Cumhurbaşkanı Erdoğan: Terör Örgütlerinin En Büyük Gelir Kapısı Uyuşturucu Ticaretidir

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Terör Örgütlerinin En Büyük Gelir Kapısı Uyuşturucu Ticaretidir
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bizim gibi iddia sahibi ülkelerin başına musallat edilen PKK gibi terör örgütlerinin en büyük gelir kapısı uyuşturucu ticaretidir." dedi

İSTANBUL (AA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cemal Reşit Rey Konser Salonunda düzenlenen Yeşilay Zümrüdüanka Ödül Töreninde yaptığı konuşmada, ödül töreni dolayısıyla Yeşilay gönüllüleriyle bir arada olmaktan ve hasret gidermekten memnuniyet duyduğunu dile getirdi.

Yeşilay Başkanı ve yönetim kuruluna teşekkür eden Erdoğan, 1920 yılından bu yana sağlıklı nesiller yetiştirmek için emek veren, mücadele yürüten tüm Yeşilay mensuplarına şükranlarını sundu.

Yeşilay'ın başarılarıyla sadece Türkiye'de isminden söz ettirmekle kalmadığını, bilgi birikimi ve tecrübesiyle dünyanın 41 ülkesindeki muadil kuruluşlara da öncülük yaptığını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türkiye'nin bağımlılık ve kötü alışkanlıklarla mücadele alanındaki bir asırlık kurumsal hafızasını dost ve kardeşlerimizle de paylaşıyor. Yeşilay'ın yurtiçinde olduğu gibi, yurtdışında da hizmetleri birbirinden kıymetli projeleri, birbirinden değerli faaliyetleri bulunuyor. Sizlere uluslararası iş birliklerinizde de özellikle başarılar diliyor, dünyanın dört bir tarafında ülkemizi iftiharla temsil edeceğinize inanıyorum." ifadelerini kullandı.

İnsan faktörünü dikkate almayan, insana gerekli özeni göstermeyen her teşebbüs ve her politikanın akim kalmaya mahkum olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu:

"İnsanı dışlayan veya insanı sadece maddi yönden değerlendiren bir anlayışın başarı şansı da yoktur. Bir ülkenin asıl zenginliği, yeraltı ve yerüstü kaynakları değildir. Güçlü ülke, sanayisi, ekonomisi, ticareti, ordusu güçlü devlet manasına gelmez. Elbette bunların tamamı gereklidir, önemlidir. Her biri kendi başına bir değerdir. Ancak bize göre bir milletin en büyük hazinesi, en büyük güç kaynağı, ruhen, zihnen ve bedenen sağlıklı nesillere sahip olmasıdır. Evlatlarımız ne kadar zinde, ne derece sağlıklı olursa ülkemizin geleceği o kadar parlak, o kadar aydınlık olur. Gençlerini alkol, içki, uyuşturucu, sigara, kumar, terör gibi dehlizlerde kaybeden ülkelerin istikbali karanlıktır."

'Uyuşturucuyu satarak toplumlar uyuşturuluyor'

Alkol ve afyon bağımlılığının emperyalistlerin en büyük silahı olduğunu aktaran Erdoğan, Afrika ülkelerinde yerel kabilelerin alkole alıştırıldığını, hatta maden ocaklarında çalışan işçilerin ücretlerinin içkiyle ödendiğini, bunun da çok manidar olduğunu dile getirdi.

Erdoğan, soğuk savaş döneminde uyuşturucu ticaretinin, Doğu ve Batı blokları arasındaki savaşın en önemli araçlarından biri olduğunu, büyük güçlerin himayesinde gerçekleşen bu kirli ticaretten elde edilen kazançlarla kimi ülkelerde darbeler yapıldığını, iç çatışmaların körüklendiğini, demokratik rejimlerin tasfiye edildiğini anlattı.

"Bizim gibi iddia sahibi ülkelerin başına musallat edilen PKK gibi terör örgütlerinin en büyük gelir kapısı nedir biliyor musunuz? Halen uyuşturucu ticaretidir. Ortada böyle bir gerçek var ve tek taraflı çalışmıyor. Uyuşturucuyu satarak toplumlar uyuşturuluyor. Diğer taraftan elde edilen gelirler de silah mafyası güçlendiriliyor." diyen Erdoğan, şöyle devam etti:

"Dün olduğu gibi bugün de benzer politikalara, benzer projelere şahitlik ediyoruz. Uyuşturucu ve zararlı alışkanlıkların halen milletlerin geleceğini karartmanın en önemli silahı olarak kullanılıyor. Genç kuşakları ifsad etmek için özellikle medya, sinema ve müzik sektörü üzerinden bilinçli ve çok yönlü bir kampanya yürütülüyor. Bazı uyuşturucu maddelerin kullanımı bireysel tercih ve özgürlük kavramı altında cafcaflı reklamların da desteğiyle özellikle teşvik ediliyor. Tabii sadece bununla kalınmıyor. Eş zamanlı olarak bir milleti var kılan, onu ayakta tutan prensip ve gelenekler de dinamitlenmeye çalışılıyor. Örneğin, ahlak ve edep tahkir edilirken, eyyamcılık teşvik ediliyor. Vakarlı olmak hor ve hakir görülürken, hedonizm göklere çıkarılıyor. Vatan sevgisi aşağılanırken, çapulculuk, vandallık, teröristlik övülüyor. Şuur ve öz güven sahibi olmak, dünyadaki varoluş gayemizin bilincinde olmak utanç duyulması gereken hasletler gibi sunuluyor. Ülkemizde sayıca az ama sesi çok çıkan bazı çevreler de genç kuşakları ifsad kampanyasına taşeronluk yapıyor. Bu kesimler bir taraftan sınırsız özgürlük kisvesi altında her türlü marjinalliği, ahlaksızlığı, kötü alışkanlığı överlerken, diğer taraftan da milli ve manevi değerleri tahrip ediyorlar. Bitmez tükenmez bir kinle bu ülkeyi ve milletimizi asırlarca ayakta tutan taşıyıcı sütunlarına hücum ediyorlar."

