Akıncı Üssü Davasının Üçüncü Celsesi Sona Erdi

Akıncı Üssü Davasının Üçüncü Celsesi Sona Erdi
FETÖ'nün 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında komuta merkezi olarak kullandığı Akıncı Hava Üssü'ndeki eylemlere ilişkin davada örgütün sivil imamlardan Nurettin Oruç'un savunması alındı- Darbenin yönetildiği 143. Filo'da güvenlik kameralarına yans

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında komuta merkezi olarak kullandığı Akıncı Hava Üssü'ndeki eylemlere ilişkin davada savunmasını yapan örgütün sivil imamlarından Nurettin Oruç, üs koridorunda kaydedilen ve dosyaya konulan görüntülerin kendisine ait olmadığını öne sürdü. Oruç, kendi görüntüleri için "ürün yerleştirme" dedi.

Oruç, Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza ve İnfaz Kurumları kampüsündeki duruşma salonunda görülen davadaki savunmasında, 1995'te üniversiteden mezun olduğunu, özel sektörlerde rehberlik, psikolojik danışmanlık yaptığını, 40 yaşından önce Diyarbakır'da öğretmen olarak atandığını, ancak daha sonra Milli Eğitim Bakanlığından istifa ettiğini anlattı.

Daha sonra film ve belgesel sektöründe Soyut Medya Yapım Şirketinde çalışmaya başladığını belirten Oruç, "İki yılda başarılı sayılacak çalışmalara imza attık. Çeşitli projeler yaptık. Asıl darbe bana oldu, 15 Temmuz'da film koptu." diye konuştu.

"Ortada bir film var, yaşanmış bir film, şu menfur saldırı. Başrol oyuncusu olarak Adil Öksüz konulmuş, başrol için seçilmiştir." diyen Oruç, Mahkeme Başkanı Selfet Giray'ın sorusu üzerine Öksüz'ü tanımadığını ileri sürdü.

Oruç, "Baş aktörün yanına yardımcı oyuncular da planlandığı"nı söyleyerek, "Yeter ki birileri olsun. İddianameye baktığınız zaman bir emlakçı, bir gözlükçü, bir yapımcı, bir mühendis, dört kişi. Mesleklere bakıldığında ne kadar uyumlu olduğu, ne kadar operasyonel insanlar olduğu görünüyor. 4 siville koca darbe yapılabilir mi?" ifadelerini kullandı.

Diğer sivilleri tanımadığını, ancak kendisiyle darbe yapılamayacağını kaydeden Oruç, "Koca generallere ben emir vereceğim, olacak gibi değil. Benim en son ve tek gördüğüm general, askerde yemin töreni sırasında uzakta silüet gibiydi." dedi.

Oruç, "Bu filmde bana verilen rolü ancak simitçi öyküsüyle anlatabilirim." dediği sırada, bazı müştekiler tepki gösterdi.

Başkan Giray da Oruç'a savunması sırasında benzetme yapabileceğini söyledi, ancak provokasyona neden olmayacak şekilde savunmasını sürdürmesini istedi.

"Simitçi" konusuna geri dönen Oruç, 12 Eylül dönemini anlatan Zincirbozan filmindeki simitçi karakterinden bahsetti ve "Benim şu anki durumumu bire bir anlatıyor. Ben kendimi öyle görüyorum." ifadesini kullandı.

İddianamede toptancı bir yaklaşım olduğunu savunan Oruç, "Koy kazana gitsin gibi bir şey var. Suçun bireyselliği ilkesine değinilmemiş." dedi.

