Tarım topraklarını şuursuzca imara açıyoruz

Tarım topraklarını şuursuzca imara açıyoruz
TZOB Genel Başkanı Bayraktar: Ülkemizde tarım toprakları tehdit altındadır. Tarım topraklarının, sürekli azaldığı bir ortamda, gıda güvencemizin zamanla sıkıntıya gireceğini söylemek kahinlik olmaz.

Birçok ülke kendi toprakları dışında tarım topraklan ararken, biz şuursuzca tarım topraklarımızı imara açıyoruz. Ülkemizin gıda güvencesinin devamı isteniyorsa, insanlarımızın aç kalmaması isteniyorsa, elimiz kolumuz bağlanmamalı, tarım topraklarımız imarla elimizden alınmamalıdır.

 

Sayfa.8'de Bayraktar: Tarım topraklarını şuursuzca imara açıyoruz TZOB Genel Başkanı Bayraklar: Ülkemizde tarım toprakları tehdit altındadır.

 

Tarım topraklarının, sürekli azaldığı bir ortamda, gıda güvencemizin zamanla sıkıntıya gireceğini söylemek kahinlik olmaz. Birçok ülke kendi toprakları dışında tarım toprakları ararken, biz şuursuzca tarım topraklarımızı imara açıyoruz.

 

Ülkemizin gıda güvencesinin devamı isteniyorsa, insanlarımızın aç kalmaması isteniyorsa, elimiz kolumuz bağlanmamalı, tarım topraklarımız imarla elimizden alınmamalıdır ANKARA - Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Türkiye'de tarım topraklarının tehdit, altında olduğunu bildirerek, "Tarım topraklarının tehdit altında olduğu, sürekli azaldığı bir ortamda, gıda güvencemizin zamanla sıkıntıya gireceğini söylemek kahinlik olmaz" dedi. Bayraktar, 16 Ekim Dünya Gıda Günü dolayısıyla TZOB merkezinde düzenlediği basın toplantısında, gıdanın önemi, açlık ve yoksullukla mücadele, tarımsal üretimde aile çiftçiliğinin yeri, gıda üretiminin sürdürülebilirliği açısından tarım toprakları, mera ve çayırların korunması gibi konularda değerlendirmelerde bulundu.

 

15 Ekim in Dünya Kadın Çiftçiler günü, 16 Ekım'in de Dünya Gıda Günü olarak kutlandığını belirten Bayraktar, tarımda çalışan kadınların Dünya Kadın Çiftçiler Günü'nü de kutladı. Tarımda istihdamın yarısını oluşturan kadınların, tarım sektörüne entegre edilmesi gerektiğini vurgulayan Bayraktar, "kadın çiftçilerimizin sorularını çözemezsek, eğitimini sağlayamazsak verimliliği yakalayamayız" dedi.

 

Dünya Gıda Günü'nün her yıl 16 Ekim'de, eş zamanlı olarak dünyanın birçok yerinde, çeşitli etkinliklerle kutlandığını belirten Bayraktar, şunları kaydetti: "Gıda önemli. Yaşamın temel ihtiyacı.

 

Kutlamanın amacı da dünyada yaşanan yetersiz beslenmeye ve özellikle açlığa duyarlılığı artırmak; dünyada gıda güvenliğine dikkat çekmektir. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü, Dünya Gıda Günü için bu yıl, 'Aile Çiftçiliği: Dünyayı Besle, Yeryüzünü Önemse' sloganını ana tema olarak benimsendi.

 

Aile çiftçiliği; hem gelişen, hem de gelişmekte olan ülkelerde, gıda üretiminde tarımın en temel unsurudur. Açlık ve yoksullukla mücadele, gıda güvenliğinin ve beslenmenin sağlanması, geçimin kolaylaştırılması ve doğal kaynakların yönetimi, çevrenin korunması ve özellikle de kırsal alanlarda sürdürülebilir kalkınma açısından, aile çiftçiliği son derece önemli.

 

Hem dünyada hem de ülkemizde tarımsal üretimin büyük bölümü, aile çiftçiliği ve küçük ölçekli çiftçilik yoluyla yapılmaktadır. Ülkemizin gıda güvencesinin devamı açısından aile çiftçiliğinin vazgeçilmez bir konumda olduğu unutulmamalıdır.

