Atilla Mert

Atilla Mert

Yol haritası çizilmeli

Yol haritası çizilmeli

Süper ligin 7. haftasında İstanbul’da Kasımpaşa ile Torku Konyaspor arasında oynanan karşılaşma süresince Konyaspor’un oynadığı oyunun monotonluğundan adeta uyuduk diyebilirim. Torku Konyaspor maalesef 2-0’lık yenilgi ile İstanbul’dan eli boş döndü. Perşembenin gelişi çarşambadan belidir derler ya işte bu atasözü gibi kötü futbol da bize kötü bir sonuç getirdi. Futbolcuların korkak ve inançsız başladığı karşılaşmada oynanan futbol ilerisi için kötü sinyaller verdi. İlk yarıyı 1-0 yenik kapatan yeşil beyazlı ekibimiz 2. yarıda Babel’in golüne engel olamadı. Sönük geçen ilk 45 dakikanın ardından ikinci yarıya Mehmet Güven’in yerine Djalma’nın oyuna dahil olmasıyla Torku Konyaspor’a biraz da olsa canlılık geldi ama bize oyun süresince maçı çevirebilecek bir belirti gösteremedi ve son olarak 63. dakikada Hleb’in değişikliği de Torku Konyaspor’u mağlubiyetten kurtaramadı.

Sezon başından beri takımda haftalardır devam eden bir isteksizlik var. Torku Konyasporlu futbolcuların oyun gücünün bu olmadığı kanaatindeyim. Çok çetin maçların arifesindeyiz. Mesela önümüzdeki hafta zorlu bir KDÇ Karabükspor karşılaşması oynanacak. Sonraki maçlar da malumunuz… Peki bizim bu nokta itibariyle ne yapmamız gerekiyor? Hani bu soruya cevap versem belki aklıma şu gelebilir. Hatırlar mısınız 1999-2000 sezonunda Şampiyonlar Ligi’nde bir Galatasaray-Chelsea maçı vardı? O maçta Galatasaray Chelsea’ye 5-0 mağlup olmuştu. Maçın sonunda Fatih Terim yaptığı basın açıklamasında adeta hiçbir şey artık eskisi gibi olmayacak bundan sonra Galatasaray için yeni bir dönem başlıyor demişti. Bu durum sonrasında ise girilen yapılanma Galatasaray’ı UEFA şampiyonluğuna kadar taşımıştı. Ya da bir başka deyişle tarihte hani milatlar vardır ya ve o yaşandığı andan itibaren hiçbir şey eskisi gibi olmaz. O andan çıkarılan ders geleceğe yeni bir yön çizmeye yardım eder ve bu da başarılar silsilesini kendiliğinden getirir. İşte bizim takımımız için de bu maç umarım bir milat olur ve yönetimiyle, teknik kadrosuyla, futbolcusuyla, basınıyla yani bütün camiasıyla henüz çok geç kalmadan iyi bir yol haritası çizebilir. Bu belirlenen genel stratejilerin içinde ise bence en mühimi Torku Konyaspor’umuzun Süper Lig’te kalıcı olmasını sağlamaktır ki artık lig düşme korkusuyla yaşayan bir taraftarı olmasın.

Bu yol haritasının çizilmesinde taraftarımızın aslında üzerine düşen görevi de yaptığını düşünüyorum. Konyaspor dışında diğer karşılaşmaları izlerken gözlerimiz tribünlerdeki taraftarların takımlarına ilgisiz kaldığını gözlemliyorum. Bu durumun illaki geçerli sebepleri vardır mesela tribünleri boşaltan sebeplerden birinin de Pasolig uygulaması olduğuna inanıyorum. Taraftar kendi takımını izlemeye gelemiyor. Lakin Torku Konyapspor taraftarı her zamanki gibi özveriyle her türlü olumsuzluklara rağmen gelip takımına sahip çıkıyor. Geçen hafta oynan Torku Konyaspor-İstanbul Başakşehirspor karşılaşmasının cumartesi günü olması ve saat 13.30’da karşılaşmanın oynanması bile taraftarın takımına desteğini azaltmadı. Yukarıda bahsettiğim örnekteki gibi takımların birçoğu boş tribünlere oynarken Torku Konyaspor taraftarının üstüne düşeni görevi eksiksiz yapıyor. Bununla beraber tabiki yeni stadımızda takımımız için çizilecek yol haritasına en güzel şekilde hizmet edebilir ancak burada benim sitemim teknik kadro ve futbolculara. Bu güzel stadın içinde ve güçlü taraftarın önünde güzel bir futbol yoksa bu stadın güzelliğinin geleceğe dair henüz yeşermiş olan umutları devam ettirmenin anlamı da yok. Fakat bu umutsuzluğa zıtlık oluşturacak şekilde şunu da söyleyebilirim asla daha her şey bitmiş değil. Bundan sonra bütün kulüp güç birliği yapmalı ve lig sıralamalarında hak ettiğimiz yerlere gelebilmek için daha çok gayret etmeliyiz. Yani Hz.Mevlana’nın dediği gibi: “Hazine, eziyet çekene, çalışıp çaba gösterene gözükür.”

