Namık Ceyhan

Namık Ceyhan

Sığınmacı olur musunuz?

Sığınmacı olur musunuz?

Bin yıldır Anadolu topraklarını yurt edinmiş bir milletin bir ferdi olarak kendime sordum sığınmacı olur muydun? Sonra aklıma büyük önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ordularına verdiği “Ya İstiklal Ya Ölüm!” emri geldi ve cevabını buldum.

Mülteci veya sığınmacı,  Birleşmiş Milletler’in tanımı ile  "ırkı, dini, milliyeti, belli bir sosyal gruba mensubiyeti veya siyasi düşünceleri nedeniyle zulüm göreceği konusunda haklı bir korku taşıyan ve bu yüzden ülkesinden ayrılan ve korkusu nedeniyle geri dönmeyen veya dönmek istemeyen kişi" dir. Mültecilik, hukuki bir statüdür. Her şey yasal zemin üzerinde yürür, bir de kaçak yollarla başka bir ülkeye girenler vardır ki onların durumu daha kötüdür.

İnsan Hakları Evrensel Bildirisisığınma hakkını şöyle tanımlar: “Herkesin zulüm karşısında başka ülkelere sığınmacı ve bu ülkelerce sığınmacı işlemi görme hakkı vardır" (madde 14/1). 

Başka bir ülkeye sığınan göç edenlere ya da  göçmenlere  bazen ekonomik sığınmacı denilmektedir. Toplu sığınma, iç savaşlar ve çatışmalarda, yoğun baskılarda, büyük afetlerde ortaya çıkmaktadır. Bireysel sığınma daha çok siyasal sebeplerledir.

İster sığınmacı ister mülteci ister göçmen deyin gerçekte kendi vatanından bir vesile ayrılmak zorunda kalıp ülkesini terk eden ve başka bir yurdu kendine vatan edinmek için arayış içinde olan ve bir başkasının himayesine muhtaç kimseye sığınmacı denir.

Şimdi yukarıdaki tanımlara ve insan hakları bildirisine bakıp da adında Birleşmiş Milletler olan insan hakları savunmasında önde giden ülkelere bel bağlayanların nasıl yolda kaldıklarını hepimiz biliyoruz. Ortada Türkiye’den başka sığınmacı kabul eden ülke kaldı mı ki 

Komşu ülkelerde ne zaman bir kargaşa olsa biz kapımızı onlara açıyoruz. Yıllar önce Bulgaristan’dan, Yunanistan’dan, Bosna’dan, Irak’tan, İran’dan şimdi de Suriye’den milyonlarca insana kucak açtık açmaya da devam ediyoruz. Tamam, bu bizim çok büyük ve yardımsever bir millete olduğumuzdan.

Peki, Allah vermesin ya aynı durum bizim başımıza gelirse biz nereye sığınacağız? Hangi ülke bizi kabul eder?  Var mı kapılarını bize açacak ülke?

Bırakın siyasi nedenlerle Türkiye’yi suçlayıp, kaçanları, Avrupa ülkelerine mülteci olup, iltica edenleri. Onlar zaten bu milletin gerçek evladı değiller.

Bin yıllık tarihimiz göstermiştir ki yüreğinde vatan sevgisi, toprak sevgisi ve bayrak sevgisi olan her Türk insanı kanının son damlasına kadar ülkesini savunur. Bunun en son örneği Kurtuluş savaşıdır. “Ya İstiklal Ya Ölüm”ü tercih etmiş top yekûn savaşmış ve istiklalini kazanmıştır.

Günümüzde Ortadoğu coğrafyasında yaşananları doğru dürüst izah edebilen yok. Her şey rant kavgası. Güç gösterisi. Dünya’ya egemen olmak isteyen güçlerin kavgası. Yani Filler savaşıyor olan çimenlere oluyor. Olan mazlumlara, yoksullara, kadınlara, çocuklara oluyor.

Her gün ege ve Akdeniz sularında batan botlardan toplanan cesetleri gördükçe, kıyıya vuran çocukları üzülmemek, bu işe neden olanlara kahretmemek mümkün mü? Yanı başımızda artık komşumuz olan Suriyeli ailelerin halini, camii önlerinde ekmek parası isteyen, trafik ışıklarında mendil satan çocukları gördükçe yüreğimizin sızlamaması mümkün mü?

Adını ne koyarsanız koyun bir vesile ülkemizin kanatları altına sığınan bu insanları aldık kabul ettik. Onlarda bir taraftan yaşadıkları travmaları atlatmaya çalışıyorlar bir tarafta da hayatta kalmak için uğraş veriyorlar. Bize düşen daha öncede yazdığım gibi “Görüyorsak, duyuyorsak, sorumluyuz” ilkesiyle hareket etmek.

Kimse yerini yurdunu kolay kolay terk etmez, köklerini bırakıp her şeye sıfırdan başlama kararı kolay verilmez. Yanı başımızdaki yabancılara bir de bu gözle bakıp, elimizi uzatmalıyız. Elini uzatanların emeği mutlaka karşılığını görecektir. Ama burada, ama ahirette.

Yine başa dönersek, çevremizdeki sınır komşularımıza bakıyorum da bize kapısını açacak bir tek ülke göremiyorum. Allah (c.c) korusun bu tür hadiseler bizlerin başına gelirse biz nereye sığınacağız? Dostumuz diyebileceğimiz ülke var mı ki?

Bu aziz millete Allah (c.c) bir daha kurtuluş savaşı vermeyi, yeniden istiklal marşı yazmayı göstermesin. Bunun için yüreğimizdeki vatan sevgisi, millet sevgisi ve bayrak sevgisinin bir ifadesi olarak güzel ülkemize ve topraklarımıza sahip çıkalım. Çünkü başka gidecek yerimiz yok. Kalın sağlıcakla.

ÇEVRECİ SÖZÜ: Muhtaç olduğumuz kudret damarlarımızdaki asil kanda mevcuttur.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Namık Ceyhan Arşivi
SON YAZILAR