Komünist, ateist ne zaman başka türlü olur?

Komünist, ateist ne zaman başka türlü olur?
Ben Bülent Arınç olarak, bu tür bir dersin çocuklarımızın, o yeni yetişen evlatlarımızın ne olup bittiğini anlaması, en basit dini bilgileri öğrenmesi bakımından faydalı olacağını düşünüyorum.

BURSA (AA) - Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, "Alevi yurttaşımız 'Benim inancım da budur, bu şekilde anlatılsın, buna da bu derslerde yer verilsin' diyorsa, biz demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletiysek, laiklik de esas ise bu isteği dikkate alan bir müfredat yapmalıyız. Şimdi bence bu incelenecektir ve gereği de Hükümetimiz tarafından yapılacaktır" dedi.

Bursa'da, Olay TV'de canlı yayınlanan bir programa katılan Arınç, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AİHM), Türkiye'ye zorunlu din kültürü ve ahlak bilgisi derslerinde, ailelerin inançlarına saygı duyulması konusunda yaptığı uyarıya ilişkin kararını değerlendirdi.

Bunun yeni bir şey olmadığını, bazı Alevi yurttaşların müracaatı üzerine daha önce de bir karar alındığını hatırlatan Arınç, son çıkan karara ilişkin Başbakan Ahmet Davutoğlu ile CHP İzmir Milletvekili Rıza Türmen'in düşüncelerini ifade ettiğini, hukuki olması bakımından bu konudaki düşüncelerin hepsine saygı duyulması gerektiğini söyledi.

Arınç, Türkiye'ye yönelik herhangi bir cezalandırma olmadığını belirterek, "AİHM kararları da bizim için uygulanması gerekli kararlardır. Gerçi Türkiye'yi nizam eden herhangi bir tazminat veya cezalandırma yapmamışlardır. 'Son hüküm' kısmında Türkiye hükümetine karşı bir şey yok" ifadesini kullandı.

Din öğretimi ve ahlak derslerinin, 1980 Anayasası'ndan sonra okullarda verilmeye başlandığını anlatan Arınç, Avrupa ülkelerinin pek çoğunda da din dersine benzer konuların, bazılarında mecburi kimilerinde ihtiyari olarak okutulabildiğini anımsattı. Arınç, şunları kaydetti:

"AİHM'nin kararı bence içeriğe yönelik. Yani böyle bir dersin var olması veya olmaması tartışılmamış. İçeriğinde bizim iddiamıza göre kolayımıza geldiği için biz 'din dersi' deyip geçiyoruz. 'Din dersi' demek, sadece İslam dininin öğretildiği, öğretmekle kalmayıp, 'namaz nasıl kılınır, abdest nasıl alınır, İslam dininin hususiyetleri nedir', bunların sadece öğretildiği ve işte okullarda da birtakım belki haccın, umrenin yapılmasıyla namazın nasıl kılınacağıyla veyahut diğer zekat vesaire gibi ibadetlerimizin, sadece bunların öğretildiği ve herkesin öğrenmekle de mecbur olduğu bir anlayışla karşılıyorlarsa, buna laik Avrupa'nın belki tepki koyacağını ve AİHM'in bunu reddedeceğini baştan düşünebiliriz. Çünkü bize benzeyen laiklik uygulaması en çok Fransa'da vardır. Yani Fransa'nın laikliği Türkiye için esas alınmıştır ama bizdeki daha koyu bir laikliktir veya laikçiliktir."

Fransa'da okulların ikiye ayrıldığını aktaran Arınç, birinde başörtüsü serbestse öbüründe dini kıyafetlerin bir şekilde bulunması, boynunda haç taşımasıyla başındaki örtüyü yan yana getiren yorumlar yapılmasının mümkün olabildiğini dile getirdi.

- "Kıbrıs'ta İlahiyat Kolejleri diye açıldı bu okullar"

Türkiye'deki din eğitiminin içeriğine değinen Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bizde daha sonra, din öğretimine dönüştü, yani bütün dinleri anlatan İslam dini gibi, İslam'dan belki biraz daha çok bahseden, ameliyesini öğretmenlere bırakmış, yoksa çocukları alıp, tek tek camiye götürmekle veya 'Nasıl namaz kılıyorsun, bana göster' demekle veya herkes için genel geçer zorlayıcı bir hüküm taşıyan bir eğitim yok. Din öğretimi var, ahlak var. İşte bunlar din dersleri öğretmenleri tarafından anlatılıyor. AİHM diyor ki; 'Sizin müfredatınız sadece İslam üzerine yoğunlaşmış bir müfredat. Oysa Aleviler kendi inançlarının anlatılmasını da isteyebilir, Hristiyanlar kendi inançlarının da anlatılmasını isteyebilir, belki de ateistler bunun hiçbirine ihtiyaç da göstermeyebilir. Dolayısıyla sizin bu din öğretimi dersleriniz İslam inancı ağırlıklı olmuş, diğerlerini kapsamamış. Ya onları da kapsayıcı biçimde müfredatınızı, programlarınızı değiştirin veya bu dersi kaldıracaksanız kaldırın' mealinde. Mesela Sayın Türmen diyor ki; 'Bu açıdan baktığımızda, bugünkü din öğretimi ve ahlak derslerinin müfredatı değiştirilebilir. AİHM'nin kararına uygun bir içerik kazandırılabilir.' İkincisi, bu ders tamamen kaldırılabilir, yerine başka bir ders konulabilir. O dersin adı, içeriği ne olur onu biz bilmeyiz ama buradaki ölçütlere uygun yeni bir dersi koymanız mümkün."