FETÖ/PDY yöneticisi olarak darbeyi yönettiğinin iddia edildiğini söyleyen Oruç, ancak yönetici ve üyelerin amaç birliğini nasıl gerçekleştirdikleri, haberleştikleri, toplandıklarına ilişkin delil olmadığını öne sürdü ve şunları kaydetti:

"FETÖ/PDY ile ne yönetici ne üye olarak iltisakım var. İddiaları reddediyorum. Adil Öksüz, Hakan Çiçek, Kemal Batmaz, Harun Biniş ve Yurtta Sulh Konseyi üyelerinin hiçbirini tanımıyorum. Zaten iddianamede de konsey üyelerinin tamamı bulunmuyor. Aramızda irtibat, tanışıklık, görüşme, en ufak bağlantı, HTS, PTS, fiziki ve teknik takip yoktur. İddianamede veya başka yerde sanık, tanık, gizli tanık beyanlarında adım geçmemektedir. FETÖ sivil çatı davasında yokum. Pensilvanya'ya hiç gitmedim. Fetullah Gülen'i veya FETÖ elebaşını tanımıyorum, hiç görüşmedim. Okul, TUSKON, medya ile irtibatım yok. Bu kadar etkin pişmanlık teşviğine rağmen sanık ifadelerinde adım yok. Arama, el koyma konusunda hem benim hem babamın evi didik didik arandı, suç unsuruna rastlanmadı. ByLock bende yoktur."

Başkan Giray, Oruç hiçbir ifadede isminin geçmediğinden bahsettiği sırada, "hakkında beyanlar olduğunu, savunmasının ardından okuyacağını" söyledi.

"Hakkında delil bulunamayınca sülalesine yönelindiğini" savunan Oruç, akrabalarının veya arkadaşlarının ByLock kullandığından, KPSS şüphelisi olmasından bahsedildiğini ifade ederek, şöyle konuştu:

"Benim ve ailemin Bank Asya hesapları var. O hesapları FETÖ elebaşının tavsiyesiyle açmadım. O dönemde kapanan şirketten gelen belli bir miktar vardı. Ankara'ya gelince aracı satmıştım, belli de birikim vardı. O paranın açıklaması da budur. O dönemde birçok bankayla çalıştım. FETÖ ile ilgili derneklere bağışta bulunmadım.

1998-2004'te Berk Dershanesinde çalışmıştım. FETÖ olan dershanelerdendi. Ayrıldıktan sonra FETÖ ile herhangi bir şeyim olmamıştır."

ABD'ye seyahatlerinin iş amaçlı olduğunu, masrafları şirketin karşıladığını, şirket sahibinin vizesi olmadığı için bu seyahatlere kendisinin gittiğini anlatan Oruç, iddianamede bahsedilen uçuşlardan Ocak 2016'da New York'a yaptığı seyahatin, bir kamera firmasının Türkiye distribütörlüğü için olduğunu, mart ve hazirandaki ABD seyahatlerinin ise San Francisco ve New York'taki film festivallerine katılmak üzere olduğunu iddia etti.

Oruç, "31 Aralık 2015'te Adil Öksüz ile aynı gün uçtuğum iddia ediliyor. Savcılıkta 'Havaalanında görüştünüz mü?' denildi. Havaalanı görüntülerini talep ediyorum. Kesinlikle görüşmedim, tanımıyorum zaten." dedi.

Akıncı Üssü'nde bulunduğuna ilişkin iddianamede yer verilen fotoğrafa ilişkin, "O fotoğraftaki ben değilim diye düşünüyorum. Bu tür şeyleri montaj yapmak çok zor değil. Akıncılar'da olmadığını söyleyenlerin görüntüleri var, olanların görüntüleri yok." ifadesini kullandı.

- Hayvancılık belgeseli iddiası

Akıncı Üssü'nün bulunduğu Kazan ilçesinde çekmeyi planladıklarını hayvancılık, hayvan kesimi ve törenlerde hayvan etlerinin pişirilmesine ilişkin iddia ettiği belgeselden bahseden Oruç, "Kazan da Ankara'ya çok yakın, hayvancılığı gelişmiş, dolayısıyla bunu şey yapalım istedik. Daha önce Cumhuriyet lokantası vardı Kazan yolu üzerinde, proje oradan çıkmıştı." diye konuştu.

