“Ne Madımak'ı Sünniler yaktı. Ne Başbağlar'ı Aleviler yaptı. İkisi de darbe için tezgâhtı.”

Vatandaş “Dünya’da ve Türkiye’de neler oluyor?” diye soruyor.

Vatandaşlarımız, küresel emperyalist güçlerin Üçüncü Dünya Paylaşımı’nı yürürlüğe soktuğunun farkında olmaya bilir. Bunun kararını 1940’lı yıllarda almışlardı. Sömürecek yeni bölgeler ve ülkeler ortaya çıkarmak için İkiz Kulelerin yıkılmasıyla birlikte harekete geçtiler.

Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) bunun bir parçasıydı. Bu proje daha da büyütüldü ve kapsama alanı genişletildi.

Ortadoğu ve Ortasya’yı kapsayan bu proje Avrasya’yı da içine alarak Çin’e kadar uzatıldı. Çin elbette boş değildi. O da 2018’de hedefine ulaşmak için Yeni İpek Yolu projesini devreye soktu. Türkiye, Dünya’yı yöneten 300 küresel emperyal aile ile ABD’yi yöneten 12 küresel dev aile şirketlerin iştahı doymak bilmeyen isteklerine karşı Ortadoğu ve Avrasya bölgesinde kilit taşı e beyin konumunda olduğunu anladı, bu küresel yeni rüzgârlara karşı koyamayacağı için oyun kuran olmak için “bende varım” dedi.

Türkiye etrafında bir ateş çemberi oluşmasına/oluşturulmasına rağmen düşe kalka bugünlere kadar geldi. Cumhuriyet kurulmadan önce 13 milyon nüfusa sahip olan Türkiye, 80 milyonluk nüfusuyla bölgesinde bir güçlü bir devlet olarak 1040’dan beri zaten vardı. Bu küresel aileler Osmanlı’yı parçaladılar ama devlet olarak yıkamadılar.

Atatürk’le birlikte Anadolu’da İstiklâl Mücadelesi yaparak tekrar hilâl ve yıldız etrafında birleşmesini bildi. Önüne bir sürü engeller koydular. 1945’de Amerika, Marshall yardımıyla kaleyi içeriden fethetmek maksadıyla yeni emirnamelerle sahneye çıktı. Daha çok basın-yayın ve eğitim ile kültür politikalarıyla bizi içeriden kıskaç altına aldı.

İçinden geçtiğimiz Üçüncü Dünya Savaşı’nda Amerika, Rusya, İsrail, İngiltere ve Almanya ile birlikte hareket ederek Türkiye’yi oyalamak için önce Asala terör örgütünü ve daha sonra Pkk’yı başımıza belâ ettiler. Daha sonra El-Kaide ve DEAŞ’ı. Bunlar içerimize sokulan lejyonerlerdi. III. Dünya Harbi bu lejyonerler vasıtasıyla kıyasıya devam ediyor. Afganistan’ın işgalini Irak takip etti. Sonra sırasıyla Libya, Mısır ve Suriye geldi. Sırada olanlar ise İran ve Türkiye’dir.

İran’ı dört, ülkemizi de “Alevi, Sünni ve Kürt” diyerek üç parçaya bölmek istemektedirler.

Bu sebeple mezhep kışkırtıcılığı yaparak Türkiye'de iç kargaşa çıkarmak isteyen ajan provokatörler, Sivas'ı seçerek Madımak Oteli'ni ateşe vermişti. 37 kişi bu otelde yanarak can verdi. Bu otele bitişik BBP Sivas İl Başkanlığının binası vardı. Muhsin Başkan'ın Teke Tek programında anlatımıyla Arif Sağ dahil 33 kişi bu faciadan kurtarılmıştı.

Bunu kimse pek dile getirmek istemiyor. Büyük Birlik partililer aslında burada büyük görevi ifa etmelerine rağmen Muhsin Başkan diyor ki, “o olaydan sonra teşekkür için bizim kapımızı hiç çalan falan olmadı. Yalnız, daha sonra genel merkeze alevi dedeleri teşekkür için geldiler. Onlarda bunun basında yer almasını hiç istemediler. Böyle bir şey de yaşadık" diyor.

Sivas provokasyonunun ardından Başbağlar Köyü'nde 37 sünni insanımız hunharca katledildi. Bu katliamlarda PKK teröristleri ve diğer ajanlar kullanıldı. Bu da mezhep çatışması çıkarmak isteyen ajan provokatörlerin ikinci kışkırtmasıydı. Her iki olaydan ilki Alevileri sokağa dökmek, ikincisi de Sünnileri harekete geçirmekti. Olayların büyümeden önlenmiş olması ise, vatandaşların sağduyulu davranmasından dolayıdır.

Ülkemizin şehir şehir duygu ve psikolojik haritasını çıkaran Amerika, yeni oyunlar peşinde ve Sosyal Medyayı da kullanarak insanımızı kamplaştırmak istemektedir. Bu oyunu “evet” ve “hayır” kampanyasında da gördük.

Artık bütün bunları göremeyecek kadar “ebleh” ve “beyinsiz” değiliz.

GÜNÜN SÖZCÜĞÜ

GAFLET

Çevresinde olanları farkedememe, açık gerçeği görememe, dalgınlık, dikkatsizlik, basiretsizlik, aymazlık, gâfillik, Hak’tan habersizlik, kalbin Hak’tan gâfil olması.”

AZİZİM DİYOR Kİ…

Duydunuz mu?

Kerkük Valisi emriyle şehrin Erbil girişine Peşmerge heykeli dikiliyor.

Kerkük işgale hazırlanıyor. Ama bizde tık/satır yok!

Taşeron IŞİD bölgeyi göstermelik çatışmalarla Yahudi Barzani'ye devrediyor. 25 Eylül’de Kürdistan’ı ilân edecek olan Barzani'nin referandum için hazırlattığı reklam filmindeki haritada; Türkiye sınırları da, sözde Kürdistan'ın içine alınmış!