Başbakan Davutoğlu: (6)

Başbakan Davutoğlu: (6)
Türkiye, 5 yıldır çevresinde bir ateş çemberinin ve savaşın eşiğinde bir ülke olmasına rağmen istikrarımızı koruduk, demokrasimizi 5 seçimle taçlandırdık, hiçbir şekilde Türkiye'nin istikrarına halel getirmedik. Kimse Türkiye'de her an bir savaşın içinde

İSTANBUL (AA) - Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Kimse Türkiye'de her an bir savaşın içinde olacakmışız gibi bir intiba oluşturmasın, Türkiye'nin bir maceraya sürüklenmesine izin vermeyiz" dedi.

Başbakan Davutoğlu, A Haber Gündem Özel'de katıldığı canlı yayında, "Kısa vadede Anayasa Mahkemesi Başkanı'yla görüşmeniz var mı?" şeklindeki soru üzerine, henüz planlanmış bir görüşmesinin olmadığını ancak görüşebileceklerini söyledi.

Bu hafta Yargıtay ve Danıştay başkanlarıyla bir araya geldiğini, daha önce de Sayıştay Başkanı'yla görüştüğünü hatırlatan Davutoğlu, şöyle devam etti:

"Kararlarımızı, uygulamalarımızı eleştirebiliriz ama kişilikleri bunun parçası kılmamak lazım. Yani hiçbir kişiye dönük olarak, kim olursa olsun, genel olarak siyasi etik anlamında söylüyorum, uygulamalar eleştirilse bile kişiler ve kişilerin temsil ettiği makamlarla ilişkileri sürebilmesi lazım. Diyelim doğru veya yanlış bir karar alındı, bu ilişkilerin kopması ve kurumlar arası bir mesafenin oluşması anlamına gelmez. Ne mesele varsa devletin üstünde ve rahatlıkla konuşulabilmesi devletin üst makamları arasında hiçbir küslüğün, kırgınlığın ve tavır alışın olmaması lazım. Bu devlet hepimizin devleti, demokrasi hepimizin demokrasisi. Kimse demokrasiyi tek başına ben temsil ediyorum diyemez, kimse devleti tek başına ben temsil ediyorum diyemez. Bütün bu kurumlar devletimizin organları. Yargıyı da kimse tek başına, yargıyı ben temsil ediyorum ve yargı ile ilgili kararı tek başına ben alırım diyemez. Ben derken birinci tekil şahıs anlamında söylemiyorum, kurum anlamında söylüyorum. Dolayısıyla hepimizin varsa bir mesele bunları rahatlıkla konuşabilmesi lazım. Nihayet önemli olan Türkiye'de sürdürülebilir bir demokratik ortamın kaim olması, daim olması önemli. Görüş ayrılıklarımız söz konusu olduğunda da yüz yüze konuşabilmemiz ve bunları nasıl çözebileceğimiz konusunda adım atabilmemiz önem taşır."

"Anayasa Uzlaşma Komisyonu'nda 3 parti kaldı. MHP ve HDP'den gelen sinyaller de her ne kadar masada kalsalar da CHP olmadan bu çalışmanın bir sonuca ulaşamayacağı yönünde görüşler var. Bu şartlarda sayın Bahçeli'nin 'AK Parti kendi önerisini getirsin 330'u bulsun' şeklinde bir açıklaması var. Ne dersiniz? " sorusu üzerine ise Davutoğlu, kendilerinin bu konuda bir yol haritası olduğunu ve bunda hiçbir muğlaklığın olmadığını kaydetti.

