Ahmet Babaoğlu

Ahmet Babaoğlu

Onlar Üşüyorlar!

Onlar Üşüyorlar!


Telefonum çaldı... Bir Suriyeli kardeşimiz arıyordu. Üzgün, bitkin ve çaresizlik yansıtan sesiyle derdini anlatıyordu. Çocuğuna bir otomobil vurup kaçmış. Tıp fakültesi hastanesine kaldırmışlar. Yedi-sekiz yaşındaki yavru başından yaralanmış. Şükür ki ölmemiş. 
Akşam evlerine uğradığımda baktım ki başındaki sargının üzerine kan sızmıştı. Bundan daha üzücü olan ise evlerinde odun kömür olmayışıydı. O yaralı çocuk ve diğer aile fertleri battaniyelere bürünerek oturuyorlar, soğuktan titriyorlardı. Bir kömür satıcısı tanıdığıma telefon ettim ve kömür gönderdi. Allah razı olsun. 
Buna benzer daha niceleri bu kış günlerinde odun ve kömür olmadan, güçlükle bulup sığındıkları evlerinde zor şartlar altında yaşıyorlar. Mekke’den Medine’ye hicret eden ilk Müslümanlara evlerinin bir katını tahsis eden, bütün mal varlıklarını yarı yarıya onlarla bölüşen o kutlu sahabeleri hatırladım... 
Çaresizlik içerisinde ülkemize sığınan bu Suriyeliler Müslümanlardır ve bütün Müslümanlar kardeştir. Kardeş değilse kardeş olmalı, kardeş olmaya engel bir olumsuzluk görüyorsak onu düzeltmeliyiz. 
Bu insanlarda bin bir kusur bulma gayretinden artık vazgeçmeliyiz. Ülkemize canını atıp sığınan zorda kalmış, dara düşmüş bir Müslümana yardım etmemek Allah katında vebaldir. Unutulmamalıdır ki hiç kimse kusursuz ve masum değildir. 
Özellikle Suriyeli kardeşlerimizin içine düştüğü dramatik durumu iyi görmek lazımdır. Evlerini, işlerini, bütün varlıklarını terk etmiş, gerek maddi ve gerekse psikolojik olarak en son derecede mağdur olmuş bu insanlardan biz evliya gibi davranmalarını mı bekliyoruz?
Şu gerçeği bilmeliyiz ki zaten onlar kendi ülkelerinde zalim Baas rejiminin acımasız baskı ve zulümlerine maruz kalmış, sürekli bir takip ve kıskaç içinde yaşamaya çalışan insanlardı.
Bir zamanlar Türkiye’de de yaşanan, Kur’an okumanın yasaklandığı, namaz kılanların hapse atıldığı, hacca gitmenin önünün kapatıldığı o yılları bir hatırlayalım. 
Mekke’de Ümmül Kura Üniversitesi’nden bir öğretim üyesi anlatmıştı. O yıllarda Hacc mevsimlerinde artık kimsenin Anadolu’dan hacca gelmediğini gören Mekkeliler oturup günlerce ağlamışlar. Osmanlının evlatları İslam’dan çıkıp Hristiyan olmuşlar diye üzülmüşler. İşte böyle... Baskı ve zulümlerin yaşandığı bir ülkede insanların dînî, ahlakî, îmanî mükemmelliğinden bahsedebilir miyiz? 
Düşünün evlerinin üzerinden helikopter ve uçaklarla yüzlerce kiloluk varil bombaları atılarak her şeyi imha edilen, hiçbir silahı olmayan bu insanlar zalim diktatörün bombardımanlarına karşı sessizce oturup ölmeyi mi beklesinler? Böyle bir şeyi kim yapar. Öyleyse bunlara vatanlarını savunmayıp terk edip kaçtılar demekten artık vazgeçelim. 
Onlar böyle bir zulüm ve hicretle imtihan ediliyorlar, biz de o Müslüman kardeşlerimize yardım edip etmemekle imtihan olunuyoruz. Allahın verdiği nimetleri yiyip içip de, aç ve soğukta çaresizce yaşayan Müslüman kardeşlerimizden habersizce sıcak evlerinde tok yatanlardan hesap sorulmaz mı sizce? 
Kim ne derse desin, onlar her şeyini kaybetmiş, bombardımandan sağ kalan birkaç yakını ile birlikte canını kurtarıp kendisine kucak açan hamiyetperver insanların yurdu ülkemize sığınmış mazlum insanlardır. 
Şimdi onlar üşüyorlar. Ya çare olalım ya da çare bulalım. Allahın bize misafir olarak gönderdiği bu kardeşlerimize Allah için yardım edelim. Ya direk olarak ihtiyaçlarını sorup karşılayalım ya da yardımları dağıtmada teşkilatlanmış olan hayır kurumları, dernek ve vakıflarımızla yardımlarımızı ulaştıralım. Mesela hiç olmazsa 500 kg kömür 250 TL+ 100 kg odun 50 TL, toplam 300 TL, veremez miyiz?
Konyamızda hayır ve yardımlaşma amaçlı birçok vakıf ve derneklerimiz vardır. Bunların hepsi kendi yöntemleri ile bu Suriyeli kardeşlerimize yardım etmektedirler. Kimi odun kömür, kimi elbise ve ayakkabı, kimi de bir sıcak aş sunmanın hayır ve sevabına erişmenin gayretindedirler. 
Boş verin hamaset ve dedikoduları. Haydi onlara yardım edelim. “Îman varsa imkan da vardır, her imkan bir imtihandır.”

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Babaoğlu Arşivi
SON YAZILAR