İit Olağanüstü Zirvesi

İit Olağanüstü Zirvesi
Zirve katılımcılarına ve gazetecilere, 2007'de Türk Teknik Heyeti tarafından yapılan görüşmeler ve incelemeler kapsamında hazırlanan "Kudüs'te Harem-i Şerif Civarında Yapılan Kazı Çalışmalarına Dair Teknik Heyet Raporu" dağıtıldı

İSTANBUL (AA) - İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Olağanüstü Zirvesi katılımcılarına ve gazetecilere, 2007'de Türk Teknik Heyeti tarafından yapılan görüşmeler ve incelemeler kapsamında hazırlanan "Kudüs'te Harem-i Şerif Civarında Yapılan Kazı Çalışmalarına Dair Teknik Heyet Raporu" dağıtıldı.

Rapor, Türk Teknik Heyeti'nin "Tarih tekerrürden ibarettir' sözünü hatırlatırcasına, 1851'de Rus Prens Mençikof'un İstanbul Olağanüstü Elçiliği ile başlayan hadiselerle, Osmanlı Devleti ile Ruslar arasında Balkanlar ve Kafkasya'da, Osmanlı-İngiliz-Fransa ittifakıyla Ruslar arasında Kırım Harbi'nin başlamasına sebep olan, 1856 Paris Antlaşması ile halledilmiş görünen Hristiyanlığa ait 'Kutsal Yerler Problemi' yaklaşık 150 yıl sonra bir başka veçhede fakat aynı yerde, aynı şehirde Orta Doğu siyasetinde odak noktası teşkil etmektedir. İsrail-Filistin gerginliğinde tarafların uluslararası toplumdan kopuk, kendi yalnızlıkları ile bir yere varılamayacağının bütün dünya tarafından görülebilmesi temennisiyle teknik raporun kendi çerçevesinde insanlık tarihi kadar eski Orta Doğu ve Kudüs şehrindeki diyaloğa, barışa, huzur ve güvene katkıda bulunmasını umut ederiz." ön sözüyle başlıyor.

Heyetin Mart 2007'de İstanbul'da Dışişleri Bakanlığı mensuplarıyla Filistinli ve Ürdünlü yetkililerle bir araya geldiği, Ankara'da Dışişleri Bakanlığı'nda genel görüşme gerçekleştirdiği, 20 Mart 2007'de Tel Aviv'de Büyükelçi Namık Tan ile toplantı yaptığı ve karayolu ile Kudüs'e geçtiği belirtildi. Heyetin 21 Mart'ta Rockefeller Müzesi'nde İsrailli yetkilerden bilgi aldıktan sonra Arkeolojik Park, Mağribiler Kapısı ve Batı Duvarı önündeki önündeki tünelin bir kısmını gezdiği, daha sonra Rockefeller Müzesi'nde IAA Genel Direktörü ile görüştüğü kaydedildi.

Heyetin, 22 Mart 2007'de Harem-i Şerif'te Filistinli yetkililerden bilgi aldıktan sonra Kubbet-üs Sahra, Mescid-i Aksa Camisi ve Burak Mescidi'ni gezdiği, Silsile Kapısı'ndan Yafa Kapısı'na kadar yapılan gözlemin ardından toplantı yaptığı, 23 Mart 2007'de İstanbul'a döndüğü belirtildi.


- Mescid-i Aksa, Harem-i Şerif ve Beyt'ül Makdis isimleriyle anılan alanın 3 din açısından tarihi anlatılıyor

Mescid-i Aksa, Harem-i Şerif ve Beyt'ül-Makdis isimleriyle anılan alanın sınırlarına ilişkin bilgi verilen raporda, dinler tarihi açısından üç dinin kabulleri ve Harem-i Şerif ile tarihçesi anlatılıyor.

