“Sihirli bir gücüm olsa fakirliği ortadan kaldırırdım”

“Sihirli bir gücüm olsa fakirliği ortadan kaldırırdım”
36 yaşındaki Halime Taş, üç çocuk annesi… Başından iki talihsiz evlilik geçirmiş olan Taş’ın tek istediği başını sokabileceği bir ev ve Down Sendromlu oğlu için daha rahat bir yaşam…

İki kötü evlilik geçirmiş olan ve sürekli şiddet görmüş olan bir kadın… İlk evliliğinden iki çocuğu olmuş olan bu kadın, ilk eşi madde bağımlılığı nedeniyle cezaevine girince bir başına kaldı. Sahip çıkanı olmadığı için, ikinci evliliğini yapan Halime Taş, şiddet gördüğü ve çocuklarını göremediği için ikinci eşinden de boşanmış. Bu çaresiz ve ne yapacağını bilmeyen kadının tek umudu kızı İrem’in okuyup bir meslek sahibi olması.

“TEK KORKUM OĞLUMUN BAĞIMLI KALMASIYDI”

36 yaşında olan Halime Taş severek evlenerek ilk evliliğini yapmış. Bu evlilikten Ömer Faruk ve İrem adında iki çocuğu olmuş. Eşinin madde bağımlısı olması nedeniyle evliliği düzenli gitmeyen Taş, “İlk eşim madde bağımlısıydı. O nedenle ayrıldık. Eşim cezaevine de girince çocuklarla da görüşemez oldu. Oğlum Ömer Faruk, aile içinde yaşadığımız sıkıntılar yüzünden bir yıl boyunca devlet koruması altında yurtta kaldı. Arkadaş çevresi nedeniyle oğlum esrar kullanmaya başlamış. Çevreden duyunca anladım. AMATEM’de belli bir süre tedavi gördü. Maddeden kurtulup tekrar normal yaşamına döndü. Tek korkum oğlumun maddeye bağımlı kalmasıydı ama böyle bir şey yaşamadık. Şuanda kendisi psikolojik tedavi görüyor. O nedenle Ömer Faruk, çalışamıyor da okumuyor da” İfadelerini kullandı.

“ÇOCUKLARIM İÇİN EVLENDİM “

İlk evliliğinden sonra zor durumda kaldığını anlatan Taş, “İlk eşimden ayrıldıktan sonra sahip çıkanım olmadı. Eşimin ailesi çocuklara baktı ancak kendi ailemden herhangi bir destek göremedim. Kardeşlerimde madde bağımlısı olduğu için faydalarından çok zararları olurdu bana. Ben de ikinci bir evlilik yaptım. Sırf çocuklarımı kabul ediyor, daha iyi bir hayat yaşarlar diye evlendim. Ancak eşim belli bir süre sonra çocukları evde istemedi o nedenle çocuklar babaannelerinde kaldı bir süre.  Bu süre içinde ikinci eşim de madde bağımlısı olduğu için çok şiddet gördüm. Bu evlilikten de Down Sendromlu olan en küçük oğlum Mehmet Can oldu. Ancak daha fazla bu evliliği devam ettiremedim ve boşandım. O eşim de şuan cezaevinde” ifadelerini kullandı.

“MEHMET CAN’A BAKAN OLMADIĞI İÇİN ÇALIŞAMIYORUM”

Kirada kıt kanaat geçinerek oturan Taş, Mehmet Can’a bağlatılan üç aylık maaş ile hem evi geçindirmeye hem de kızı İrem’i okutmaya çalışıyor. Mehmet Can’a bakacak kimse olmadığı için çalışamadığını söyleyen Halime Taş şunları söyledi; “Babaannesi çocuklara baktığı için bir süre bulaşıkçı olarak çalıştım. Ancak şuan Mehmet Can’a bakacak kimse olmadığı için çalışamıyorum. Evde bir süre boncuk işi yaptım. Mehmet Can çok hiperaktif bir çocuk olduğu için bu işleri de bırakmak zorunda kaldım. Şuan çok az bir parayla kirada oturarak çok zor bir şekilde geçiniyoruz. Şefkat evlerine başvurdum ancak yer olmadığı için olumlu bir sonuç alamadım. Oturduğum yer, aş evine ve hastaneye çok uzak olduğu için zorlanıyorum. “

“MEHMET CAN BAŞIMIZIN TACI”

Taş, “Mehmet Can’ın engelli olarak doğacağını doktor ben hamileyken söyledi. Ama o zamanlar bilinçli olmadığım için sakat mı doğacak, duymayacak mı nasıl doğacak bilmiyordum. Çevremde de Down Sendromlu kimse yoktu. O yüzden ne yapacağımı bilmiyordum. Ama iyi ki Mehmet Can doğmuş çünkü o bizim başımızın tacı. Çok zor bir yaşam geçirdim, benim de bir kız çocuğum var ve onun benim düştüğüm hatalara düşmesini istemiyorum. Tek umudum kızımın iyi bir meslek sahibi olarak kendi ayaklarının üzerinde durması” diye konuştu.

BABAMI ÇOK ÖZLÜYORUM

12 yaşındaki İrem ise annesinin her an yanında olmuş ve ileride ona iyi bir hayat yaşatmak için var gücüyle derslerine sarılıyor. Yaklaşık bir senedir babasıyla görüşmeyen İrem, “Babam ne yaparsa yapsın, onu çok seviyorum ve özlüyorum. Anneme de yaptığı evlilik yüzünden hiç kızmıyorum. Çünkü o biz daha iyi bir hayat yaşayalım diye evlendi ama olmadı. Bundan sonra annemin evlenmesini hiç istemiyorum. İleride başarılı bir doktor olacağım ve abim Ömer Faruk ile kardeşim Mehmet Can’ı iyileştireceğim. Şuanda okulum açıldı ben 6. sınıf öğrencisiyim ve bu benim beşinci okulum. O yüzden pek arkadaşım yok. Ben de okula gittiğimde çekinmeden arkadaşımla beraber oturmak istiyorum, ama olmuyor. Okullar açıldı ama paramız olmadığı için okuldan istenen kırtasiye eşyalarını alamadım. Sihirli bir gücüm olsa fakirliği ortadan kaldırırdım” dedi. (Derya Demir)

Kaynak:Pusula Haber

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.