"Eleştiri oklarına çok muhatap olduk"

Hükümet olarak son 15 yılda gençlerin ruh ve beden bütünlüğünü korumak için aldıkları tedbirlerde bu güruhun eleştiri oklarına çok muhatap olduklarını hatırlatan Erdoğan, "Alkol düzenlemesinden uyuşturucuyla mücadeleye, eğitim reformlarından sosyal medya önlemlerine kadar her adımımızda bunları karşımıza bulduk. Ne adına? Özgürlük adına. Sevsinler böyle özgürlüğü. Kimi zaman sokak gösterileriyle, kimi zaman Anayasa Mahkemesinin kapısında nöbet tutarak, kimi zaman da köşelerinden bize saldırarak projelerimizi engellemeye, sabote etmeye çalıştılar. Öykündükleri batılı ülkelerdeki uygulamaları hayata geçirmeye çalıştığımızda, burada bile bizi yasakçı ilan ettiler. Gençlerin hukukunu korumak yerine alkol lobisinin, sigara lobisinin, uyuşturucu baronlarının avukatlığını yaptılar. İdeolojik takıntıları sebebiyle Türkiye’nin bağımlılıkla mücadelesine ket vurdular. Açıkçası biz son haftalarda gençlerimizin inanç anlayışı üzerinden gündeme sokulmaya çalışılan tartışmaları da bu minvalde değerlendiriyoruz. Bu tip tartışmalar kesinlikle objektif ve iyi niyetli değildir." ifadelerini kullandı.

"Sıhhati şüpheli haberler ve örnekler, formülasyonu sinsi sorular üzerinden gençlerimizin imanını, ahlakını ve akaidini, yani itikadını tartışma konusu yapmak kesinlikle art niyetlidir. Yapılan tam anlamıyla aslında bir sosyal mühendislik işidir. Bu projenin amacı da sorunu tespit etmek ve çözüm bulmaktan ziyade yapay bir gündem oluşturarak gençlere tuzak kurmaktır" sözlerini kullanan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Ancak daha önceki benzer teşebbüsler gibi inşallah bu sinsi plan da işe yaramayacak, başarısız olacaktır. Gençlerimizin kendilerine kurulan bu tuzağı boşa çıkartacak basirete ve ferasete sahip olduğuna inanıyorum. Gençlerimize güveniyorum, inanıyorum ve bunu başaracaklar. Suni gündemlerle ülkemizi meşgul eden çevrelerin amaçlarını çok iyi biliyoruz. Biz elbette bunlara boyun eğmeyecek, tuzaklarına düşmeyecek, doğru bildiğimiz yolda yürümekten bir an olsun vazgeçmeyeceğiz. Ne kadim değerlerimizden, ne ahlak ve edebimizden, ne demokrasimiz ne de hak ve hürriyetlerden asla taviz vermeyeceğiz. Gençlerimizin özgürlük alanlarını genişletirken, onları en güzel ve en donanımlı şekilde yetiştirmeye çalışırken, aynı zamanda evlatlarımızı sürekli form değiştiren zararlı alışkanlıklardan da uzak tutacağız."

'Burada bir su kaçığı var'

Erdoğan, bağımlılıkla mücadelenin sadece devletin ve Yeşilay gibi kurumların vazifesi olmadığını, akademiden medyaya, öğretmenlerden aileye, mahalleye kadar herkesin tam bir seferberlik ruhu içinde bağımlılıkla mücadele konusunda elini taşın altına koyması gerektiğini ifade etti.

"Şayet devletin yaptığını medya yıkarsa hiçbir yere varamayız. Sporcu, sanatçı örnek olurken siyasetçi yanlışa düşerse yine hedefe ulaşamayız." diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, dün akşam Fenerbahçe-Beşiktaş maçında yaşananlara değinerek şöyle devam etti:

"İşte ülkemizin en güzide iki kulübünün maçında yaşadığımız hadise. Hep Fairplay, Fairplay diye konuşuyoruz ve bakıyorsunuz, korner atışına geliyor bir futbolcu, arkadan çakmaklar, taşlar, bilmem neler atılmaya başlanıyor. Ne oluyor? İçeride herhangi bir sıkıntı yok, gayet güzel seyrettiğimiz bir maç var, ne oluyor sana? Başına geldi, vücuduna geliyor. Daha sonra ülkemizin en güzide teknik direktörlerinden bir tanesi, o da orada kendi yedek kulübesine giderken aldığı isabetle başına 5 dikiş atılıyor. Buna hakkınız var mı? Yok. Niye? Bakıyorsunuz bir kısmı inanın, kişi kimdir bilmiyorum, Allah-u alem alkoliktir. İnanın öyledir. Çünkü sağlıklı birisinin bunu yapması mümkün değil, olmaz. Var burada bir şey. Burada bir su kaçığı var. Bizim bunu bir defa kontrol altına almamız lazım. Birçok tedbirler alıyoruz ama bunun da alınması lazım."

Muhabir: Güç Gönel, Semra Orkan, Arif Yakıcı, İsmail Özdemir, Etem Geylan

Kaynak:Anadolu Ajansı

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.