Hakkındaki iddiaların somut delillere dayanmadığını savunan Oruç, "Ben neden buradayım? Bu elim olayın aydınlatılmasında, yapılan tüm görüşmeler, konuşmalar ortaya çıkarılmadıkça, özellikle Adil Öksüz ile irtibatlar aydınlatılmadıkça bu sürecin, tarihin kara sayfalarında bir muamma olarak yer alması kaçınılmaz olacaktır." dedi.

Oruç, hakkındaki iddiaların hukuki delil sayılmayan hayali bir film senaryosuna dayandığını öne sürerek, tahliye ve beraatini istedi.

- "Belediye otobüsüyle gittim"

Oruç, Mahkeme Başkanı Giray'ın sorusu üzerine, Soyut Medya adlı şirkette ortaklığının bulunmadığını, bu şirketin çalışanı olduğunu söyledi.

Film projesi için daha önce Kazan'a gidip gitmediği sorulan Oruç, 15 Temmuz'dan 1 hafta 10 gün önce de Kazan'a gittiğini öne sürdü. Nurettin Oruç, soru üzerine, 15 Temmuz günü Ankara'da evinde bulunduğunu iddia etti.

Oruç, Giray'ın, "Ankara'da gecenin belli saatinden sonra uçaklar alçak uçuş yaptı, bombalama oldu, televizyonlar yayın yaptı, televizyonlar bahsetti darbe kalkışması olduğunu biliyor muydunuz?" sorusu üzerine darbe girişiminden haberdar olduğunu söyledi.

"Uçakların Akıncı'dan kalktığı yönünde haberler çıktı. Bunları takip ettin mi?" sorusu yöneltilen Oruç, uçakların Akıncı'dan kalktığını duyduğunu belirtti.

Mahkeme Başkanı bunun üzerine, Oruç'a, "16 Temmuz sabahı evinizden çıkıyorsunuz. Bu haberleri de izlemişsiniz. Böyle riskli bir işe neden kalkışıyorsunuz? Neden Akıncı'ya gidiyorsunuz?" diye sordu. Nurettin Oruç, bu soruya, "Benim meslektaşlarım zaten gece boyunca orada çekim yapıyorlardı. Bu mesleğe sahip biri olarak gitmem anormal değil." karşılığını verdi.

Kazan'a giderken yanına film çekimiyle ilgili herhangi bir teçhizat alıp almadığı sorulan Oruç, yanında bir teçhizat bulunmadığını söyledi.

Selfet Giray'ın, "Gidiş şeklin anormal değil mi? Sabahın köründe kalkıp 3 araçla oraya gidiyorsun. Otostopla Kazan'a geçiyorsun. Nerelerde otostop yaptın, seni nereden aldılar?" sorusunu yönelttiği Oruç, belediye otobüsünün o gün ücretsiz olduğunu, belediye otobüsüyle Etlik'ten Ulus'a geldiğini, buradan Kazan'a da yine belediye otobüsüyle geçtiğini, Kazan'da otostop yaparak çekimi yapacağı köyün yakınlarına ulaştığını savundu.

Oruç, evinden saat kaçta çıkıp, Kazan'a kaçta ulaştığına ilişkin soru üzerine, saat 08.00 sularında Etlik'teki evinden çıkıp, 08.30 sularında otobüse bindiğini, 10.00 gibi Kazan'a ulaştığını, 11.00 sularında da gözaltına alındığını öne sürdü.

Akıncı Üssü 143. Filo'daki görüntü ve fotoğrafları gösterilen Oruç, fotoğraftaki kişinin kendisi olmadığını öne sürdü. Oruç, "Koridordaki bana kısmen benziyor ama ben değilim. Kabul etmiyorum. Ben orada değilim." diye konuştu.

- Ürün yerleştirme

Başka bir fotoğrafta beyaz gömlek giyen kişi için "O da bana benziyor." diyen Oruç'a daha sonra bu fotoğrafların elde edildiği görüntüler izletildi.

