“Turizm medeniyetin altın anahtarıdır”

“Turizm medeniyetin altın anahtarıdır”
Selçuk Üniversitesi Turizm Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Necmi Uyanık, "Turizm medeniyetin altın anahtarıdır. Bu nedenle tanıtım açısından eksikliklerimizi görmek gerekiyor" dedi

Selçuk Üniversitesi Turizm Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Necmi Uyanık, dört aydır görevinin başında bulunuyor. Ancak bu kısa zaman zarfı içerisinde turizm sektörü ve fakülte adına birçok girişim başlatmış durumda. Bu girişimleri, projeleri, Konya’nın turizmini Prof. Dr. Necmi Uyanık ile konuştuk.

Konya’da turizmi nasıl görüyorsunuz?

Konya’da turizmin istenilen seviyede olduğunu söylemek çok zor. Çünkü 10 bin yıllık güçlü bir medeniyetimiz var. Çatalhöyük, Boncukluhöyük gibi önemli tarihi yerlerimiz var. Bu medeniyete baktığımızda birçok tarihi olay ve gelişme yaşanmış, ancak bunlar çok fazla bilinmiyor. İnsanlar Eşrefoğlu Cami’yi duyuyor ama Beyşehir’deki caminin Anadolu’da düz çatılı, ahşap direkli camilerin en büyüğü olduğunu bilmiyor. Yani Konya’mızın halkı bile tarihi eserlerin sadece ismini bilerek yaşamını sürdürüyor. Bizim, öncelikle bunları yakından uzağa halkımıza anlatmamız gerekiyor.

Bu noktada eksiklik nereden kaynaklanıyor?

Bizim en büyük sorunumuz, eksiğimiz tanıtımı yapma noktasında. Sloganımız, “bir başkent her zaman bir başkenttir.” Konya, Hititler, Selçuklular gibi önemli medeniyetlere başkentlik yapmıştır. Konya’nın tarihi potansiyeli ile birlikte tarım çeşitliliği, doğal güzellikleri, çeşitli kuş türleri gibi birçok özelliği var. Bu kadar potansiyel içerisinde gerek iç turizm gerek dış turizm açısından istenilen seviyenin çok altındayız. Halk kültürü açısından baktığımızda yine önemli olan somut ve soyut değerlerimiz çok fazla bilinmiyor. Bunları insanlara doğru şekilde sunmamız lazım. Burada turizmin ve rehberliğin önemi ortaya çıkıyor. İdari görevime arkadaşlarımla beraber, “turizm medeniyetin altın anahtarıdır” sloganı ile başladık. Gerçekten turizm medeniyetin altın anahtarıdır. Bu nedenle tanıtım açısından eksikliklerimizi görmek gerekiyor. Bunun için öncelikle sorunlarımızı ve potansiyelimizi çağa uygun tespit ve buna dönük projeler üretmemiz gerekiyor. 2010 yılından bu tarafa eğitim-öğretim faaliyetlerini sürdüren fakültemizde, bilgi ve bilimin gereği, ilk yaptığımız icraatlardan birisi Çatalhöyük Uluslararası Turizm ve Sosyal Araştırmalar Dergimizi çıkarmak oldu. Dergi adıyla dahi, tanıtım ve tanınma açısından marka değerimizi kullanmayı amaçladık. İnşallah Nisan ayında ikinci sayımızı çıkaracağız.

Tanıtım eksikliğini tamamlama yönünde belediye başkanlarıyla bir toplantı yaptığınızı biliyoruz. Toplantıda turizm noktasında neler konuşuldu, neler planlandı?

Gerek kültürel, gerek doğal, gerek tarihi mirasımızı turizm açısından etkin bir şekilde kullanmak adına ilçe belediye başkanlarımızla böyle bir toplantı düzenledik. İlçelerimizin çok farklı çalışmaları bulunuyor. Bu noktada da koordineli bir çalışma gerekiyor. Değerlerimiz ile ilgili güncel envanter çıkarılması gerekiyor. Belediye başkanlarımızdan bunu rica ettik. Biz de Selçuk Üniversitesi olarak bu kültürel zenginliği bilerek Konya’yı ve Türkiye’yi uluslararası arenaya taşımak istiyoruz. Belediye başkanlarımızla görüştüğümde kendileriyle belirli aralıklara toplanma teklifi sundum. Bu toplantıları Konya merkez belediyelerimiz, İl Kültür ve Turizm Müdürlüğümüz, KOTEV, Üniversitelerimiz ve sivil toplum örgütleriyle koordineli birlikte yapmamız gerekiyor. 

