"Türkiye'de Her Yıl 30 Bin Kişi Tromboz Nedeniyle Ölüyor"

"Türkiye'de Her Yıl 30 Bin Kişi Tromboz Nedeniyle Ölüyor"
Türk Kalp ve Damar Cerrahisi Derneği Başkanı Prof. Dr. Akar:- "Tromboz dünyada yılda 3 milyon kişiden fazla ölüme sebep olmaktadır. Bu verilere göre ülkemizde her yıl yaklaşık 30 bin kişi trombozdan hayatını kaybediyor"

Türk Kalp ve Damar Cerrahisi Derneği Başkanı Prof. Dr. Ahmet Rüçhan Akar, derin toplardamarlarda meydana gelebilen kan pıhtısı olarak tanımlanan trombozun dünyada yılda 3 milyon kişiden fazla ölüme sebep olduğunu belirterek, "Bu verilere göre, ülkemizde her yıl yaklaşık 30 bin kişi trombozdan hayatını kaybediyor." dedi.

Türk Kalp ve Damar Cerrahisi Derneği ile Ulusal Vasküler ve Endovasküler Cerrahi Derneğinin iş birliğinde 13 Ekim Dünya Tromboz Günü dolayısıyla The Marmara Otel'de düzenlenen basın toplantısında konuşan Akar, tüm dünyada 13 Ekim'de, tromboz hakkında farkındalık çalışmalarının yapıldığını ifade etti.

Akar, iki derneğin iş birliğiyle Türkiye'de de ilk defa toplumsal farkındalık ve bilinç seviyesini artırmak amacıyla önemli bir projeye imza atıldığını söyledi.

Prof. Dr. Akar, kalp ve damar hastalıklarından kaynaklı ölümlerin dörtte birinin damarlarda oluşan pıhtılar nedeniyle gerçekleştiğine işaret ederek, şu bilgileri verdi:

"Tromboz dünyada yılda 3 milyon kişiden fazla ölüme sebep olmaktadır. Bu verilere göre ülkemizde her yıl yaklaşık 30 bin kişi trombozdan hayatını kaybediyor. Tromboembolik olaylar, hem erken hem de geç dönemde hayatı tehdit edebilir, yaşamı olumsuz etkileyen sorunlara neden olabilir. Unutmayınız pıhtı fark edilebilir, önlenebilir ve tedavi edilebilir. Toplardamar sisteminde özellikle bacaklarda, kalça seviyesinde herhangi bir pıhtı oluşumu hakikaten ciddi bir problem. Ölümle sonuçlanabilen ancak önlenebilen bir sorun. Her yaşta görülebilen problemin, yaşla görülme sıklığı da artmakta. Kadınlarda, özellikle hamilelikte veya emzirme döneminde sıklıkla karşılaşabileceğimiz bir durum. Doğum kontrol hapı kullananlarda daha yüksek görülmekte. Sigara kullanımı, obezite, özellikle ortopedik ve genel cerrahi ameliyatlarından sonra meydana gelen hareketsizlik sonrası, eğer belli bir önleyici ilaç kullanılmıyorsa pıhtı oluşumu olabilmektedir."

Akar, genellikle 4 saati geçen yolculuklarla, hareketsiz kalma durumunda riskin arttığını belirterek, bunun çok basit önlemler alınarak engellenebileceğini sözlerine ekledi.

- "Pıhtı küçük, riski büyük"

Ulusal Vasküler ve Endovasküler Cerrahi Derneği Başkanı Prof. Dr. Cengiz Köksal da "Pıhtı küçük, riski büyük" olarak adlandırdıkları sosyal sorumluk projesi kapsamında toplumu bilinçlendirmek ve farkındalık oluşturmak gayretinde olduklarını dile getirerek, şu bilgileri verdi:

