"Tuskon Toplantısında Hükümet Açıkça Tehdit Edildi"

"Tuskon Toplantısında Hükümet Açıkça Tehdit Edildi"
İddianameden:-"Bu toplantıda konuşmacının (Rıza Nur Meral) bir yandan açık şekilde FETÖ/PDY propagandası yaparak, diğer yandan Türkiye Cumhuriyeti hükümetini açıkça tehdit ederek ve bir diğer yandan da 15 Temmuz darbe girişimiyle sonuçlanan o

İSTANBUL (AA) - Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) iş dünyası yapılanmasına yönelik soruşturma kapsamında 86 şüpheliye ilişkin hazırlanan iddianamede, "Firari şüpheli TUSKON Genel Başkanı Rıza Nur Meral'in 1 Mart 2014'te gerçekleşen TUSKON 5. Olağan Genel Kurul Toplantısı'nda FETÖ/PDY propagandası yaptığı ve hükümeti alenen tehdit ettiği konuşmasına, çoğu şüphelinin ayakta alkışlayarak destek vermelerinin, örgütsel tavırlarının ve örgüte mensubiyetlerinin birer delili olarak kabul edildiği" belirtildi.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu savcılarından Ercan Devrim'in hazırladığı 120 sayfalık iddianamede, diğer iddianamelerde olduğu gibi, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'nın (FETÖ/PDY) kuruluşu, hiyerarşik yapısı, nihai amacı ve bu amaca ulaşabilmek için kullandığı yöntemler anlatıldı.

İş adamlarına yönelik soruşturmada izlenen yöntemle ilgili ilk aşamada 86 şüphelinin iddianame kapsamına alındığı ve haklarında yakalama kararı çıkartılan 103 şüphelinin evraklarının ayrılarak başka bir soruşturma numarasına kaydedildiği vurgulanan iddianamede, yakalama emri çıkartılan şüphelilerden Fetullah Gülen, Mustafa Muhammet Günay ve Rızanur Meral'in ise örgüt içi konumları ve haklarında deliller itibariyle iddianame kapsamında tutulduğu belirtildi.

- 25 şüpheliye ilişkin dosya ayrıldı

İddianamede, soruşturma kapsamında tutuklanan ve adli kontrolle serbest bırakılan 25 şüpheli hakkında delil incelemesi ve yeni araştırma yapılması gerektiğine vurgu yapılarak, MASAK raporlarının henüz dosyaya girmemesi, örgüt üyeliğine işaret eden bulgular arasında sadece tek tespit yapılmış olması ve digital materyal inceleme sonucunun henüz dosyada olmaması nedenleriyle ayırma kararı verildiği, bu şüphelilerle ilgili İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca ileride birleştirme talepli kamu davası açılmak üzere soruşturmaya devam edildiği anlatıldı.

Soruşturmaya esas alınan 1 Mart 2014 tarihli Türkiye İş adamları ve Sanayiciler Konfederasyonu (TUSKON) 5. Olağan Genel Kurulunda firari şüphelilerden örgüt yöneticisi Rızanur Meral'in yaptığı konuşma içeriği ile bu konuşmanın amacına yönelik başsavcılıkça yapılan değerlendirmelere yer verildiği belirtilen iddianamede, TUSKON'un kuruluşu, yapısı ve soruşturmanın ne şekilde başladığı da özetlendi.

- FETÖ ile organik bağı ortaya koyan 1 dolarlar

Bazı şüphelilerde FETÖ/PDY'nin şifreli haberleşme programı ByLock kullandığı tespit edilmesinin örgüt üyeliğinin önemli bir delili olarak kabul edildiği vurgulanan iddianamede, bir kısım şüphelilerin üzerilerinde veya eşyalarının içerisinde bulunan 1 ABD doları banknotların terör örgütü elebaşı Fetullah Gülen tarafından bu kişilere ya da örgüte esaslı desteği bulunanlara bereket getirmesi için sembolik olarak ve özellikle F, C ve J serisi şeklinde gönderildiği yönünde itiraf niteliğinde birçok ifadenin tespit edildiği de kaydedildi. Ele geçirilen 1 dolarların, diğer paralardan ayrı şekilde bulundurulması veya taşınmasının şüphelilerin FETÖ ile organik bağlarını ortaya koyan bir yan delil olarak görüldüğüne dikkat çekildi.

Şüphelilerin, FETÖ/PDY elebaşı kaçak şüpheli Fetullah Gülen'in, 17-25 Aralık 2013 sürecinin hemen sonrasında, örgütün finans organı Bank Asya'nın yeniden ayağa kalkması ve finansal açıdan güçlenmesi için tüm örgüt üyelerine verdiği talimata uyarak bankada yeni hesap açtıkları, mevcut hesaplarında artışa gittikleri ya da örgütün yayın organı görevini gören Samanyolu grubu kanallarının Digitürk platformundan çıkartılması hususunun 8 Ekim 2015’te ulusal medyada yer alması sonrasında Digitürk aboneliklerini bu nedenle iptal ettirdikleri dile getirilen iddianamede, şüphelilerin bu hareket tarzlarının, FETÖ'ye aidiyeti gösteren birer örgütsel tavır olarak değerlendirildiği vurgulandı.

- "TUSKON toplantısında hükümet açıkça tehdit edildi"

"Şüphelilerin ev ya da iş yerlerinde yapılan aramalarda ele geçen ve örgüt elebaşının görüntülerinin yer aldığı materyallerin sözde sohbet adı altında örgüt üyelerine birer mesaj ya da talimat niteliği taşıdığı, aynı şekilde, yine örgüt elebaşı tarafından kaleme alınan kitap veya yayımlanan makalelerin de aynı amaca hizmet ettiği gözetilerek, bu içerikteki kitap ve materyaller ile sair eşyalar örgüt üyeliğinin devamının birer delili olarak görülmüştür." ifadesi yer bulan iddianamede, 1 Mart 2014'te gerçekleşen TUSKON 5. Olağan Genel Kurul Toplantısı'nda, seçimle iş başına gelmiş Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin açıkça tehdit edildiği anlatıldı.

Bu toplantıya Türkiye Cumhuriyeti hükümeti adına hiçbir temsilci katılmaması, bu hususun önceden bilinmesi ve bu tarihten çok kısa bir süre önce FETÖ/PDY'nin tüm yapılarıyla ortaya çıktığı eylemler silsilesi olan, "17-25 Aralık" ve "MİT tırları" olarak bilinen, sadece o dönemin hükümetini değil, Türkiye'nin güvenliğini tehdit eden süreçlerin yaşanmış olmasına rağmen iştirak edildiğine dikkat çekilen iddianamede, şu değerlendirme yapıldı:

"Bu toplantıda konuşmacının (Rıza Nur Meral) bir yandan açık şekilde FETÖ/PDY propagandası yaparak, diğer yandan Türkiye Cumhuriyeti hükümetini açıkça tehdit ederek ve bir diğer yandan da 15 Temmuz darbe girişimiyle sonuçlanan örgüt eylemlerinin fitillerinden birini ateşleyecek sözlerle, özelde Türkiye Cumhuriyeti hükümetini, genelde ise Türkiye Cumhuriyeti devletini ve örgüte biat etmeyen Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını hedef almasına karşın, şüphelilerin bu konuşmaya çoğu zaman ayakta alkışlayarak destek vermeleri İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığımızca şüphelilerin örgütsel tavrının ve örgüte mensubiyetlerinin birer delili olarak kabul edilmiştir.

FETÖ/PDY ile iltisaklı görülerek KHK'ler kapsamında faaliyetleri sonlandırılan ve kapatılan federasyon ve derneklere örgütün tüm yapılarıyla ortaya çıktığı eylemler silsilesinin gerçekleştiği 17-25 Aralık 2013 sürecinde ya da sonrasında üye olan, belirtilen tarih sonrasında söz konusu federasyon veya derneklerin yönetiminde yer alan, süreç içerisinde makul sayılabilecek bir sürede bu faaliyetlerini terk etmeyen ve üyeliklerini sonlandırmayan şüphelilerin bu hareket tarzları da örgüt faaliyeti çerçevesinde görülmüştür."

- "Meral'in söylemi FETÖ'nün varoluş amacıyla birebir örtüşüyor"

Söz konusu toplantıda kaçak şüpheli Rızanur Meral'in yaptığı konuşmanın içeriği ve amacı yönünden değerlendirme yapılan iddianamede, yaptığı açılış konuşmasında Meral'in kullandığı birçok ifadenin ve genel olarak söyleminin FETÖ/PDY'nin kuruluş ve varoluş amacıyla birebir örtüştüğü aktarıldı.

Şüpheli Meral'in konuşmasında, "Yurtta sulh ve cihanda sulh' prensibi ve 'hayır sulhtadır ve sulh hayırdır' düsturu iç politikamız için olduğu kadar dış politikamızı için de çok önemlidir.. Oylarınızla yönetime gelenlerin sizleri haşhaşilikle, ur, virüs, kandan beslenen vampirler olmakla suçlamaları çok ağırınıza gidiyor biliyorum ama sokakta, otobüste, kahvede, medyada duyup gördüklerimize ve işittiklerimize göre şuna da inanıyorum ki, yakın gelecekte kimlerin inlerde yaşadığını, kimlerin saklanacak in arayacağını, kimlerin müsvedde, kimlerin asıl olduğunu herkes görecek. (salondaki şahıslar tarafından ayakta alkışlanıyor)." şeklinde ifadeler kullandığı belirtilen iddianamede, konuşma metninin esasen Türkiye Cumhuriyetinin seçimle işbaşına gelmiş hükümetini doğrudan hedef alan, tehdit eden ve açık bir şekilde FETÖ/PDY elebaşı Fetullah Gülen'in ve örgütün propagandasını yapan bir metin olduğunun anlaşıldığı kaydedildi.