 

Önceliğimiz aile çiftçiliğimizi desteklemek olmalıdır." "BÜYÜK İŞLETMELER, TEK BAŞLARINA GIDA GÜVENCESİNİ SAĞLAYAMAZLAR"Büyük tarım işletmelerinin, tek başlarına ülkemizin gıda güvencesini'sağlayamayacaklarını bildiren Bayraktar, şöyle devam etti: "Kar amacıyla çalıştıkları için yeterince kar elde edemedikleri durumda tarımdan çıkarlar.

 

Sadece dünya piyasalarına dönük ve tek ürüne dayalı üretim yapan büyük uluslararası firmalar tarım için büyük risktir. Bunun örnekleri, Afrika, Latin Amerika, Güney Asya ülkelerinde görülmüştür.

 

Tek ürüne dayalı üretim, bu ülkelerde açlık ve yetersiz beslenmenin ana nedenlerinden biridir. Aile çiftçiliğimiz, tarımsal üretimin sürdürülebilirliği, istikrarın devamı açısından hayatı konumdadır.

 

Büyük işletmelerden çok daha fazla desteği hak etmektedir. Aile çiftçiliğimizi gelıştirirsek, tarım topraklarının parçalanmasını önlersek, tarımda toplulaştırma yaparsak, verimliliği yakalarız, gelecekte de gıda güvencemiz riske girmez.

 

Her insan, kaliteli ve yeterli miktarda sağlıklı gıdaya ulaşabilmelidir. Bu onun hakkı, devletin de bunu sağlamak görevidir.

 

Dünyada nüfus artışı ve tüketim alışkanlıklarının değişmesi sebebiyle beslenme ihtiyacı artarak devam ediyor. Son yıllarda yaşanan gelişmeler, dünyamızın çok zor bir süreçten geçtiğini açıkça ortaya koyuyor.

 

Tarım alanlarının giderek daraldığı, küresel ısınmanın önemli bir tehdit olduğu günümüz dünyasında, yeterli ve güvenli gıdaya erişim, tüm ülkelerin öncelikleri arasında bulunması şarttır." -"DÜNYADA 805 MİLYON İNSAN AÇ VE YETERSİZ BESLENİYOR"Günümüzde dünya çapında yaklaşık 805 milyon insanın aç ve yetersiz beslendiğine dikkati çeken Bayraktar, şunları söyledi: "Dünyada beş yaşının altındaki her dört çocuktan biri yetersiz beslenmeye bağlı gelişim bozuklukları göstermektedir.

 

Türkiye nüfusunun 77 milyon olduğunu göz önünde bulundurursak, rakamın ne kadar büyük olduğu daha iyi anlaşılır. Bu ortamda tarım sektörünün önemi daha da artmıştır.

 

Gelişmiş ülkelerin bugün bulundukları noktaya tarım sektörüne verdikleri destekler ve yatırımlarla ulaştıkları bilinmektedir. Biz de ülke olarak tarımsal üretimi artırmak ve üreticilerimizi desteklemek zorundayız.

 

Dünyada tarım sektörü güçlü olmayan gelişmiş bir ülke olmadığını bilelim. İklim değişikliği ve kuraklık gibi doğal afetler yanında, gelişmiş ülkelerin tarımsal ürün ticaretindeki korumacı politikaları, gıdaya olan talebin artması, tarımda girdi fiyatlarının yükselmesi, tarım sektörüne yeterli yatırımın yapılmaması, tarım ürünlerinin biyoyakıt üretiminde kullanılması gibi birçok etken, dünyada açlık ve yetersiz beslenmeye neden oluyor.

 

Tarım kültürünün tam yerleşmemesi, iç çatışmalar, savaşlar, yaşanan güvenlik sorunları zaten yeterli tarımsal üretimi olmayan ülkelerde, gelir seviyesi düşük insanların yeterli gıdaya ulaşmasını iyice zorlaştırıyor." Türkiye'de 2013-2014 üretim yılının, doğal afetler açısından çok sıkıntılı geçtiğini, çiftçinin, 2013 yılı Ekim ayından itibaren kuraklık, Mart ayı sonunda görülen don zararı başta olmak üzere, dolu, fırtına, aşırı yağış, sel, su baskını gibi hemen hemen bütün doğal afetlerle uğraştığını belirten Bayraktar, "Üreticimiz, normalin dışındaki iklim koşulları yüzünden oluşan hastalıklarla da mücadele etmiştir.

