Mustafa Balkan (Tarih Yazıları)

Mustafa Balkan (Tarih Yazıları)

Şems, Mevlânâ’yı yetiştiren Hak eridir

Şems, Mevlânâ’yı yetiştiren Hak eridir

 

“Gez Dünyayı Gör Konya’yı” sözü, boşuna söylenmiş bir söz değil.

Aslında bu sloganın doğrusu: “Gez Konya’yı Gör Dünyayı” şeklindedir.  Prof. Dr. Mehmet Tekin, TYB Konya Şubesi’nde “Mehmet Tekin’e Vefâ, Konya’ya Vedâ” adlı programda yaptığı sohbette, bu söze kısmen değinmişti. Konya’ya 28 yıl hizmet eden Mehmet Tekin Hoca, bu güzel şehir için "senfoni gibi bir şehir" kelimesi kullanarak şehrin maneviyatı için de “Mevlâna yeter” demişti.

Tekin hoca, Konya’ya “İşte geldik gidiyoruz Şen olasın Halep” diyerek veda etmişti. Tekin hocanın hicretine; Konya için büyük bir kayıp, İstanbul için ise büyük bir kazanım olarak bakılabilir. Türkiye’nin özüne dönmesi gerektiği üzerinde de duran Tekin hoca, bu özü de; 2009’da daha dün gibi hatırlıyorum “Mevlâna ve Yunus Emre'nin felsefesinin hayata geçirilmesi” şeklinde tanımlamıştı. 

Zonguldak Ereğli’sinden Konya’yı gezmeye gelen Ballı Baba, kendi bloğunda, izlenimlerini “Gez Konya’yı, Gör Dünya’yı” başlığı altında dile getirirken “Geçtiğimiz günlerde Konya’da çalışan kızımın yanına gittik. Konya maneviyat şehri… Gittiğinizde o kadar çok gezecek yer var ki nerden başlayacağınızı bilemiyorsunuz.” demesi, elbette boşuna değil.

Konya, yeni dindar veyahut muhafazakâr olmuş bir şehir değil. Pagan Bizans İmparatorluğu döneminde de Konya’nın özelliği, dindar hıristiyanların buradaki mağaralara sığınarak yaşamalarıdır.  Selçuklu döneminde de Osmanlı’da da Konya, bu özelliğini devamlı muhafaza etti. Ballı Baba’nın da dediği gibi “Konya maneviyat şehri” ve bu özelliğini de, bu şehirde bulunduğu öne sürülen peygamberler ile 300 küsur velinin yaşamasından dolayı devamlı korumasını bilmiştir. Çünkü yabancı seyyahlar, Konya’ya uğradıklarında kaleme aldıkları eserlerinde, burada yaşayan halkın son derece dinine bağlı, âlim, bilgili ve sözü dinlenir din büyükleri ile tasavvuf erbabının çok olduğundan bahsetmekte.

Şam, Bağdat gibi dönemin medeniyet beşiği olan diyârları gezdikten sonra Konya’ya gelen Tebrizli Şems de, bir Hakk Dostu. Arif Etik, “Şems ve Mevlâna” adlı eserinde “Tebriz’li Şems, Mevlâna’yı yetiştiren, onu mâneviyat âleminin batmayan bir güneşi, mâneviyat fezasında boyuna seyreden ve bu günde bu mânâlar fezasında, dünyadaki biz fânilere feyz, nur ve ışık dağıtan Hak erlerinden biridir” diyor.

 

***

Şems Konya’ya gelince Şeker Furuşan (Şekerciler) hanına iniyor. Oda kiralıyor, odanın kapısına görkemli ve değerli bir kilit vuruyor, halbuki odada bir hasır, bir ıbrık ve kiralık yataktan başka bir şey yoktu. Halkın kendisini bir tüccar olarak görmesini öyle bilinmesini istiyor.

Eflâkî’nin anlattığına göre dostlardan bazıları: “Mevlânâ dünyadan el çekmiştir, amma Şems-i Tebrizî dünyadan el çekmemiştir” demişler. Mevlânâ bunlara verdiği cevapta: “Sizin Şems hakkında bu hükmünüz onu sevmediğinizden dolayıdır. Eğer onu sevmiş olsaydınız onda ne tamah edilecek bir şey ne de hoşa gitmeyecek bir hal görürdünüz” demiştir.

 

ŞEMS’İN VECİZELERİNDEN

İç âlemimizdeki pisliğin bir zerresi bile, dıştaki pislikten yüz bin kat daha fenâ ve berbattır. İçteki o pisliği hangi su temizler? Ancak birkaç damla gözyaşı. Ama her gözyaşı da değil ha. Belki bir şey görebilen gerçek gözün akıttığı saf ve temiz gözyaşı temizler.

Niyaz: İsteyiş ve yalvarış utanmayı giderir. Kibir ise dini götürür.

Haris kişi iblis tabiatlı olur.

Müslümanlık, heva u hevese (arzulara) karşı koymaktır. Kâfirlik ise; arzularına uymaktır.”

 

YARIN: Mevlâna’da Adalet Kavramı ve Erdemi

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Balkan (Tarih Yazıları) Arşivi
SON YAZILAR