Organizasyon Yağmur’un işi

Çiğdem Kurut'un Röportajı

Öyle bir ofis düşünün ki; çekmecelerinden poşet poşet şekerler çıksın. Gözünüzü attığınız her noktada minik kutular, sabunlar, minyatürler, çeşitli objeler yer alsın. Ama bunların hiçbiri o market raflarında gördüklerinizden değil, tamamen özel tasarımlar olsun. Düğün, nişan, doğum, kına gecesi ya da sevdiğinizi çok özel hissettirecek, sizin düşünemediklerinizi bile düşünecek, temanızı oluşturacak, en ince ayrıntılara kadar her şeyi tasarlayacak birini arıyorsanız Artyst tam size göre. Yağmur Pastutmaz uçuk kaçık fikirlerle harikalar yaratıyor. Bu arada muhabbeti de müthiş…

Hepimizin hayatının bir döneminde mutlaka uğraştığı, kimi zaman da fiyaskoyla sonuçlanan organizasyon işlerine profesyonel anlamda girmek nereden aklınıza geldi?

Mesleğim Dış Ticaret uzmanlığı. Eğitimimi de bu alanda aldım.10 yıl kadar çalıştım. Dış Ticaret alanında Çalışma yaptığım bir dönemde ablamın kına gecesini organize ettim ve bu işi yaparken mutlu olduğumu fark ettim. Gerçekten de güzel bir organizasyondu. Çevremden büyük beğeni aldım. Ben de düşündüm ki, “Evet benim işim bu olmalı.” Zaten annem yoga eğitmeni, ablam doğum fotoğrafçısı. Dış ticaret uzmanlığını da severek yapmama rağmen daha çok mutlu olabileceğim işi yapmak istediğimi fark ettim. Bana da böyle sıra dışı bir iş gerekiyordu.

Tamamen farklı bir sektör ve farklı bir bakış açısı.

Kesinlikle öyle. Eşim ve ailelerimin desteği ve İç mimar olan arkadaşım Tuğba Ünal’ın katkısıyla kendimi onun ofisinde ve hemen masasının yanında bir başka masada buldum. İyi bir ekip oluşturduk. Artyst ofisinde ben Organizasyon bölümünün kuruluşunu gerçekletirdim Tuğba İse İç mimar, ofisimizde mimari çalışmalarını yürütüyor.

Bir organizasyonu yaparken ilk nereden başlıyorsunuz?

Öncelikle organizasyonun bize yaklaşık 1 ay kadar önce gelmesi gerekiyor. Ne istendiğine dair her şeyi ayrıntılarıyla konuşuyoruz. Temayı belirliyoruz. Sonrasında da temamıza uygun ürünlerin tasarımı başlıyor. Bu ürünlerin tamamı tek tek özel olarak tasarlanıp elde hazırlanıyor. Bazı malzemeler yurtdışından geliyor. Hiçbir malzeme direk olarak kullanıma sunulmuyor. Bunlara mutlaka bazı dokunuşlar yapılarak özelleştiriliyor. Zaten bu özel bir günse her şey özel olmalı. Raftan alarak sunduğunuz ya da hediye ettiğiniz hiçbir şey özel olmaz. Birine bir sakız alırsınız. O sakızın üzerine yapacağınız minik bir dokunuş bile onu özel kılmaya yetebilir. Bakış açımız bu.

Sizin yapmadığınız herhangi bir organizasyonda yer aldığınızda neler hissettiğinizi çok merak ettim

Bazı  organizasyonlarda yapılanların kişilere özel olmadığını görünce neden benim çalışmalarımın tercih edildiğini anlıyorum. Mesela çok yıldızlı bir otelde düğün yapılıyor. Ama her şey sıradan. O özel güne yakışmıyor. Çok para harcamak o organizasyonu özel kılmaz. O düğünün davetiyeleri bile kişiye özel olmalı. Gidip katalogdan seçilen bir ürünü özel bulmuyorum, katalog ile değil özel tasarlanmalı diye düşünüyorum.

Aslında geniş bir çalışma alanınız var. Tüm bu ürünleri ortaya koymak kolay olmasa gerek

Bu işe başlamamla birlikte kendimi de geliştiriyorum. Mesela grafik programları kullanıyorum. Kutuların, basılı her ürünün tasarımlarını, grafiklerini de kendim yapıyorum. Photoshopu, renk uyumlarını,  çocuk sağlığına zararlı olan maddeleri,  lazer kesim yapan ahşapları ve daha pek çok şeyi. Her ürün için araştırma yapıyorum.

Neyi hedefliyorsunuz?

Hedefimiz bir atölye oluşturmak. Bu atölyede ürünlerin daha kısa sürede tamamlanmasını sağlamak. İnsanların profesyonel organizasyon adına bakış açılarını değiştirmek. Yaratıcılıkta sınır yok. Ürünlerle de bunu göstermeye çalışıyorum.