Bursa'da, biri İmam Hatip Lisesi olmak üzere iki okulun açılış törenine katıldığını hatırlatan Arınç, "Bursa ile ilgili notlara baktığımda 27 bin İmam Hatipli öğrenci var. Biz İmam Hatipli diye biliyoruz ama iki gün önce Kıbrıs'taydım, Kıbrıs'ta İlahiyat Kolejleri diye açıldı bu okullar. Yani o isimde de açılabilir" değerlendirmesinde bulundu.   

- "Gereği hükümetimiz tarafından yapılacaktır"

Söz konusu okullara yeni isimler bulunabileceğini bildiren Arınç, içinde nasıl bir din öğretimi amaçlandığının gösterilmesi gerektiğini ifade etti. Arınç, şöyle konuştu:

"Alevi yurttaşımız 'Benim inancım da budur, bu şekilde anlatılsın, buna da bu derslerde yer verilsin' diyorsa, biz demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletiysek, laiklik de esas ise bu isteği dikkate alan bir müfredat yapmalıyız. Şimdi bence bu incelenecektir ve gereği de Hükümetimiz tarafından yapılacaktır. Şimdi buna ihtiyaç, ben olur mu olmaz mı noktasındayım, kimliğim itibarıyla 'Mutlaka ihtiyaç duyuyor' diyeceksiniz. Evet ben dinin fıtri olduğuna, yaradılıştan, inanma duygusunun daha çok ve insanların mutlaka bu inancını bir şekilde bilerek, anlayarak, düşünerek, ifade etmek durumunda kalacaklarına inanıyorum. İnsanlar 'Ben hiçbir şeye inanmıyorum' da diyebilir, ateizm düşüncesine sahip de olabilir."

- "Hepsinin ağzı kıpır kıpır olur"

Bunun güzel bir fıkrası olduğunu ancak sadece onlarla ilgili kısmını anlatacağını belirten Arınç, şöyle dedi:

"Yani, 'Komünist, ateist ne zaman başka türlü olur?' diye anlatmışlar. Mesela uçakta türbülansa girdiniz, indiniz çıktınız 200 metre, hepsinin ağzı kıpır kıpır olur. Hepsi 'Allah'ım sen bizi bu badireden kurtar' diye dua eder. Yokluğunu zannettikleri Allah'ı berbat bir günde hatırlarlar. Geçenlerde BUDO'nun feribotu ne oldu? Dalgalar geldi, camını patlattı. İçeridekilerin hepsinin inançlı olduğunu düşünüyorum da faraza içeride bir tane başka düşünceden olan birisi olsaydı, kollarını açarak, 'Ya Rabbim, bizi bu badireden kurtar' diyecekti. Allah'a inanmak fıtridir. Allah'a inanmazlarsa başka şeylere inanırlar. Taşa, çöpe, ineğe inanlar da var, kutsal sayanlar da var. Budizm var, Konfüçyanizm var, başkaları var. Bu, inanç duygusunu tatmin etmeye yönelik bir arayıştır, buluştur ama diyelim ki onun böyle bir derdi yok, o bundan öte başka bir dünya olduğuna inanmıyor. Her şey burada, 'Ben öldükten sonra beni yakın' diyor veya başka bir şey söylüyor. O da onun inancı, inançsızlığı inanç haline getirmiş. Şimdi burada tabii benim öğreteceğim din dersinde veya din öğretiminde insanların samimi, fıtri olarak inanma duygusunu, İslam nasıl getiriyor, diğer farklı dinler nasıl getiriyor, farklı inançlar ne söylüyorlar? Belki bunları kısa kısa anlatan öz bilgi veren bir şey olması lazım."

- "Gerekirse de anayasa değişikliğine gideriz"

Başbakan Yardımcısı Arınç, AİHM kararı incelendikten sonra din eğitimine yönelik gerekli düzenlemenin gündeme gelebileceğini ifade ederek, "Şimdi Milli Eğitim Bakanlığımız da Hükümetimiz de bu konuyu ele alacaktır. Tekrar söylüyorum, AİHM kararını iyice inceledikten sonra haklı olduğuna kanaat getirdiğimiz anda gereken düzenlemeyi yaparız, gerekirse de anayasa değişikliğine gideriz" değerlendirmesinde bulundu.

Dersin içeriğinin değiştirilmesinin en kolayı olacağını veya o içerikle beraber ismini değiştirmenin mümkün hale gelebileceğini anlatan Arınç, şahsen "Tamamen kaldıralım, böyle bir şey olmasın" düşüncesini taşımadığını söyledi.

Arınç, hükümette bu konuyu konuşmadıklarını, hükümetin tavrı veya kararı hakkında bir şey söylemeyeceğini ifade ederek, şunları dile getirdi:

"Ben Bülent Arınç olarak, bu tür bir dersin çocuklarımızın, o yeni yetişen evlatlarımızın ne olup bittiğini anlaması, en basit dini bilgileri öğrenmesi bakımından faydalı olacağını düşünüyorum. Zaman zaman herhangi bir yerde bir cenaze namazına gittiğimizde, çok istediği halde cenaze namazını bilmeyen, abdest almasını bilmeyen, ellerini 'böyle, böyle' koymaya gayret eden insanlar görüyorum. Üzülüyorum tabii. Evladının cenazesinde bunu hisseden insan ne kadar üzülüyordur. Annesinin, babasının cenazesinde 'Benim son görevim bu. Bunu nasıl yapacağım? Abdest nasıl alınırdı?' diye 60 yaşındaki insanın kıvrandığını gören birisi olarak söylüyorum. Herkes bir kenara çekilse bile senin baban o, sen cenaze namazını kılacaksın, eğer inanıyorsan... Bu genel bir uygulama içerisinde basit dini bilgileri sadece bir nosyon olarak çocuklarımıza verebilirsek çok iyi olur diye düşünüyorum."  

(Bitti)

 

Kaynak:Anadolu Ajansı

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.