Neler yapacaksınız bu toplantılarda?

Bizim Konya merkez olarak köydeki çobanın yanına gitmemiz lazım. Bu sosyal tarih açısından çok önemli. Tarihi büyük adamlar mı yapar tartışmasının yanı sıra, bu büyük adamları büyük yapan halkı ve değerlerini görmemiz gerekiyor. Bu halk kültürüne gitmemiz lazım. Tüm ilçeleri gezin oradaki insanın coğrafyaya, sosyal alana dair katacağı ruhu size kimse katamaz. Bizim oraya gidip o ruhu yaşamamız lazım. Belli aralıklarla ilçelerde ilgili kişilerle toplanalım diyoruz. İlçelere hocalarımızı “BİLGİYİ” götürelim, konferanslar verilsin, halkımızda farkındalık oluşturulsun. Biz özellikle Selçuk Üniversitesi olarak öğrencisiyle, halkıyla, akademisyeniyle güçlü olmak zorundayız. Turizm kendi başına bağımsız bir alan değil. Multidisipliner vizyonla halkla, ekonomi, sağlık vs. hepsiyle iç içe. Anadolu açık hava müzesidir. Bitkisiyle florasıyla tarihi eserleriyle güçlü değerlerimiz var. Konya olarak bir model oluşturmamız lazım. Bu medeniyetin, doğanın, kültürel gücünü koordineli bir şekilde ortaya konulması lazım.

Baktığınız zaman Konya’da en büyük sorun turistin konaklatılamaması. Bu sorunu nasıl çözeceğiz?

Evet, en büyük sorunumuz Konya’da turistin kalmaması. İşte bu sorunu bu tür organizasyonlarla çözebiliriz. Seyahat acenteleriyle STK’larla, esnafımızla birlikte halkı bunun içine dâhil ederek ortaya bir program koymamız lazım.  Biz belli bir alana odaklanmış durumdayız. Konya’da turizm bir değil dört mevsim, her mevsim yaşanmalıdır. Bu potansiyeli öncelikle tanıtmamız gerekiyor. Kısa filmler çekilmesi lazım. Sadece Hz. Mevlana’mızı değil, Beyşehir/Hüyük yöresi tarhanamızı, organik çileğimizi, Akşehir kirazımızı/Halk oyunları, Sille türkülerimiz, Bozkır Zengibar Kalemiz/Kaşık Ekibi, Seydişehir Tınaztepe Mağaramızı, Kulu Gökgöl’deki kuş türlerini, Bozdağlar Yaban Koçumuz gibi tarihi/kültürel doğal değer ve güzelliklerimizi de tanıtmamız gerekiyor. Ancak bunları tanıtırken de bu bahsettiğimiz yelerde alt yapı var mı, ulaşım imkânları nasıl, turistlerin konaklayacağı yer var mı bunlara da bakılması gerekiyor.

Konaklayacak yer noktasında artık turist farklı şeyler görmek istiyor. Bu noktada çalışmalarınız ya da düşündüğünüz projeler var mı?

Belediye başkanlarıyla görüştüğümüzde kendilerine ilçelerimizde kültür ve sanat evi yapmalarını önerdim. Bu anlamda bazı belediyelerimizin çalışmaları var. Turist artık lüks yer aramıyor. Bu kültürün ögelerini arıyor. Dolayısıyla turistleri köy evlerinde konaklatmamız lazım. Konya’da bir Selçuklu Külliyesi yapmamız lazım. Bunu Butik otel türünde yapı formuna sokmamız gerekiyor. Sayın Rektörümüz Prof. Dr. Mustafa Şahin Hocamız, bu konuya büyük önem veriyor. Başarabilirsek bu tarz yapı, sanıyorum turizm ve kültür açısından Türkiye’de ilk olacak. Konya’mızda böyle Selçuklu tarzı bir yer olmalı ki, turist geldiği zaman o nostaljiyi bu tarihi geleneksel kültürümüzü yaşasın bundan haz alsın. Bu zengin kültürümüzü turistlerin tanıması için yabancı öğrencilerle kısa ve spot film çekimleri planladık. Muhtemelen ilkini Turizm Haftasına 19-20 Nisan 2017 tarihlerine yetiştireceğiz. Bu kısa filmlerle şehrimizin çeşitli yönlerini yabancı dil kullanımı ile birlikte Türkiye’ye ve dünyaya tanıtmak istiyoruz.

Mevlana filmi çekiliyordu, bu film şuan ne aşamada?