Batılı araştırmacıların 1860'lı yıllardan itibaren özellikle Harem-i Şerif ve yakın çevresinde sistematik araştırma ve kazılar yaptıklarına değinilen raporda, bu kazıların, "Batı Duvarı'nda Yahudilerce kutsal kabul edilen dua alanının genişletilmesi", "Harem-i Şerif duvarının temel kotu ve temellerinin incelenmesi" ve "Harem-i Şerif'in yerleştiği alanın altındaki bazı eski tünel, su sarnıcı ve geçitlerin araştırılması" amacıyla yapıldığı kaydedildi.

Kazı çalışmaları "1947 öncesi kazı çalışmaları Harem-i Şerif ve çevresinde yapılan kazılar", "1947-1967 arası kazı çalışmaları", "1967 sonrası kazı çalışmaları" başlıklarında ele alınırken, raporda araştırmalarda ve arşivlerde alana ait resim, kroki, fotoğraf gibi ayrıntılı detaylara yer verildi.


- "Mağribi Rampası'ndaki arkeolojik kazı derhal durdurulmalıdır"

Raporun sonuç kısmında, İsrailli yetkililerin Mağribi Girişi ve rampanın iki mimari taslağını UNESCO heyetine sunduğu, bunlardan artık vazgeçildiği gerekçesiyle Türk heyetine verilmediği vurgulandı.

"İsrail otoriteleri kazıdan sonra ne olacağı hususunda net bir beyanda bulunmamış, buna belediyenin karar vereceğini ifade etmişlerdir." denilen sonuç kısmında, şunlar kaydedildi:

"Arkeolojik kazının müdahale şekli ile sınırlarını belirleyen net bir çalışma planı bulunmadığından, tarafların müşterek bir eylem planı üzerinde mutabakata vararak, bu konuda belirlenecek yöntem ve uygulama şekline bir an önce karar vermeleri gereklidir. UNESCO heyetinin raporunda açıkça ifade edildiği gibi, Emevi, Eyyubi, Memlük ve Osmanlı dönemlerine ait muhtelif izler taşıyan, Mağribi Rampası'ndaki arkeolojik kazı derhal durdurulmalıdır. Belli bir karar, plan ve neticesindeki proje çerçevesinde önce mevcut tarihi miras kabul edilebilecek kısımlara zarar vermeden son dönemin muhdesleri ayıklanıp, koruma, sağlamlaştırma ve onarım yoluna gidilmeli, mevcut durumda konsolidasyon ve konservasyon yapılarak rampa restore edilmeli, kullanıma açılmalıdır. Buradaki kemer-tonoz sistemi ile tarihi ve arkeolojik yapılanmanın üstü açık bir şekilde bir kış daha geçirmesi doğru olmayacaktır."

Yeni ihdas edilecek edilecek Mağribi Yolu'nun ve bölgenin tanzimi için, İsrail, Ürdün ve Filistinli mimarların da dahil olabileceği uluslararası proje yarışması açılabileceği tavsiye edilen raporda, Harem-i Şerif üzerinde garantörlük hakkıyla denetleyici rolü bulunan Ürdün Devleti ile iş birliğine gidilebileceği belirtildi.

Uluslararası uzmanlardan oluşan bir gözlem heyetinin öncülüğünde İsrail ve Filistinli uzmanlarla uygulama yapılabileceği ve bu hususta UNESCO, ICOMOS, İslam Konferansı Örgütü ve Kudüs Komitesi gibi kuruluşlardan yardım istenebileceği tavsiye edilen sonuç kısmında, şu ifadelere yer verildi:

"Bu birliktelik, tarihi anlaşmazlığa son verecek, karşılıklı iş birliği ve uzlaşmaya giden yolda önemli bir köşe taşı olacaktır. Bu hususta gösterilecek uzlaşma ve barışın, müreffeh iki yurtlu topluma kapı açacağı açıktır. Mağribi Yolu meselesi, dini ve kültürel açıdan farklı toplulukları ilgilendirdiğinden, ilgili bütün tarafların görüşü elde edilerek, planlama ve uygulamayla ilgili bir karar alınmadan önce müşterek müzakereler ve konsültasyonlar yaparak, diyalog ve iletişimin sağlanması büyük ehemmiyet arz etmektedir."

Kaynak:Anadolu Ajansı

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.