 

Buğday, arpa, çavdar ve yulaf üreticisi kuraklıktan, fındık, kayısı, elma, ceviz başta olmak üzere birçok meyve ve bazı sebze yetiştiricileri ise don zararı kaynaklı büyük kayıpları göğüslemek zorunda kaldı" dedi. Üretim kayıpları ve girdi maliyetleri nedeniyle, üreticinin elcJe ettiği üründen yeterli gelir sağlayamadığını ifade eden Bayraktar, ürettiği ürünlerde aracıların fazla olmasının bu ürünlerin tüketicilere yüksek fiyatlarla ulaşmasına yol açtığını, aradaki makas kapatılamadığı için üreticinin ürettiğini, tüketici çok pahalı tüketmek zorunda kaldığını, çiftçiye imkanlar ölçüsünde verilen desteklerin artarak sürdürülmesi gerektiğini anlattı.

 

-"TARIM TOPRAKLARI TEHDİT ALTINDA"Türkiye'de tarım topraklarının tehdit altında olduğuna dikkati çeken Bayraktar, şöyle konuştu: "Tarım topraklarının tehdit altında olduğu, sürekli azaldığı bir ortamda, gıda güvencemizin zamanla sıkıntıya gireceğini söylemek kahinlik olmaz. Anadolu topraklarının en büyük belası olan erozyon, tarımsal üretime büyük darbe vuran etkenlerin en başında gelmektedir.

 

Üretimde vazgeçilmez işlevine rağmen, ülkemizde toprağın korunmasına, özellikle de onu aşındırarak yok eden erozyona yeteri kadar önem verilmemektedir. Oysa, ülkemiz her yıl bir Kıbrıs adası kadar toprağını erozyon nedeniyle kaybetmektedir.

 

Topraklarımız bir yandan erozyonla aşınıp taşınmakta, çoraklaşma ve drenaj yetersizliği nedeniyle yararlanılamaz duruma gelmekte, bir yandan da tarımsal amaçlar dışında kullanımlarla işgal edilmekte ve kirletilmektedir. Tarım topraklarının sınırlı olduğu, artırılamayacağını açıkça söyleyebiliriz.

 

Tüm tarımsal olanakları-uygulayarak en yüksek verimi elde etmeyi amaçlayan, yoğun, intensif tarımda, topraktan ürün alınmasında azalan verim kuralı geçerlidir. Bu ortamda elimizde tek koz, tarım arazilerimizin çok iyi korunması kalmaktadır.

 

ABD, ingiltere, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır, Güney Kore gibi ülkeler, kendi tarım arazilerini işlerken, Sudan, Uganda, Liberya, Gabon gibi Afrika ülkelerinde, Ukrayna, Rusya gibi Avrupa ülkelerinde, Pakistan, Tacikistan, Filipinler gibi Asya ülkelerinde çok geniş tarım arazileri kiralayıp, satın alarak üretim yapmaya çalışıyor. Çin, Ukrayna'nın alanının yüzde 5'ini, 3 milyon hektarını yıllık 2,6 milyar dolarlık bedelle kullanmak üzere anlaşma imzalamıştır.

 

Birçok ülke kendi toprakları dışında tarım toprakları ararken, biz şuursuzca tarım topraklarımızı imara açıyoruz. Ülkemizin gıda güvencesinin devamı isteniyorsa, insanlarımızın aç kalmaması isteniyorsa, elimiz kolumuz bağlanmamalı, tarım topraklarımız imarla elimizden alınmamalıdır.

 

" -"ET İTHALATI YAPILMAMASI, HAYVANCILIĞIMIZ AÇISINDAN EN ÖNEMLİ KONU"Hızla gelişen hayvancılık için en önemli unsurun, mera ve çayır alanları olduğunu, buna rağmen, mera alanlarının sürekli azaldığını vurgulayan Bayraktar, şunları söyledi: "Hayvancılığımızın ucuz yem kaynağı, tarım topraklarında olduğu gibi hayvancılığımızın teminatı olan meralarımızın korunması da çok buyuk bu zorunluluk olarak önümüzde duruyor Et ithalatı yapılmaması, hayvancılığımız açısından en önemli konudur. 2008 ve sonrasındaki sıkıntının yeniden yaşanmaması, sut hayvanlarının kesime gitmemesi için et ithalatı yapılmamalıdır, Geçmişte yapılan ithalat, ülkemizden 3 milyar doları bulan dövizin yurtdışına gitmesiyle sonlanmıştır.