Görüntüdeki kişinin kendisi olmadığını öne süren Nurettin Oruç, şöyle devam etti:

"Başkanım, bunun tekrar incelenmesi lazım. Bana kurulan kumpas olarak düşünüyorum bunu. Şöyle, ben film yapımcısı olarak söyleyeyim, böyle bir şeye ürün yerleştirmek, şahıs, kıyafet yerleştirmek çok basit bir işlem. İlla o kişi olması da gerekmez. Bu şahıs ben değilim. Çok net olarak söylüyorum. Görüntüde hiç benzetemedim. Resimde biraz, yani okşuyor derler ya o şekilde. Sanki Ergenekon, Balyoz sürecini yeniden yaşıyor gibiyiz."

Oruç'un bu sözleri salondakilerin tepkisini çekti.

- "Böyle bir şahsı tanımıyorum"

Oruç, başka bir soruşturma kapsamında aleyhinde ifade veren Asım Kartal'ı tanımadığını söyledi. Giray'ın, "Kartal, ifadesinde kendisinin FETÖ mensubu olduğunu belirtmiş. Kendisi gibi görev yapan kişilerin isimlerini vermiş, 'Bana gösterilen fotoğrafın Hakan kod isimli Nurettin Oruç olduğunu, şahsın jandarma mahrem yapılanmasının üst yöneticilerinden olduğunu düşünüyorum.' demiş. Bu ifade hakkında ne diyorsunuz?" diye sorması üzerine Oruç, ifadedeki beyanları ilk kez duyduğunu ve bu kişiyi tanımadığını söyledi.

Oruç, soru üzerine, "Hakan Taştan, Ali Osman Gürcan ve Murat Koçyiğit'i de tanımadığını öne sürdü. Kazan'da film çekimi için gideceği köyün Akıncı Üssü tarafında olduğunu bilmediğini iddia eden Oruç, izin kullanmayı düşündüğü için köydeki işlerini o gün bitirmek için acele ettiğini söyledi.

Mahkeme Başkanının, "İnsan bir yerde patlama olduğunu duysa normal tepki oradan uzaklaşmaktır." değerlendirmesi üzerine Oruç, "Ben saat 01.00'a kadar falan televizyon seyrettim. Ondan sonra izlemedim. Patlamaları bilmiyorum. Gündüz de çok dikkat etmedim." dedi.

Hakkındaki FETÖ'nün jandarmadaki mahrem yapılanması mensubu olduğu iddiasının isimsiz bir telefon ihbarıyla ele geçen bazı evraka dayandığını savunan Oruç, "Hazır orada yakalanmış bir adam, koy kazana gitsin. Bu bir kumpas değil de nedir? Az önceki görüntü, sonra isimsiz ihbarla ortaya çıkan FETÖ irtibatı. Bunların hepsi benim üzerime olan olaylar gibi geliyor." diye konuştu.

- "Telefonumu unutmuşum"

Telefonunun o gün yanında olup olmadığı sorusu üzerine Oruç, "Yok, telefonum yoktu. Yanımda değildi. Evde unutmuşum." dedi. Oruç'un bu beyanı üzerine Giray, "Bu da bir risk değil mi? Kendi aracınızla çıkmıyorsunuz, otobüsle gidiyorsunuz, otostop yapıyorsunuz, bir köye gideceksiniz, oradan döneceksiniz ve üzerinizde telefon yok." değerlendirmesinde bulundu.

Mahkeme Başkanı Giray'ın "Neden telefonunu yanına almadın? Belgesel çekeceğin insanlarla nasıl irtibat kuracaktın? O gün yaşananlardan haberin var. Başına bir şey gelse telefona ihtiyacın olacağını düşünmedin mi?" diye sorduğu sanık Oruç, "Ben çok telefon kullanan biri değilim. Bu nedenle telefonumu genelde unuturum." dedi.

Bunun üzerine Giray, "Kemal Batmaz'ın telefonu yok, Hakan Çiçek'in telefonu çökmüş, seninki de yanında değil. Bu da benzerlik işte. Kimsenin telefonu çıkmıyor." diye konuştu.

