Güçlü Kadın Güçlü Toplum

Güçlü Kadın Güçlü Toplum
Konya Sivil Toplum Kuruluşları(STK) Platformu tarafından kadına ve aileye dolayısıyla da toplumda kaybolmakta olan değerleri hatırlatmak adına “Güçlü Aile Güçlü Toplum demektir” adlı basın açıklaması gerçekleştirildi

Konya Sivil Toplum Kuruluşları Platformu Başkanı Muhsin Görgülügil toplumda kadınların önemini vurgulayarak, “Cenâb-ı Hak, her varlığı belirli bir maksat için yaratmış ve onlara yaratılış gayelerini gerçekleştirmeye müsait birer fizikî ve ruhi yapı lütfetmiştir. Erkek, hayat mücadelesi ve evin geçimi ile mükellef kılınmışken; kadın ise, neslin korunması ve hayırlı evlâtların yetiştirilmesi gibi ulvî bir vazifeyle mesul tutulmuştur. Bu yüce hizmeti dolayısıyla dinimizde kadın; şefkat, merhamet ve hürmet gösterilmesi ve nezâketle davranılması gereken asil ve nezih bir varlıktır. Bu sebeple İslâm, toplumun çekirdeğini oluşturan ailedeki müstesna rolünden dolayı kadını, cemiyetin billur bir avizesi gibi görür. Zira o, nikâhın feyz ve nuru ile toplumu aydınlatır. Nesli ve namusu korur. Evi düzenler. Malı muhafaza eder. Aileyi ruhani neşelerle doldurur. Günah girdapları ve ahlâksızlık erozyonlarına karşı ailenin koruyucu zırhı -tabir yerindeyse- bir paratoneri gibidir. Kendisini ailesine hasreden fedakâr bir kadın; engin bir sevgiye, derin bir saygıya ve ömürlük bir teşekküre lâyıktır. Milletler, ancak Salih erkekler ve Saliha hanımlarla ihya olur, faziletli bir toplum hâline gelir; onlardan mahrumiyeti nispetinde de rezalet çukurlarına yuvarlanarak insanlık haysiyetine veda ederler.Şu hiç unutulmamalıdır ki, kadınların manevi terbiyesinin ihmâl edildiği toplumlarda insanlık baharı açılamaz. Kadın, gerçek değerini kaybederek sokağa düşer. Bu ise, bir pırlantanın çöp tenekesine atılması gibi talihsiz bir hâdisedir. Kadının sokağa düşmesi, aile ocağını kurutur, toplumu bir mezbelelik hâline getirir; hayat yollarını huzur ve saadet yerine cam kırıkları ile doldurur” dedi.

TÜİK verilerini de değerlendiren ve boşanma sayısının evlilik sayısı üzerinde olması nedeniyle acil tedbir alınması gerektiğine dikkat çeken Görgülügil, “Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2018 yılı evlenme ve boşanma istatistiklerini açıkladı. Evlenen çiftlerin sayısı 2017 yılında 569 bin 459 iken 2018 yılında yüzde 2,9 azalarak 553 bin 202 oldu. Kaba evlenme hızı binde 6,8 olarak gerçekleşti. Boşanan çiftlerin sayısı 2017 yılında 128 bin 411 iken 2018 yılında yüzde 10,9 artarak 142 bin 448 oldu. Evliliğin % 2.9 azalmasına karşın boşanmalar % 10,9 artmıştır. Bu rakamlar toplumumuzun hücresi olan aile konusunda acilen tedbirler alınması gerektiğini ortaya koymaktadır. Aile mahremiyeti aileyi muhafaza eden hücredeki zar gibidir. Aileye dışarıdan müdahalelerle sadece kadın ve çocuğu ön plana çıkarıp babayı dışarıda bıraktığınızda aile mahremiyetine zarar vermiş ve aile içi dengeleri bozmuş olursunuz. Özellikle 7 yıl önce 8 Mart 2012’de yüce meclisimizde yasalaşan 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun, 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu ve Medeni kanundaki bazı uygulamalarının aile yapımıza zarar verdiği için acilen gözden geçirilmesi gerekiyor. Özellikle süresiz nafakanın sınırlandırılması, çocuk haczinin kanundan çıkarılması, zinanın suç kapsamına alınması, evlilik öncesi temel eğitimin mecbur kılınması gibi tedbirlerin alınmasını talep ediyoruz” ifadelerini kullandı.

YENİ İCAT KADIN SÖMÜRÜSÜ

Görgülügil, kadına yönelik şiddet ve sömürüye de dikkat çekerek, “Devletin adil hakemliğinde, kadın ve erkeğin işbirliği sağlanarak çözülebilecek bir mesele olan kadına yönelik şiddet meselesinden, yeni bir tür ‘kadın sömürüsü’ icat edilmektedir. Kadını ve kadına yönelik şiddeti sömürerek, şiddeti erkeğe, çocuğa, aileye hatta tüm topluma yönelten İstanbul sözleşmesi, ‘kadınlara eşitlik’ sloganının altına gizlenip insanın yaratılıştan gelen biyolojik kadınlık ve erkeklik cinsiyetlerini kabul etmeyen; kurgulanmış lezbiyenlik, gaylik, biseksüellik ve translık gibi ahlaken sapkın eğilimleri Toplumsal Cinsiyet Eşitliği adı altında meşrulaştıran, bu sapkınlıkları yeni nesillere olumlu bir şeymiş gibi dayatan projeleri, Tv programlarını, medya yönlendirmelerini, eğitim faaliyetlerini red ve protesto ediyoruz bir şeymiş gibi dayatan projeleri, TV programlarını, medya yönlendirmelerini, eğitim faaliyetlerini red ve protesto ediyoruz” dedi. Günümüzde kadınların haklarının ihlal edildiğini söyleyen Görgülügil, “Kadınlara yönelik gerçekleştirilen hak ihlâlleri ve şiddet, İslâm ahlâkını ruhen hazmetmemiş zorbaların vicdan yoksulluğudur. Ayrıca ruhsuz materyalist eğitimin kültürümüze yerleştirmeye çalıştığı, kadınlarla erkekler arasındaki sun’î ve haksız bir eşitlik yarışı da, aslında kadının, hanımlık ve annelik meziyetlerini zaafa uğratmakta ve onu farkında olmadan tüketmektedir” şeklinde konuştu. (Umahan Öz)

 

Kaynak:Pusula Haber

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.