 

TZOB olarak, ette ithalat lobısıyle verdiğimiz mücadelede, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığımızın da verdiği destekle başarılı olduk. Et ithalatı yapılmaması çok olumlu bir gelişme olmuştur.

 

-"KURBAN BAYRAMI'NDA SÖYLEDİĞİMİZDE HAKLI ÇIKTIK. ÜRETİCİ DE KURBAN KESEN DE SONUÇTAN MEMNUN KALDI"Kurban Bayramı öncesi kurbanlık fiyatlarının yükselmediğini tespit ettik ve yeterli kurbanlık hayvan bulunduğunu, fiyatların makul seviyede olduğunu, ithalat yapılmasına gerek olmadığını ifade ettik.

 

Söylediğimizde de haklı çıktık. Sonuçta, Kurban Bayramfnda üreticimiz kurbanlıklarını elden çıkarmış, kurban kesenler de makul fiyatlarla kurbanlık bulabilmişlerdir.

 

Hem üretici hem kurban kesenler sonuçtan memnun kalmıştır. Fiyatlardaki bir miktar yükselmenin sebebi de başta yem olmak üzere, girdi maliyetlerindeki artıştır.

 

Maliyetleri aşağı çektiğimizde fiyatların bir miktar azalacağı görülecektir. Önemli olan üretimdir.

 

Üretim arttığında halkımız uygun fiyatlarla et tüketme imkanına kavuşacaktır." TZOB Genel Başkanı Bayraktar, hem mera ve çayır alanları hem de tarım alanlarının korunmasında belediye başkanlarına ve şehir plancılarına da büyük görev düştüğünü belirtti.

 

2013 yılında yapılan yasal düzenlemeyle, büyükşehir belediye sayısının 30'a yükseldiğini ve büyükşehir belediyelerinin sınırlarının, il sınırları olarak belirlendiğini bildiren Bayraktar, "Ülke tarımsal üretiminin büyük bölümünü üreten bu illerimizde, kırsal alanların sorumluluğu da büyükşehir belediyelerine verilmiştir. Gıdanın teminatı olan tarımın geleceği açısından, valilikler ve büyükşehir belediyeleri, tarım topraklarını, mera ve çayır alanlarını, ormanları, su kaynaklarını, doğal hayatı korumayı, en öncelikli işleri olarak görmelidir" dedi.

 

-"DÜNYA GENELİNDE 1 TRİLYON DOLAR DEĞERİNDE 1,3 MİLYAR TON GIDA İSRAF EDİLİYOR"Bir yandan açlık ve yetersiz beslenmeden kaynaklanan hastalık ve ölümlerden bahsederken, diğer yandan da bazı ülkelerde de aşırı beslenmeden kaynaklanan "obezite" hastalığının küçümsenemeyecek ölçülerde yaşandığını belirten Bayraktar, şöyle konuştu: "Dünyada aşırı gıda tüketiminden dolayı 1,4 milyar fazla kilolu insan yaşamaktadır. Bu insanların yaklaşık üçte biri obezdir ve ciddi sağlık sorunları yaşamaktadır.

 

Gelişmekte olan ülkelerde, depolama imkanlarının yetersizliği ve gelişmiş ülkelerdeki aşırı israf nedeniyle dünyada üretilen gıdaların üçte biri ya bozularak ya da çöpe atılarak israf edilmektedir. ABD ve Kanada gibi gelişmiş ülkelerde, üretilen gıdanın yaklaşık yüzde 40'ı, Avrupa Birliği'nde yüzde 30'u israf edilmektedir.

 

Dünya genelinde değeri 1 trilyon dolar olan 1,3 milyar ton gıda israfa gitmektedir. Dünyada kullanılan suyun dörtte birinin hiç tüketilmeyen bu gıdaların üretiminde kullanıldığı göz önüne alındığında, konunun önemi ve boyutu ortaya çıkmaktadır.

 

Bu kadar dünyada aç varken, yapılan bu israfın kabul edilebilir bir durumu yoktur, vicdanen de ahlaken de doğru değildir. Görüldüğü üzere dünyada yeterli gıda üretimi yapıldığı halde, bazı ülkelerde gelir seviyesi düşük insanlar yeterli gıdaya erışememektedir.

 

Dünyada açlık ve yetersiz beslenmenin ortadan kaldırılabilmesi veya azaltılabilmesi için öncelikle ve acilen gıda israfının önlenmesi konusunda ulusal ve uluslararası işbirliği yapılmalıdır.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.