Hükümet kurulur kurulmaz siyasi partilere anayasa konusunda beraber adım atma yönünde teklifte bulunduğunu belirten Davutoğlu, "Olumlu cevaplar almıştık ve yola çıktık. Yola çıktığımızın daha ikinci ve üçüncü toplantısında, birden tıkanma yaşandı. Çünkü CHP daha önceki herhalde olumlu cevabından kendi içinde rahatsızlık duydu ki bir gerekçe kendince uydurarak, 'Başkanlık sistemi masaya gelirse ben masada olmam' diyerek masayı terk etti. Bu bir kere ilkesel uzlaşma anlayışına aykırı bir tutum, çünkü başkanlık sistemi olursa gelmem demek, başka bir parti de parlamenter sistem olursa gelmem dediğinde yolun bitmesi demektir. Bir ön dayatma, karşılıklı olarak olmadan bu sürecin işlemesi önemliydi. Burada bir tıkanma yaşandı. Sayın Meclis Başkanımızla görüştük. Kendisi tekrar bir davette bulundu. Ben açık bir şekilde bu davete olumlu cevap gönderdim, diğer partilerin tutumları şimdi önemli. MHP ve HDP devam edeceğiz derlerse ki Sayın Bahçeli'nin bu yönde bir açıklaması oldu en azından böyle bir intiba edinilen bir açıklama sayın Bahçeli'nin bizi bir bulmaca çözer gibi onun tutumunu anlamamıza gerek kalmadan açık ve net bir tutum almasını bekliyoruz. Eğer 3 parti devam edeceğiz derse biz bu yola devam ederiz" ifadelerini kullandı.

- "Anayasa pazarlık meselesi değil ilke meselesidir"

"330'u bulabilir misiniz?" şeklindeki soru üzerine anayasa oylamalarının gizli olduğunu belirten Davutoğlu, "Buluruz dediğimde 317 milletvekili için söyleyebilirim" yanıtını verdi.

Daha önce "yol kazaları" olduğunu ifade eden Davutoğlu, "Bazı maddelerde bazı arkadaşlar farklı kanaatleri oldu Anayasa referandumuyla ilgili ama AK Parti'nin 317 anlamında gereğini yapacağına inanıyorum, partimizin bütün milletvekillerinin ama diğer milletvekilleriyle ilgili bir ifadede bulunamam hatta anayasal olarak bizim parti milletvekilleri için elimizden geleni yaparız da her birinin tek tek kanaatlerini şimdiden bir hükme bağlamamız doğru olmaz ama AK Parti 317'i tek bir ses olarak koruyacağına inanıyorum kesinlikle" cevabını verdi.

Diğer partilerin milletvekilleriyle ilgili bir hüküm vermesinin mümkün olmadığını aktaran Davutoğlu, başka partili milletvekilleriyle ilgili görüş açıklamasının "Perde gerisinde görüşmeler, pazarlıklar mı var?" şeklinde yorumlanabileceğine dikkati çekti.

"Anayasa pazarlık meselesi değil ilke meselesidir" diyen Davutoğlu, bu konuda pazarlık yapılmasını doğru bulmayacağını dile getirdi. Oylamada 330'u bulmayı ümit ettiklerini aktaran Davutoğlu,"Kendimizi anlatırız, diğer partilerin milletvekillerinden destek almaya çalışırız, onlar için de bir kendi vicdanından gelen ses ile hareket edip bu yönde oy verecek olanlar olur ama bunu denemek lazım" dedi.

AK Parti içinde de bir anayasa komisyonu oluşturduklarını belirten Davutoğlu, "O komisyon çalışmalarını tamamlıyor. Onlarla birlikte oturup uzun bir mesai yapmayı planlıyorum. Ayrıca Türkiye'deki anayasa profesörleriyle bir çalışmada bir araya gelmeyi düşünüyorum. Daha önce bu konuda katkıda bulunmuş sivil toplum kuruluşlarıyla da bir araya gelip kendi anayasa teklifimizi yeniden şekillendirmeyi planlıyorum" diye konuştu.

- "Ümit ederiz ki yolumuza özgürlükçü anayasa ile devam ederiz"

Hazırlayacakları anayasa taslağı çıktığında bunun arkasında halk ve bu konuyu bilen anayasa profesörlerinin desteğinin olmasını istediklerini kaydeden Davutoğlu, konuşmasına şöyle devam etti:

