Kayınbiraderim emekli oldu, ortaklığı bıraktı.   Şimdi Kafi Bulut’la birlikte yürütüyoruz.  Kafi bizim yanımıza 1979 yılında gelmişti. O zaman 13, 14 yaşlarındaydı. Askere gidene kadar birlikte çalıştık. Döndükten sonra da yeniden bizle çalışmaya başladı ve ortaklığa dahil oldu.

Bundan sonraki hedefleriniz ne?

İsteğimiz daha fazla personel çalıştırmak, üretimimizi artırmak yurt dışına ihraç etmek. Yetişmiş eleman bulamıyoruz. Ben üniversitede 21 yıl idarecilik yaptım. 4, 5 yıl önce yetenekli öğrencileri ayırır stajyerlik yapmalarını isterdim. Onlara burs vs. ile destek olup okul bitiminde iş imkanı sağlardım. Ama son yıllarda seçim yapmakta zorlanıyorum. Hevesli öğrenci bulmak zor. Herkes az çalışıp çok para kazanmak istiyor. Sanayinin okullardan ne beklediğini çok iyi biliyorum. Üniversiteli öğrencinin de ne öğrenmesi gerektiğini iyi biliyorum. O ellerin kararması lazım. Meslek lisesi mezunları Meslek Yüksekokullarına sınavsız  giriyor.  Bu olmasın, sıralama olsun. Hepsini alalım ama sıralamayla alalım. Usulen sınav yapalım. Normalde 300 puan alan öğrenci bir bölüme giriyorsa bizim burada 100 puan alan girsin.  Ama çocuk bilsin ki buraya sınavla girdi.  Ciddiye alması lazım.  Öğrencilerin   sanayi’yi sıfırdan öğrenmeleri lazım.

Kız öğrencilerin ilgisi nasıl?

Avrupa’da sanayide çalışan çok sayıda kadın var.  İlk gittiğimde hayret ederdim.  Bayan elemanların sanayiye girmesi sanayinin genel havasını değiştirir. Son zamanlarda Yüksekokulun makine programına bayan öğrenci gelmiyor.  Bayan öğrenci geldiği zaman bile erkek öğrenciler kendilerini kontrol ediyor. Konuşmalarından argo lafları kaldırıyor,  saygılı oluyorlar. İşlerine hakim oluyorlar.  İşçiler de öyle. Torna tezgahının başında neden bir kadın olmasın. Bizim torna başında çalışan kadın personelimiz de oldu ve bundan da çok memnunduk.   İşyerimizdeki çalışan diğer arkadaşlarımız bir süre sonra beraber çalıştıkları bayan elemanları dışlamadan işlerine devam ettiler. İşlerimizi ikinci kuşak gençlerimize devredip başarılı olmalarını görmek bizleri mutlu edecektir. Temkinli adımlarla ilerleyip Türk ekonomisine üretimle katkı sağlamak en büyük idealimiz.

 

Kaynak:Pusula Haber

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.