Abdullah Yıldırım

Abdullah Yıldırım

Saltanat...

Saltanat...

    Osmanlı devletinin son bulması ile saltanat kaldırıldı biliyoruz, 1922’de son padişah Vahdettin, saltanat kaldırılınca İngiliz zırhlısı malaya ile malta adasına gitti, artık demokrasiye geçtik, babadan oğula yönetim değişti  diye yazıldı tarih sayfalarına...

  Peki bu doğru mu? Görünüş olarak doğru ama bu gün yüzlerce, binlerce saltanat ortaya çıktı, öyle saltanat sürülüyor ki Osmanlı padişahlarına rahmet okutur...

   Diyelim ki hasbelkader, binbir  taktiklerle, iyi ilişkilerle milletvekili oldunuz, üç yıl milletvekilliği yaptınız mı, ömür boyu asgari net ücretin on katı emekli maaşı alırsınız, bu gün itibarı ile  9 bin lira, bir de tekrar milletvekili olursanız 12 bin lira maaş daha alırsınız, ömür boyu VIP hizmetlerinden yararlanırsınız, çocuğunuz, torununuz, sonsuza kadar devam eder..

Öbür yanda bu yıl işe başlayabilirse bizim bir gencimiz, 65 yaşına kadar çalışır, alacağı emekli maaşı da 1500 lirayı geçmez, serbest meslek sahibi veya esnafsanız 30 yıl Bağkur'a prim ödersiniz, alacağınız emekli maaşı ile bir kişi bile geçinemez…

Bir birliğin başına hasbelkader seçildiniz, tamam artık birlik babanızın malı olmuştur, isterseniz trilyonluk yolsuzluk yapın, orada kalmaya devam edersiniz, yargı kararları binbir entrika ile uygulanmaz ve sonunda zaman aşımından kaybolur gider, öyle servetler yaparsınız ki yedi ceddiniz bile yese bitiremez, bir de sağda solda, basında yılın başarılı başkanı diye lanse edilirsiniz, çünkü elinizde öyle imkanlar var ki bir kısmının dağıtılmasında hiç sakınca yoktur...

Başbakan, bakan veya belediye başkanı, hele büyük şehir belediye başkanı olduysanız, Osmanlı padişahlarını utandıran bir saltanat sürersiniz. Öyle ki, Osmanlı padişahları kalkıp gelseler, şatafatı görseler, “başlarız padişahlığına bize de böyle bir makam verin, biz razıyız” diyeceklerinden eminiz…

    Eski Cumhurbaşkanı'na emekli olunca verilenleri geçen gün bir gazetede okuduk, inanmadık, boğazda devlete ait bir köşk, yüzlerce koruma, 40 yakın araba, 50’yi aşkın, sekretarya, doktor, hizmetli... Bunlar bizim bilebildiklerimiz...

  Her şey öylesine normal geliyor ki itiraz edecek adam da kalmadı... Binlerce insan üniversiteyi bitirince KPSS kurslarına gidip, herhangi bir yere girmek için perişan  olurken yıllarca işsizlikten bunalım geçirip intiharın eşiğine gelirken, diğer tarafta babası, dayısı, halasının oğlu bile olur bir yere geldi mi sülalesinde işsiz kimse kalmadığı gibi, en yüksek maaştan, danışman veya herhangi bir kadro ile hemen işe başlatılır…

  Üniversitelere, ÖYP ile alnının teri ile giren çok çok az bir akademik kadro dışında, diğerleri maalesef öğretim üyelerinin, rektörlerin ve veya dekanların çocuklarından ve yakınlarından oluşur.

  Ülkede öylesine adam kayırmaca, öylesine haksızlıklar olmakta ki bir bakan utanmadan asgari ücretin 800 lira olduğu bir ülkede bir trilyon değerinde saat takmıştır, nedir bu ya? Bu ülke Dubai oldu da biz mi duymadık, bir saat bu kadar para verildiğine göre, kendi parası ne kadardır acaba.. Petrol kuyusu işletmediğine göre, bu paranın kaynağı nedir? İki kuruşa bizlere haciz kararı uygulayan vergi dairelerinin sesinin çıkmasını beklemek hayal kurmaktan öteye gitmez…

  Normal adaletten umudumuzu keseli çok oldu,  ama ilahi adalet mutlaka bir gün tecelli edecektir, her konuşmasında Hz. Ömer’in adaletinden bahsedenler, bir gün ilahi adaletin tecelli edeceğine inanmıyorlar mı bilemiyoruz. Mutlaka tecelli edecek ama hemen  görsek  çok hayırlı olacak..

 Biz bu durumda saltanat kaldırıldı diyebilir miyiz?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdullah Yıldırım Arşivi
SON YAZILAR