"Anayasa Komisyonu yürür, yürürse. Yürüse de yürümese de AK Parti'nin kendi komisyonu da çalışmalarını yürütür, kendi taslağı için. Kendi içimizde tartışırız, MYK'da, MKYK'da... Bu konuda daha önce hazırlanmış taslağı da göz önüne alarak bunu anayasa profesörleriyle, saygın sivil toplum kuruluşları temsilcileriyle de ben tartışmayı düşünüyorum. Biz bu taslağı çıkardığımızda, bu taslağın arkasında destek olması lazım. Halk desteği ve bu konuları bilen insanların, anayasa profesörlerinin... Bu konuda öne çıkmış sivil toplum kuruluşlarının desteği mühim. Bu iki desteği sağlamak için çaba sarf ederiz. Kendi taslağımızda bu konuda revize etmemiz gereken hususlar varsa hiç gocunmayız revize ederiz. Yani 'bu bizim taslak ya bunu kabul edersiniz ya da etmezsiniz' demeyiz. Başkanlık sistemi modelinin de işlemesi de dahil kimi rahatsız eden ne husus varsa tartışırız. Bu konuda kanaatleri alırız, tartışmayacağımız şeyler bellidir. Bunu da defaatle tekrar ettim, insan hak ve özgürlükleri, özgürlükçü bir anayasal çerçeve, güçler ayrılığı prensibi, hesap verilebilirlik, milli irade, temsil kabiliyeti... Bunlar reddedilmeyecek tartışmayacağımız konular. Bunları en iyi nasıl bir yönetim sistemiyle yaparız, başkanlık sisteminin bu anlamda ana unsurları ne, bunları sadece Başbakan olarak değil AK Parti Genel Başkanı olarak da bu ülkenin vatandaşı ve gelecek nesilleri düşünen bir aydın olarak da bir masa etrafında herkesimle tartışmayı düşünüyorum. Dedim ki her hafta sonu Doğu'da olacağım önümüzdeki günlerde her hafta sonu bir ilimize gideceğim orada bulunuyorum. Şimdi de gerekiyorsa her hafta sonu ya da haftada 1 gün akşam, bütün mesaimi buna ayırarak önce kendim inanacağım ki inanıyorum, ilgili arkadaşlarla parti içinde kurullarımızla konuşacağız onlar inanacaklar onlar benimseyecekler ki benimsiyorlar, anayasanın temel ilkeleri anlamında söylüyorum, bütün yapıyı tartışmaya açacağız, kamuoyunda tartışacağız. Uzmanlarla, anayasa uzmanlarıyla tartışılacak. Yargıda maruf isimlerle tartışılacak, ilgili sivil toplum kuruluşu temsilcileriyle konuşulacak. Büyük toplantılar şeklinde değil daha dar daha beyin fırtınası şeklinde tartışılacak. Kamuoyumuza teşkilatlarımız aktaracak. AK Parti teşkilatları onları anlatılacak şekilde bir formata gelecek. Bunlar olgunlaşınca Meclise bu sefer kendi taslağımızı sunarız. Gerekli Meclis içindeki prosedürlerden geçer, genel kurula sunarız ve her bir milletvekilimiz yani 550 milletvekili tek başına iradeleriyle bu yönde kararlarını beyan ederler. Ümit ederiz ki bütün bu hazırlıklar sonrasında 330'u bulur referanduma gideriz yine ümit ediyoruz ki milletimiz buna onay verir. Türkiye bütün bu süreçleri tamamlamış, halkın gerçekten benimsediği sahiplendiği bir anayasayla ilgili idare edilme şansını bulur ve 12 Eylül'ü hani Kılıçdaroğlu'nun hep sözde kalan o darbe hukukuyla hesaplaşma anlamında darbe hukukunun anayasasını tarihe tevdi eder, yolumuza özgürlükçü bir anayasa ile devam ederiz."

- "Musul'a yönelik operasyon..."

"ABD yönetiminden 'Musul'a yönelik operasyonun başlaması an meselesi' şeklinde açıklamalar var. Türkiye'nin üzerine düşen herhangi bir sorumluluk var mı, İncirlik'in kullanılması gibi?" şeklindeki soru üzerine ise Davutoğlu, "Doğrusu bizim son zamanlarda kamuoyumuzda şöyle bir algı ve hemen yükselen bir atmosfer oluyor. Sanki yarın Suriye'ye müdahale olacak, ertesi gün Musul'da bu olacak. Bu bir kaç ayda bir tekerrür eder..." ifadelerini kullandı