"21. yüzyılın ve gelecek yüzyılın herhalde en ciddi problemi hareketsizlik olacak. Hal böyleyken bacakta toplanan, hareketsizliğe bağlı problemler sonucu oluşan pıhtı akciğerlere atabiliyor. Her 37 saniyede bir dünyada bir kişi bacaklarına oturan pıhtı ve bunun akciğerlere gitmesi nedeniyle hayatını kaybediyor. Sorun gerçekten büyük. Bu soruna dikkati çekmek için iki dernek olarak 13 Ekim'de tüm dünyayla birlikte bir farkındalık projesi geliştirdik. Amacımız hastalarımızla kalp-damar cerrahlarını bir araya getirmek. Çok basit önleyici tedbirlerle pıhtı oluşumunun ve bu ölümlerin önüne geçilebileceğini bilmenin halkımızın hakkı olduğunu düşünüyorum. Pıhtı küçük ama sorun büyük."

Köksal, bacakta ağrı ve şişmenin en sık görülen belirtiler arasında yer aldığını belirterek, susuz kalmamaya özen göstermenin, uzun yolculuklarda ayakları sürekli hareket ettirmenin, genel olarak da düzenli egzersiz yapılmasının, hareketsiz kalınmamasının alınabilecek en iyi tedbirler arasında olduğunu sözlerine ekledi.

Türk Kalp ve Damar Cerrahisi Derneği Pulmoner Hipertansiyon ve Pulmoner Tromboemboli Tedavileri Çalışma Grubu Başkanı Doç. Dr. Gökçen Orhan da bacaklardaki pıhtının akciğere atması sonucunda akciğerde ani tıkanmalara neden olabildiğini söyledi.

Doç. Dr. Gökçen Orhan, "Pulmoner embolilerde senaryo şöyle, ya ani ölümle yaşamınızı yitirirsiniz ya da doğru ve düzgün tedaviyle pıhtı eriyebilir, toparlayabilirsiniz. Belli bir oran da ki bu oran hiç az olmayan bir oran kronikleşerek kronik tromboembolik pulmoner hipertansiyona kısaca KTEPH'e neden olabilir. Bu hastalık hızla ilerleyerek kalp yetersizliğine neden olur. Etkin tedavisi cerrahidir. Eğer akciğerde bir sorun varsa, akciğer damarlarında bir sorun varsa, KTEPH tanısı gibi bir tanı konulduysa, hastaların bir kalp-damar cerrahisi uzmanına başvurması gerekmektedir." değerlendirmesinde bulundu.

Tromboz Nedir?

Tromboz sözcüğü hemen hemen herkesin yaşamında bir kez duymuş olduğu tıbbi bir terimdir. Tromboz teriminin kökeni Antik çağa dayanır. “Thrombós” kelimesi eski Yunancada “tıkaç” demektir. Dolayısıyla tromboz, bir kan damarının kan pıhtısı (“tromboz”) nedeniyle tıkanması anlamına gelir. Trombozun en sık meydana geldiği yerler bacak ve kalça bölgesindeki derin toplardamarlardır, yol açtığı en tehlikeli sorunlardan biri de akciğer embolisidir.

En sık olarak bacak venlerinde (toplardamarlarda) meydana gelen trombozlar o bacağın dokusuna zarar verebilecek kan pıhtılarıdır. Ayrıca, bu kan pıhtıları koparak ayrılabilir ve damarın içinden başka yerlere akabilir. Böyle bir kan pıhtısı akciğere ulaşarak oradaki bir damarı tıkadığında “akciğer embolisi” meydana gelmiş olur. Akciğer embolisi, hayati tehlike arz eden ve çok ciddi sağlık sorunlarına yol açabilen bir komplikasyondur. Bu nedenle, akciğer embolisinin önlenmesi hekimler için en yüksek önceliğe sahiptir. Tromboz oluşma riskini çok yükselten koşullar bilinmektedir. Bu koşulların söz konusu olduğu hastalarda trombozu önleyici bir tedavi uygulamakta yarar vardır. Akut tromboz veya akciğer embolisi geçiren hastaların vakit kaybetmeden tedavi edilmesi gerekmektedir.

Kaynak:Anadolu Ajansı

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.