"Polonya'daki Kan Kardeşliği Geleneği Türklerden Miras"

"Polonya'daki Kan Kardeşliği Geleneği Türklerden Miras"
İlişkilerini 2009'da stratejik ortaklık seviyesine taşıyan Türkiye ile Polonya arasında 600 yıllık tarihi bağlar bulunuyor- Çok sayıda Türkçe kelime kullanan Polonya halkı, Türklerden miras kalan birçok ritüele sahip- Türkiye'nin Varşova Büyükelçisi Üğdül

VARŞOVA (AA) - MELTEM BULUR - Türkiye'nin Varşova Büyükelçisi Tunç Üğdül, "Polonya, tarih boyunca Türk tarafından dostluk görmüş. Polonya’nın 18. yüzyıl sonunda parçalanarak tarih sahnesinden silinmesinin Osmanlı tarafından tanınmamış olması, Polonya yönetimi ve halkı tarafından hala şükranla hatırlanıyor." dedi.

Polonya'daki görevine 1 Ekim'de başlayan Üğdül, AA muhabirine yaptığı açıklamada Türkiye’nin Polonya’da daha iyi temsilini sağlayacak büyükelçilik binasına bu hafta sonu taşınacaklarını belirtti.

Avrupa’nın altıncı büyük ekonomisi durumundaki Polonya'nın güçlü ihracat potansiyeli, güçlü iç talep, verimlilik artışları, doğrudan yabancı yatırımlar ve ülkeye giren Avrupa Birliği (AB) fonları sayesinde birlik ülkeleri genelinde yaşanan krizler ve durgunluğa karşın, kalkınmasını ve ekonomik büyümesini sürdüren az sayıda ülke arasında yer aldığının altını çizen Üğdül, Polonya'nın büyümesini sürdürerek gelecek dönemde daha güçlü olacağını vurguladı.

Türkiye’nin de büyümesini sürdürerek çok daha güçlü bir ülke olacağının açıkça görüldüğünü belirten Üğdül, "Avrupa’nın iki önemli ülkesi Türkiye ve Polonya’nın mevcut iyi ilişkilerini ve işbirliğini daha da geliştirmeleri, çıkarları gereğidir. Esasen aralarındaki köklü tarihi işbirliği de buna çok güzel bir zemin oluşturuyor. Varşova Büyükelçiliğimiz ve bağlı birimlerimizle bu zemin üzerinde ilerlenmesine yönelik hep beraber çaba sarf ediyoruz." diye konuştu.

Üğdül, iki ülkenin olağanüstü bir tarihi geçmişi olduğuna işaret ederek, bunun çok az ülke arasında var olan bir ilişki olduğunu söyledi. Üç yıl önce, diplomatik ilişkilerin 600. yıl dönümünün kutlandığını hatırlatan Üğdül, Türkiye-Polonya ilişkilerinin boyutlarını, "Polonya tarih boyunca Türk tarafından dostluk görmüş. Polonya’nın 18. yüzyıl sonunda parçalanarak tarih sahnesinden silinmesinin Osmanlı İmparatorluğu tarafından tanınmamış olması, Polonya yönetimi ve halkı tarafından hala şükranla hatırlanıyor. Bu dönemde, İstanbul’da Osmanlı Sultanı huzurunda yapılan sefirlerin de katıldığı törenlerde Lehistan Sefiri’nin yerinin boş tutulduğu ve “Lehistan Sefiri yoldadır” duyurusunun yapıldığı genel kabul görüyor." sözleriyle anlattı.

19. yüzyıldaki ayaklanmalardan sonra bağımsızlık mücadeleleri nedeniyle ülkelerini terk etmek zorunda kalan Polonyalıların, huzurlu ve güvenli bir şekilde yaşamlarını sürdürmeleri için Sultan Abdülmecit tarafından yayınlanan bir ferman ile İstanbul’da kendilerine tahsis edilen Polonezköy’e yerleştiğini anımsatan Üğdül, "Günümüzde Polonya asıllı Türk vatandaşlarının hayatlarını barış ve huzur içinde geçirdikleri bir yerleşim birimi olan Polonezköy, halklarımız arasında bir kültür ve dostluk köprüsü teşkil etmektedir. 1918’de Birinci Dünya Savaşı sonrasında bağımsız olan Polonya devleti, 1923'te Lozan Antlaşması’nın bir gün öncesinde Dostluk Anlaşması imzalayarak Türkiye Cumhuriyeti’ni tanıyan ilk ülkelerin başında gelmiştir." diye konuştu.