 

Süper ligin 7. Haftasında İstanbul’da Kasımpaşa Spor ile Torku Konyaspor arasında oynanan karşılaşma süresince Konyasporun oynadığı oyunun monotonluğundan adeta uyuduk diyebilirim. Kasımpaşaspor ile karşılaşan Torku Konyaspor maalesef 2 - 0’lık yenilgi ile İstanbul’dan eli boş döndü. Perşembenin gelişi çarşambadan belidir derler ya işte bu atasözü gibi kötü futbol da bize kötü bir sonuç getirdi. Futbolcuların korkak ve inançsız başladığı karşılaşmada oynanan futbol ilerisi için kötü sinyaller verdi. İlk yarıyı 1 – 0 yenik kapatan yeşil beyazlı ekibimiz 2. yarıda Babel’in golüne engel olamadı. Sönük geçen ilk 45 dakikanın ardından ikinci yarıya Mehmet Güven’in yerine Djalma’nın oyuna dahil olmasıyla Torku Konyaspora birazda olsa canlılık geldi ama bize oyun süresince maçı çevirebilecek bir belirti gösteremedi ve son olarak 63. Dakikada Hleb’in değişikliği de Torku Konyasporu mağlubiyetten kurtaramadı.

Sezon başından beri takımda haftalardır devam eden bir isteksizlik var. Torku Konyasporlu futbolcuların oyun gücünün bu olmadığı kanaatindeyim. Çok çetin maçların arifesindeyiz. Mesela önümüzdeki hafta zorlu bir KDÇ Karabükspor karşılaşması oynanacak. Sonraki maçlar da malumunuz… Peki bizim bu nokta itibariyle ne yapmamız gerekiyor ? Tarihte hani milatlar vardır ya ve o yaşandığı andan itibaren hiçbir şey eskisi gibi olmaz. O andan çıkarılan ders geleceğe yeni bir yön çizmeye yardım eder ve bu da başarılar silsilesini kendiliğinden getirir. İşte bizim takımımız için de bu maç umarım bir milat olur ve yönetimiyle, teknik kadrosuyla, futbolcusuyla, basınıyla, taraftarıyla yani bütün camiasıyla henüz çok geç kalmadan iyi bir yol haritası çizebilir. Bu belirlenen genel stratejilerin içinde ise bence en mühimi Torku Konyaspor’umuzun Süper Lig’te kalıcı olmasını sağlamaktır ki artık lig düşme korkusuyla yaşayan bir taraftarı olmasın.

Bu yol haritasının çizilmesinde taraftarımızın aslında üzerine düşen görevi de yapığını düşünüyorum. Konyaspor dışında diğer karşılaşmaları izlerken gözlerimiz tirübünlerdeki taraftarların takımlarına ilgisiz kaldığını gözlemliyorum. Bu durumun illaki geçerli sebepleri vardır mesela tribünleri boşaltan sebeplerden birinin de Pasolig uygulaması olduğuna inanıyorum. Taraftar kendi takımını izlemeye gelemiyor. Lakin Torku Konyapspor taraftarı her zamanki gibi özveriyle her türlü olumsuzluklara rağmen gelip takımına sahip çıkıyor. Geçen hafta oynan Torku Konyaspor – İstanbul Başakşehirspor karşılaşmasının cumartesi günü olması ve saat 13.30’da karşılaşmanın oynanması bile taraftarın takımına desteğini azaltmadı. Yukarıda bahsettiğim örnekteki gibi takımların birçoğu boş tribünlere oynarken Torku Konyaspor taraftarının üstüne düşeni görevi eksiksiz yapıyor. Bununla beraber tabbiki yeni stadımızda takımımız için çizilecek yol haritasına en güzel şekilde hizmet edebilir ancak burada benim sitemim teknik kadro ve futbolculara. Bu güzel stadın içinde ve güçlü taraftarın önünde güzel bir futbol yoksa bu stadın güzelliğinin geleceğe dair henüz yeşermiş olan umutları devam ettirmenin anlamı da yok. Fakat bu umutsuzluğa zıtlık oluşturacak şekilde şunu da söyleyebilirim asla daha her şey bitmiş değil. Bundan sonra bütün kulüp güç birliği yapmalı ve lig sıralamalarında hak ettiğimiz yerlere gelebilmek için daha çok gayret etmeliyiz. Yani Hz.Mevlana’nın dediği gibi: “Hazine, eziyet çekene, çalışıp çaba gösterene gözükür”

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Atilla Mert Arşivi
SON YAZILAR