Mevlana filmi büyük bir projeydi ve yarım kaldı. Bu noktada Meram Belediyesi’nin çok ciddi katkısı olacaktı. Osman Sınav ile bu işe girdik. Sadece Mevlana değil, farklı değerli kişileri ve olayları da Konya’mızda çekmeyi planladık. Bu film bir plato üzerinde çekilecekti ve o plato bir anlamda Mevlevi Köyü formunda orada kalacaktı. Gelen insanlar bu platformu ziyaret etme şansı bulacaklardı. Ancak bu proje yarım kaldı. İnşallah, bununla ilgili irademiz devam ediyor. Başta Konya Büyükşehir Belediyemiz olmak üzere, diğer belediyelerimizin, KOTEV’in, Konyalı sanayici-işadamlarımızın, STK’ların desteklerini bekliyoruz

Fakülteniz bünyesinde yeni bölümler açılacak mı?

Bu sene Turizm Fakültesi olarak Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümünü resmi prosedür tamamlandığında açacağız inşallah… Sayın Rektörümüz bu alana büyüm önem veriyor. Gastronomi dünyada çok etkin alanlardan bir tanesi. Üniversite olarak, bu bölümü açma noktasında önceki yönetimler açısından çok geç kalındı. Bu bölümü kurarken “Ateşbaz” adında bir öğrenci topluluğu da kuracağız. Bu topluluk üzerinden de etkin çalışmalarımız olacak. Bu noktada diğer faaliyetlerimizle birlikte sloganımız, “bin çiçekten bir kovana.” Selçuklu ve Osmanlı mutfağını çok önemsiyorum. Selçukludan, Cumhuriyet’e kadar mutfak ürünlerini doğru sunmamız lazım. İnsanlara bunu sunduğunuz zaman bu kültürün ne kadar güçlü olduğunu da göreceklerdir. Gastronomi Bölümü’nden sonra Kültürel Miras ve Turizm Bölümünün Konya’ya yakışacağını düşünüyoruz. Bu bağlamda eğitim-öğretim faaliyetlerinde tarihi ve doğal mekanlarda yerinde eğitim modelini uygulayacağız.

Bu bölümlerimiz dışında Sürekli Eğitim Merkezimizle koordineli olarak yemek kursları, özel rehberlik kursları gibi kültür-eğitim içerikli kurslar açmayı planlıyoruz. Ayrıca Turizm Fakültesi olarak Konya kültür ve değerlerimizin tanıtımı noktasında profesyonel bir iletişim/tanıtım birimi ve ürünlerin hazırlanması gibi planlamalarımız/çalışmalarımız olacak.

Gastronomi noktasında çok güçlü olan bir ismi Hüseyin Özer’i konuk ettiniz…

Evet çok faydalı oldu. Öğrencilere ciddi anlamda motivasyon kaynağı oldu. Bizim gençlerimizin kafalarında öyle algılar var ki bazı yerleri erişilmez olarak görüyorlar. İnanın,  bizde ki potansiyel birçok ülkede yok. Ama tek sorunumuz, yeterince çalışamamakla birlikte dil ve o bilim alanının gereği gibi kullanamamak. Hüseyin Özer çok doğal bir insan. Kendisi kömürlüklerde yatmış okuma yazmayı kömürlerle duvarlara yazı yazarak öğrenmiş bir kişi. Daha sonra İstanbul’da kendine özel hoca tutmuş ve İngilizce öğrenmiş. Ardından Londra’ya giderek çalıştığı restoranı satın almış. Ve şuanda Avrupa’da çok sayıda Sofra Restaurant adıyla lokantası var ve işletmesi önemli markalardan biri. Hüseyin Özer, Avrupa’ya Anadolu mutfağını taşıdı ve Ateşbaz’ın ortaya koyduğu yemek kültürünü orada anlamlı hale getirdi. Ayrıca Hüseyin Bey özelde, öğrencilerimize yanında İngiltere’de staj fırsatı sunacak. Mutfağımızda pişen kültürü, öğrencilerimiz vasıtasıyla dışarıya aktaracağız. İnsanlar Avrupa’da değişik şeyler arıyor bunu etkin şekilde sunmamız lazım.

Hüseyin Özer Bey’den sonra 21 Şubat Dünya Rehberler Günü’nde Konya’nın Evliya Çelebisi Prof. Dr. Hasan Bahar Hocamıza Konya’yı tanıtmak adına bir konferans verdirdik. Ayrıca kendileri bu dönemde fakültemizde Anadolu Uygarlıkları dersine girmektedir.