İkili ilişkilerin 2009'da imzalanan bildiriyle stratejik ortaklık seviyesine taşınmış olmasının iki ülke arasında yeni bir devir başlattığına işaret eden Üğdül, "Özellikle ekonomi ve ticarette, rekabete rağmen, ikili işbirliğini her alanda geliştirme iradesi karşılıklı olarak mevcuttur. Kültür alanında bazı projeler üzerinde çalışmalarımız sürüyor." dedi.

-"Polonya'da 3 bin Türk öğrenci bulunuyor"

Polonya’da yaklaşık 4 bin civarında Türk vatandaşının yaşadığını dile getiren Üğdül, ilaveten AB Erasmus değişim programlarıyla 3 bine yakın öğrencinin de bu ülkede bulunduğunu hatırlattı. Üğdül, Polonya'nın bu program kapsamında Türkiye'nin Avrupa’da en fazla öğrenci gönderdiği ülke olduğunu belirtti.

Polonya’da faaliyet gösteren 60 yatırımcı Türk firması olduğuna işaret eden Üğdül, iki ülke arasında mevcut yüksek yatırım potansiyelinden hareketle; enerji, yenilenebilir enerji, müteahhitlik, otomotiv ve yan sanayi, altyapı, kimyasallar, lojistik alanlarında işbirliği imkanları bulunduğunu kaydetti.

-"Kan kardeşliği geleneği Türklerden geçti"

Türk kavimleri ile Polonya topraklarında yaşayan ahalinin irtibatının Moğol istilasından önce başladığını söyleyen Üğdül, bunun kanıtını Leh diline geçmiş çok sayıda silah adı ve benzeri askeri donanım isimlerinde görmenin mümkün olduğunu ifade etti. Üğdül, ayrıca, zaman içinde Lehçeye Türkçeden geçmiş "keçe, yatağan, boncuk, kardeş, oğlan, kaftan, karabela, divan" gibi kelimeler olduğunu ifade etti.

Üğdül, Polonya’da, Osmanlı Devleti ile gelişen ticari ilişkilerin sonucunda Türklerden esinlenen moda akımları, ritüel ve gelenekler oluştuğunu anlattı. Benzer şekilde, çay ve kahve içme alışkanlığı, saç tıraşı olma ve kan kardeşliği geleneğinin de Türklerden geçtiğine değinen Üğdül, "Bir diğer ortak tarihi değer paydamız, Osmanlı sarayında Müslümanlığı kabul ederek müzikten askeri komuta dallarına kadar çeşitli üst kademelerde görev yapmış Polonya kökenli insanlardır. Polonya’da ifade edildiği gibi, bu kişiler din değiştirmeyi vatanlarına ihanet olarak görmemiş, Osmanlıyı müttefik görerek, kendilerini kariyer bakımından geliştirip, taksim edilmiş Polonya bağımsızlığı adına Rusya’ya karşı vatanperver atılımlar yapmışlardır." dedi.

-"Muhteşem Yüzyıl, Türk dizilerine rağbeti artırdı"

Türk dizilerinin ülkede gördüğü ilgiye de değinen Büyükelçi Üğdül, 2014'te Polonya televizyonunda “Muhteşem Yüzyıl“ dizisinin gösterilmesi ve çok sevilmesinin ardından başka Türk dizilerinin de alınmaya başlandığını söyledi.

Üğdül, Türk edebiyatının ise son yıllarda Orhan Pamuk ve Elif Şafak gibi yazarlar sayesinde Polonya’da popüler olduğunu belirterek, "Orhan Pamuk ve Elif Şafak’ın çok sayıda kitabı Lehçeye çevrildi. Söz konusu yazarların kitapları bütün kitapçılarda kolay bulunabilmekte ve rağbet görüyor. Bahse konu iki yazar dışında Ahmet Hamdi Tanpınar, Nazım Hikmet, Feridun Zaimoğlu, Halide Edip Adıvar ve Ayşe Kulin’in bazı kitapları da Leh diline tercüme edildi." ifadelerini kullandı.

Kaynak:Anadolu Ajansı

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.