Başkan Giray'ın, Almanya'ya yaptığı ziyaretleri sorması üzerine Oruç, akrabalarının büyük kısmının Almanya'da olduğunu, ziyaretleri bu sebeple gerçekleştirdiğini savundu.

Almanya'dan ABD'ye üç kez gittiğini bildiren Oruç, bunun kendisi için hem daha kolay hem daha cazip hem de daha ekonomik olduğunu ifade etti.

Oruç, ABD seyahatlerinde vize sıkıntısı yaşamadığını bildirdi.

Müşteki Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın avukatı Hüseyin Aydın'ın, "Arabanız olmadığını söylemiştiniz ama üzerinizde araba anahtarı çıkıyor." demesi üzerine Oruç, bu anahtarın, şirketin kiraladığı araca ait ve kendisinde unutulan anahtar olduğunu iddia etti.

Aydın'ın, yurt dışında katıldığını söylediği festivalleri anımsatarak, "O festivallerde temas yapacak düzeyde İngilizceniz var mı?" sorusuna Oruç, "Pratikte yok." karşılığını verdi.

Bunun üzerine Aydın, "İngilizceniz yok, daha önce bu alanda iş tecrübeniz yok. Sizi festivallere yurt dışına göndermesi normal mi?" sorusu üzerine Oruç, "Mektebini okumadım, ama bu işte tecrübelerim var." dedi.

Avukat Aydın, Oruç'a, Fetullah Çatal ve Halil Kumcu'yu tanıyıp tanımadığını sordu. Oruç, Çatal'ın Soyut Medyanın patronu olduğunu, tanıdığını, Kumcu'yu ise tanımadığını ifade etti. Avukat Aydın, iki ismin de Yunanistan'a kaçarken yakalandıklarını belirterek, ne düşündüğünü sorduğu Oruç, "Ben 15 Temmuz'dan sonra buradayım. Benim etrafımdaki herkesin bu işle ilgili tutuklanabileceğini düşünüyorum." dedi.

Aydın, Hasan Hüseyin Özdemir adlı kişinin, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığına, "Kod adı Nurullah, adı Nurettin olan birinin FETÖ/PDY'nin Diyarbakır ve Güneydoğu bölge sorumluluğu yaptığı" yönünde ifade verdiğine dikkati çekti.

Oruç, "Havada isimler uçuşuyor. Affedersiniz ama sallıyor gibi geliyor bana." dedi.

Aydın'ın, "Adil Öksüz, Kemal Batmaz ve Harun Biniş'in arsa baktığı, Hakan Çiçek'in para bulduğu, sizin film çektiğiniz yer... Nasıl bir yer bu?" sorusuna Oruç, "Kahramankazan" karşılığını verdi.

Aydın'ın "Akıncı Mahallesi" demesi üzerine Oruç, "İşim vardı, oradaydım." dedi.

Oruç'a, avukat Aydın, "Dört siville darbe olur mu dediniz. Adil Öksüz ve Fetullah Gülen'i sivilden mi saymıyorsunuz, adamdan mı?" sorusunu yöneltti.

Nurettin Oruç, "Adil Öksüz'ü kim, nasıl götürdü, onu bilmiyorum. Fetullah Gülen ABD'de. Buradaki kastımı söylüyorum, buradaki dört mağdur gibi geldiği için onu söyledim. Yoksa başka niyetim yoktu." diye konuştu.

Aydın'ın, "O gece Ankara'da çok vahim olaylar yaşandı. Hiçbir şey olmamış gibi ertesi gün sabah saatlerinde film çekmeye gidiyorsunuz. Çektiğiniz filmlerden çok etkileniyor musunuz? Hangi gezegende yaşıyorsunuz?" sorusuna da Oruç, "Dün gazetede okudum, 15 Temmuz korkusu diye. O gece bu soruya muhatap olabilecek, hükümet veya muhalifler içinde bu soruya cevap verebilecek veya veremeyecek kaç kişi var?" dedi.

Davaya yarın 09.30'da Oruç'un çapraz sorgusuyla devam edilecek.

Kaynak:Anadolu Ajansı

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.