Turizm fakülteleri öğrencilerinin sektöre katkısı nasıl oluyor?

Turizm Fakültesi’ndeki görevimin 4. ayındayım. Göreve geldiğimde neler eksik neler fazla bunlara baktım. Alanının uzmanı hocalarımızın kültür derslerinde girmesi noktasında çaba sarf ediyorum. Öğrenci topluluklarımız mevcut. Kültürel Miras ve Turizm Topluluğu adı altında ikinci öğrenci topluluğumuzu kurduk. Öğrencilerimiz çeşitli işletmelerde stajlarını yapıyor. Öğrencilerimizi teorik derslerin yanı sıra gerek halkın içerisine karışarak turizmin sorunlarının çözülmesi noktasında, gerek etkin hizmet noktasında donanımlı hale getirmemiz gerekiyor. Öğrencilerimizi, başta topluluklarımız üzerinden olmak üzere etkin şekilde yeni projelere ve etkinliklere sokmak istiyoruz. Bu noktada Büyükşehir Belediyemizin ve KOTEV’in önemli desteklerinin olacağını düşünüyoruz.

Mayıs ayında uluslararası bir kongreniz olacak. Bundan da bahseder misiniz?

Evet, 19-21 Mayıs tarihileri arasında Uluslararası Kültürel Miras ve Turizm Kongresi yapacağız. Bu kongrenin yanında Konya merkezde bir etkinlik planlıyoruz. İlçe çadırları kuralım istiyoruz. O ilçelerimiz kendi kültürel sanatsal ürünü ne varsa hepsini yöresel bu çadırda sunsun istiyoruz. Bunu yaparken o hafta Selçuklu döneminin elbiselerini giyen öğrencilerimizin turistlere gönüllü tanıtım rehberliği yapmasını planlıyoruz. Bu festivali ikinci sene başta Büyük Şehir  ve diğer belediyelerimiz/kurumlarımız olmak üzere (2018) uluslararası bir hâle getirmek istiyoruz.  Bu kongre, ülkede şu yönüyle  ilk olacak inşaallah. Kongrenin ikinci günü yabancı uyruklu hocalarımızı alıp belirlediğimiz bir köye götüreceğiz. Bu köy kahvehanesinde hocalara sunum yaptıracağız. Daha sonra birkaç köy evine konuk olup, o an evde ne varsa mutfağında oturup hep beraber yemek kültürünü tadacağız. Bu şekilde akademik turistlerin bizim yerelimizi görmesini sağlayacağız.

Turizm Fakültesi’nin Mevlana Üniversitesi binasına taşınma gibi bir durumu söz konusuydu…

Evet, öyle bir durum söz konusu. Fiziki ortam bizim için çok önemli. Çünkü Gastronomi Bölümü’nü açtığımız zaman mutfak lazım olacak. Fiziki ortamın büyük olması bizim için çok önemli. Bu yeni bina ile öğrenci topluluklarımıza yeni bir oda vererek daha farklı projelerle öğrenci hoca ortaklığı ile önemli şeyler  üretebiliriz. Çok isabetli bir karar olacak ve fakültemizin birçok faaliyetine katkı sağlayacak. Fakültemize bu imkanı sunacak olan sayın Rektörümüze şimdiden çok teşekkür ediyorum.

Kampüs içerisinde uygulama oteliniz bulunuyor. Bu otel gibi farklı şehirlerde uygulama oteli açma gibi bir düşünceniz var mı?

Üniversite adına şehir ve yurt dışında farklı misafir evleri açabilir miyiz diye düşünüyorduk. Bunlar bizim için çok önemli. Şuan ki uygulama otelimizde 100 civarı konuk potansiyelimiz var. Bunun mutlaka dışarı taşınması gerekiyor. Bu tür kültür evleri çok önemli. Bizim bu alanları kültür sanat evi elçisi olarak düşünmemiz lazım. Sadece barınma değil de, kültürümüzün yansıtabilecek evler olmalı. Elbette imkanlarımız olursa, en başından beri sayın Rektörümüzün bu yönde düşünceleri hep oldu,  Selçuk Üniversitesi olarak farklı yerlerde öncelikle üniversite personeli için mekanlar düşünüldü. Eğer, buralarda imkânlar olur da kültürel özellikli mekânlar oluşturulabilirse şüphesiz tanıtım açısından çok iyi olacaktır. Göstermiş olduğunuz ilgiden dolayı çok teşekkür ediyorum. (Derya Demir)

Kaynak:Pusula Haber

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum