Uluslararası İnkübasyon Konferansı: İstanbul 2016

İSTANBUL (AA) - Bilim ve Teknoloji Genel Müdürü İlker Murat Ar, "Kuluçka hizmeti veren yapılar, ulusal yapımızı güçlendirmenin yanı sıra ülkemizin girişimcilik alanında uluslararası bir çekim merkezi olmasının da önün açacaktır. Ayrıca bölgesel gelişme ve kalkınmaya etkileri de açıktır" dedi.

Ar, "Seçili Yörelerde Üç Yeni İŞGEM Kurulması ve Türkiye’deki İŞGEM’ler Arasında Bir Ağ Oluşturulması Projesi" kapsamında düzenlenen "Uluslararası İnkübasyon Konferansı: İstanbul 2016" etkinliğinde konuştu.

Ar-Ge sürecine değinen Ar, fikir ile başlayan bu sürecin birçok noktasında bulunan darboğazlardan geçerek çözüme ulaşan fikir sayısının azaldığını söyledi.

Ar, sürecin başında yer alan fikri yeniliğe dönüştürme faaliyetinin belki de en önemli darboğazlardan olduğunu, yaratıcılık ile yenilik arasındaki ince bağı yansıtan bu darboğazı aşmanın somut yolunun, kuluçka hizmetleri olduğunu aktardı.

Kuluçka hizmetlerinin tüm gelişmiş ülkelerde ulusal Ar-Ge ve yenilik sisteminin temel araçlarından biri haline geldiğini kaydeden Ar, kuluçka sistemlerinin önemine dikkati çekti.

Ar, özel sektör, sivil toplum kuruluşları ve üniversitelerin de bu konuya oldukça önem verdiğini vurgulayarak, "Bu yapılar, ulusal yapımızı güçlendirmenin yanı sıra ülkemizin girişimcilik alanında uluslararası bir çekim merkezi olmasının da önünü açacaktır. Ayrıca bölgesel gelişme ve kalkınmaya etkileri de açıktır" diye konuştu.

Kuluçka hizmetlerinin yeni oluşturulan Uluslararası Kuluçka Merkezi ve Hızlandırıcı Destek Programı ile yeni bir boyuta taşındığını dile getiren Ar, ulusal Ar-Ge ve yenilik sistemlerinin başarısında en önemli kriterlerin başında koordinasyon ve iş birliğinin geldiğini anlattı.

Ar, "Bu noktada kuluçka hizmetleri konusunda faaliyet gösteren bu yapıların ortak hedef doğrultusunda hareket etmesi, sürdürülebilir ve rekabet edebilir bir Ar-Ge ve yenilik sisteminin inşasında çok önemli hale gelmektedir" ifadelerini kullandı.

- "Türkiye, en büyük doğrudan yabancı yatırımı AB'den alıyor"

AB Türkiye Delegasyonu Müsteşarı, Ekonomik ve Sosyal Kalkınma Bölüm Başkanı François Begeot, Türkiye ile AB'nin "ortak pazar ülküsü" ile hareket etmesi gerektiğini söyledi.

Türkiye'ye doğrudan yabancı yatırımların en çok AB'den geldiğini hatırlatan Begeot, bu gerçeğin, güçlü ekonomik ilişkilerin de kanıtı olduğunu aktardı.

Begeot, Türkiye'de istihdamın yüzde 70'ini KOBİ'lerin sağladığını ifade ederek, "Son 15 yıllık süreçte Türkiye'nin nasıl bir ekonomik atak yaptığını biliyoruz. Bu atakta KOBİ'ler ve Anadolu'da desteklenen girişimciler büyük rol oynuyor. KOBİ'ler Türkiye ekonomisinin katma değerinin yarısından sorumludur" dedi.

Yeni pazar taleplerine en hızlı cevabı KOBİ'lerin verdiğinin altını çizen Begeot, inovasyonun lideri KOBİ'lerin rekabetçiliğinin korunmasının çok önemli olduğunu vurguladı.

Begeot, KOBİ'lerin ve Türkiye'nin, AB'nin 2020 stratejisinin önemli bir parçası olduğunu da belirtti.

- "KOBİ'ler kaynak sağlamada zorlanıyor"

Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme İdaresi (KOSGEB) Başkanı Recep Biçer, KOBİ'lerin değişen şartlara hızla uyum sağlayabilmeleri, esnek üretim yapıları, bölgesel kalkınmayı sağlamaları ve bölgesel farklılıkları azaltmaları, yeni iş imkanları yaratarak istihdama önemli katkı sağlamaları, milli ekonomilerin gelişmesi ve benzeri özellikleriyle ekonomik ve sosyal kalkınmada stratejik öneme sahip olduğunu anlattı.

KOBİ'lerin, büyümek ve sağlıklı bir yapıya kavuşmak için gerekli kaynağı bulmaları halinde Türkiye ekonomisinde son yıllarda yakalanan büyümenin çok daha yüksek rakamlara çıkabileceğini dile getiren Biçer, özellikle bugünün koşullarında finansal piyasalardan uygun koşullarda yararlanma imkanları elde etmeleri için gerekli desteklerin onlara verilmesinin büyük önem taşıdığını kaydetti.

Biçer, KOSGEB'in son 25 yılda KOBİ'lerin küresel rekabet ortamında güçlü olmalarını sağlayan, yüksek nitelikli, öncü bir kurum vizyonuyla çok önemli görevler üstlendiğini söyledi.

KOBİ'lerin hem banka hem de sermaye piyasasından kaynak sağlamada zorlandığını anlatan Biçer, girişimcilerin ve KOBİ'lerin yeterli finansal kaynak bulamamasının yeni şirketlerin oluşmasını ve kurulmuş şirketlerin büyümelerini zorlaştırdığını, ülkenin uluslararası rekabet gücünün bu şekilde zayıfladığını vurguladı.

- KOSGEB'den "inovasyon" desteği

Biçer, işletmelerin önünde inovasyon projeleri için çeşitli finansman imkanları bulunduğunu, Ar-Ge ve inovasyon projelerine KOSGEB olarak 1 milyon 500 bin liraya kadar destek verdiklerini anımsattı. Biçer, şöyle devam etti:

"Günümüzde inovasyon sürecinde en önemli ihtiyaç, ürünün pazarlama aşamasına gelmesi için sermaye ve bu konuda kendisine yol gösterecek bilgi ve tecrübe sahibi kişilerdir. Yatırımcıların en önemli ihtiyacı ise inovasyon projelerine yaptıkları yatırımı, belirli bir süre sonra satarak karlarını gerçekleştirmek ve sermayelerini, hızlı büyüme potansiyeline sahip yeni girişimci şirketlere yatırabilmektir. Bu olmadan inovasyon ve girişimcilik ekosisteminde sermaye-yatırım döngüsünün sağlanması ve dolayısıyla ekosistemin büyütülebilmesi mümkün gözükmemektedir."

Biçer, bir ülkenin inovasyon yeteneğinin tek bir aktöre değil birden çok aktöre ve bunların eş düzeydeki başarılarına bağlı olduğunu aktararak, sözlerini şöyle tamamladı:

"Bu sebeple Türkiye’de inovatif girişimciliğin geliştirilmesi, inovasyon projelerinin daha verimli bir biçimde yürütülerek, daha yüksek katma değer yaratacak projelerin oluşturulması adına, kamunun yanında özel iş birlikçilerin de işin içine girmeleri kaçınılmaz olmuştur. Bu bağlamda özel iş birlikçilerin, inovasyon projelerine katkı sağlamaları ile Türkiye kendini, üstün nitelikli Ar-Ge çıktısı üreten, yenilikçi bir ekonomiye dönüştürecektir."