"ABD'li yetkililerin açıklamaları var" şeklinde araya girilmesi üzerine ise Davutoğlu, "Biz yetkililerden değil alanda baktığımız, gördüğümüz hususlardan hareket ederiz" yanıtını verdi. Başbakan Ahmet Davutoğlu, konuşmasına şöyle devam etti:

"Musul'un kurtarılması için bizim de Başika'da, Gedu'da yaptığımız çalışmalar var. Irak merkezi hükümetinin çalışmaları var, koalisyonun çalışmaları var, Irak Kürt Bölgesel Yönetiminin çalışmaları var. Bunlar sürüyor ama bir anda, bir açıklama üzerinden yarın savaşa giriliyor ve Türkiye'de şu kadar yapacak...Türkiye, 5 yıldır çevresinde bir ateş çemberinin ve savaşın eşiğinde bir ülke olmasına rağmen istikrarımızı koruduk, demokrasimizi 5 seçimle taçlandırdık, hiçbir şekilde Türkiye'nin istikrarına halel getirmedik. Kimse Türkiye'de her an bir savaşın içinde olacakmışız gibi bir intiba oluşturmasın, Türkiye'nin bir maceraya sürüklenmesine izin vermeyiz. Dün İran'da da yaptığımız görüşmelerde hep bunu vurguladım. Bölge halklarının kaderlerini bölgenin bütün ülkelerinin birlikte barışçıl bir şekilde tespit etmesi, el ele çalışması önemlidir ama biz her şeyden önce ülkemizin istikrarı ve ekonomimizin kalkınması, demokrasimizin en güçlü şekilde korunması için çaba sarf ederiz. Dolayısıyla hemen yarın bir büyük askeri harekat olacakmış gibi bir intiba olmamalı, Musul da dahil olmak üzere ama biz her türlü meydan okumaya hazır halde çalışmalarımızı güvenlik tedbirlerimizi alıyoruz."

Sayın Cumhurbaşkanı Suriye'nin kuzeyinde bir şehir için öneride bulunduğunu söyledi. Bu şehrin yeri belli mi? Kaç kişilik bir şehir? Güvenliği kim sağlayacak?" yönündeki soru üzerine bunun yeni bir konu olmadığını belirten Davutoğlu, "Sayın Cumhurbaşkanımızın bahsettiği husus 2012 den itibaren bizim güvenli bir bölge oluşsun argümanımızı, uluslararası düzeyde dile getirdiğimiz argümanımızı teşkil ediyor. Belli bir kuşakta güvenli bir bölge oluşması, mültecilerin kalabileceği. Maalesef bu konuda Türkiye'nin uyarıları dikkate alınmadığı için bugün çok ciddi bir mülteci dramıyla karşı karşıyayız. Yine maalesef ancak şimdi bazı ülke liderleri bunu tespit ediyorlar ve Türkiye'nin haklılığını vurguluyorlar. Halbuki biz bunu eskiden beri savunduk. Geçen sene özellikle Zeytinlik bölgesi dediğimiz Azez ile Cerablus arasındaki bölgenin DAEŞ'ten arındırılarak burada tamamıyla mültecilerin kalabileceği bir şehir, yani geçen sene ABD ve ilgili taraflarla görüşülmüş bir husustur. Fakat bu konuda da Rusya'nın insafsızca devreye girmesi ve sivil halka yönelik hava operasyonların sürdürülmesi dolayısıyla bunu uygulamak mümkün olmamıştı. Şimdi de Azez ve Türkiye arasında böyle bir çalışma yapılabilir ama bunun yapılabilmesi için de uluslararası güvenlik ortamının da sağlanması, ateşkesin sağlanması önem taşıyor. Yarın bir Avrupa Birliği-Türkiye zirvesinde de onlar da dahil mültecilerle alınacak tedbirleri gözden geçireceğiz" diye konuştu.

PYD'nin lideri Salih Müslim'in "Öcalan'ın fikirlerini benimsiyoruz" şeklindeki ifadeleri hatırlatılınca Başbakan Davutoğlu, "Bu malum olan hususun ilamı. PKK ile PYD arasındaki irtibatı açıkça ortaya koyan bir tutumdur. Bizim için sürpriz olan bir şey değil bu" şeklinde konuştu.

(Bitti)

Kaynak:Anadolu Ajansı

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.