Konuşmada geçen "Yurttu sulh ve hayır sulhtadır" gibi ifadelerin, FETÖ/PDY'nin Türkiye Cumhuriyeti hükümetini yakın bir zamanda yasa dışı yollarla ortadan kaldırmak amacıyla bir hareket içerisinde olduğu ve bunun talimatının da alındığının açık şekilde itirafı niteliği taşıdığı vurgulanan iddianamede, "Bu ibarelerle ilk bakışta barışa dönük, masumane ve hemen her kesim tarafından kabul gören mesajlar verdiği düşünülür ise de, 15 Temmuz 2016 tarihinde FETÖ/PDY tarafından gerçekleştirildiğinde artık hiçbir şüphe bulunmayan darbe girişimini yöneten terörist grubun kendisini 'Yurtta Sulh Konseyi' olarak tanıtmış olması ve FETÖ/PDY'nin, örgüt yapısında subliminal mesaj olarak tanımlanan, normal insan algısı limitlerinin altında bırakılarak o anda fark edilmemek üzere tasarlanan ve bilinçli dikkat tarafından da o an için fark edilemeyen, bununla birlikte bilinç altını etkileyen mesajları televizyon dizi ve reklamları başta olmak üzere birçok alanda kullandığı dikkate alındığında, söz konusu ifadelerin örgütün üst düzey bir yöneticisi konumunda bulunan konuşmacı şüpheli tarafından belli bir amaçla kullanıldığı değerlendirilmiştir." ifadesi yer aldı.

- Toplantıdaki konuşmadan darbe teşebbüsüne giden 2 yıl

Şüpheli Meral'in konuşma yaptığı tarih ile darbe girişimi tarihi arasında uzun sayılabilecek bir zaman bulunduğu ve şüphelinin kastının bu olamayacağı savunmasının bir an için ileri sürülebileceği anlatılan iddianamede, bizzat FETÖ/PDY elebaşının, "Türkiye’deki devlet yapısı ölçüsüne göre bütün anayasal müesseselerdeki güç ve kuvveti cephemize çekeceğimiz ana kadar her adım erken sayılır." şeklindeki ifadelerine göre, örgüt için iki yıllık bir zamanın uzun sayılamayacağı, 30 yıl önce askeri okullara katılan örgüt üyelerinin 30 yıl sonra ülkede tüm hakimiyeti sağlamak amaçlı kalkışmada bulunmalarının da varılan bu sonucu doğrulayan bir tespit olacağı dile getirildi.

Söz konusu konuşmada, Bank Asya'ya yönelik operasyonların da eleştirildiği ve "Hamdolsun ki bu millet kendi kurumuna sahip çıkmış, gerektiğinde arabasını, evini, yüzüğünü satarak hem bankayı hem de ekonomimizi kurtarmıştır." ifadeleriyle Bank Asya'nın FETÖ/PDY'nin en önemli finans kaynağı olduğunun ortaya konulduğuna dikkat çekilen iddianamede, "Bankanın paralel yapıya yakınlığıyla bilinen iş adamlarına ve örgüte müzahir şaibeli şirketlere yüksek miktarlı ve usulsüz krediler kullandırdığı, BDDK murakıp raporlarına göre, iflasın eşiğine gelen firmalara dahi kredi verilmesine göz yumduğu, Bankalar Kanunu'na göre, bir bankanın yöneticilerinin hiçbir şekilde nakdi ve gayri nakdi kredi kullanmaması gerekirken, anılan bankada tam tersine çok yüksek miktarlı kredilerin kullandırıldığının tespit edildiği, yurt dışında faaliyet gösteren ve FETÖ/PDY'ye müzahir yabancı kurum ve kuruluşlara- legal görüntü altında- yapılan ve terörizmin finansmanına yönelik yüklü miktarlı tüm ödemelerin de yine aynı banka üzerinden gerçekleştirildiğinin Mali Suçları Araştırma Kurulu (MASAK) raporlarına açıkça yansıdığı, hal böyleyken ve Bank Asya'nın FETÖ/PDY'nin bir numaralı finans kaynağı olduğu net şekilde ortadayken, bu durumu bilen ve bulunduğu konum ve üstlendiği görev itibarıyla da bilmesi gereken şüpheli Rızanur Meral'in açıkça Bank Asya'yı sahiplenip, örgüt üyelerinin örgütsel bir tavır göstermek suretiyle bankaya desteklerini de överek, bir bakıma, bankanın tüm yasa dışı faaliyet ve işlemlerine de- örgütün finans kaynağının kesilmemesi uğruna- örgütsel bir tavırla sahip çıktığı anlaşılmıştır." denildi.

İddianamede, iş adamı olan şüphelilerle ilgili, "İş hacimlerini olabildiğince arttırmak, sektörlerindeki rakip şirketlerden her zaman bir adım önde olmak, varlıklarına varlık katmak, rakip şirketleri her alanda mevcut yasa dışı örgüt yapılanmasının sağladığı güçle bertaraf etmek saikiyle hareket eden örgüt üyesi iş adamlarının, FETÖ/PDY'ye maddi ve manevi tüm varlıklarıyla bağlandıkları ve şirketleri örgüt sayesinde paraya para kattıkça bu yükselişin bir diyeti olarak örgüte her daim finansal destek sağladıkları anlaşılmıştır." ifadesi de yer buldu.

Kaynak:Anadolu Ajansı

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.