Kral Selman'ın Türkiye ziyareti

Kral Selman'ın Türkiye ziyareti
Suudi Arabistan Kralı Selman'ın Türkiye ziyaretinin, bölgesel politikalara ve son dönemde ivme kazanan ikili ilişkilere güçlü yansımaları olması bekleniyor- Ortadoğu ve Afrika Araştırmacıları Derneği Başkanı Prof. Dr. Kurşun:- "İki ülke arasında iç polit

ANKARA (AA) - Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdulaziz'in Türkiye ziyaretinin, iki ülke arasında son dönemlerde ivme kazanan ikili ilişkilerin yanı sıra bölgesel konulara da güçlü yansımaları olacağı öngörülüyor.

Türkiye'nin ev sahipliğinde 10-15 Nisan'da İstanbul'da düzenlenecek İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Zirvesi öncesinde Ankara'ya resmi ziyarette bulunacak Kral Selman, özellikle iki ülke arasında olumlu gelişen ilişkileri önemli bir aşamaya taşıyacağı tahmin ediliyor.

Kral Selman'ın başkentteki temaslarında, Suriye ve Yemen başta olmak üzere bölgesel konular, güvenlik, uluslararası terörle mücadele ve bölgesel tehditler konularının ele alınması bekleniyor.

Ziyaretin gündeme taşıdığı en önemli konulardan biri de Türkiye'ye gelmeden önce Mısır'ı ziyaret eden Kral Selman'ın, Türkiye ve Mısır arasında arabuluculuk rolü üstlenip üstlenmeyeceği oldu. Uzmanlara göre, Mısır'da, ülkenin demokratik şekilde ilk seçilmiş Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi yönetimine 2013'te yapılan asker darbenin ardından durma noktasına gelen Türkiye-Mısır ilişkileri, bölgesel zorunluluklardan dolayı bir yumuşamaya gereksinim duyuyor.

- "Suudi Arabistan-Mısır ilişkileri, Türkiye-Mısır ilişkilerini de etkileyecek"

Ortadoğu ve Afrika Araştırmacıları Derneği Başkanı Prof. Dr. Zekeriya Kurşun, Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdulaziz'in ziyaretinin, İİT Zirvesi öncesinde gerçekleşmesine dikkati çekti.

Kurşun, "İki ülke arasında iç politika açısından çok büyük benzerlikler olmamakla birlikte, gerek uluslararası müttefikleri gerekse dış politikadaki pek çok alanda gösterdikleri davranışları benzerlik gösteriyor. Özellikle bölgede yaşanan gelişmeler dikkate alındığında." dedi.

Suriye meselesinin her iki ülkenin bölgede müşterek politikaları olarak devam eden bir süreç olduğunu belirten Kurşun, "Diğer taraftan Suudi Arabistan'ın, Yemen meselesinde oluşturduğu koalisyonun sağlıklı devam edebilmesi için bu tür ilişkilere ihtiyacı var. Belki en önemli hususlardan bir tanesi de bütün Körfez ülkeleri ama başta Suudi Arabistan olmak üzere, İran'la olan ilişkilerin yeniden şekillendirilmesi aşamasında Türk-Suud ilişkilerinin ciddi ve ağırlıklı katkılarının olacağını düşünüyoruz. Belki bir anlamda da Suudi Arabistan-Mısır ilişkilerinin Türkiye'ye yansıtılması ve en azından Türkiye-Mısır arasındaki ilişkilerin normalleştirilmesi sürecine de bir katkı vereceği kanaatini taşıyorum." değerlendirmesinde bulundu.

Kurşun, ziyaretin siyasi ivmeyi hızlandırmasının yanı sıra ekonomik katkılar da sağlayacağını ifade ederek dış ticaret hacmi yaklaşık 500 milyar dolar olan Suudi Arabistan'ın, Türkiye ile yaklaşık 5,5 milyar dolar olan ticaret hacminin artırılmasını sağlayabileceğini, yatırıma ve üretime dönük kazanımların elde edileceğini söyledi.

- "Suudi Arabistan katalizör rolü oynayabilir"

Kurşun, Kralı Selman'ın Mısır'a yaptığı resmi ziyaretin ardından Türkiye'ye gelmesinin, Suudi Arabistan'ın Türkiye ve Mısır arasında arabuluculuk rolü üstlendiği yönündeki değerlendirmelere yol açmasına ilişkin ise şunları söyledi:

"Meseleyi bir arabuluculuk olarak görmek istemiyorum. Çünkü Türkiye ve Mısır bölgede güçleri yadsınamayacak iki önemli ülke. Diğer taraftan, Mısır'da Mursi'ye karşı yapılan askeri darbenin karşısında etik olarak durmak da Türkiye açısından çok önemli. Ama bütün bunlara rağmen iki devletin işbirliğinin önemine hem Mısır hem de Türkiye vakıf. Fakat ortaya çıkan durumun bir şekilde soğutulması gerekiyor. Bu anlamda, Suudi Arabistan'ın katalizör rolü oynayabileceğini düşünüyorum."

- "Türkiye, Mısır ile ilişkilerini düzeltirken temel eksenini değiştirmek istemeyecektir"

Sakarya Üniversitesi Ortadoğu Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Kemal İnat, Kral Selman'ın İİT Zirvesi öncesinde Ankara'da da görüşmeler gerçekleştirecek olmasının, ufak sorunlara rağmen ilişkilerin boyutunu gözler önüne serdiğini söyledi.

İnat, Mısır’da Sisi’nin darbeyle işbaşına gelmesinin Türkiye ve Suudi Arabistan ilişkilerindeki sorunlardan biri olduğunu vurgulayarak Türkiye bu darbeye şiddetle karşı çıkarken Suudi Arabistan’ın destek verdiğini hatırlattı.

Buna rağmen Türkiye-Suudi Arabistan ilişkilerinin bozulmadığını ifade eden İnat, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Şimdi bir adım öteye geçildiğini düşünebiliriz. Hem iki ülke Mısır yüzünden ilişkileri bozmamayı başardı hem de Suudi Arabistan’ın arabulucu olarak devreye girmesi söz konusu oldu. Türkiye-Mısır ilişkileri Kral Selman’ın ziyaretinde muhakkak görüşülecektir. Çünkü Suudi Arabistan Kralının Türkiye’ye gelmeden önce Mısır’da temasları vardı. Bölgede son 4-5 yıldır yaşanan büyük çatışmaları düşünürsek, yeniden istikrarın hakim olabilmesi için iki önemli ülke olan Türkiye ile Mısır arasında işbirliğinin yeniden oluşturulması önemli. Ancak Türkiye, Mısır ile ilişkilerini düzeltirken politikasının temel eksenini değiştirmek istemeyecektir. Darbe sonrasında devrilen Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin hapse atılması, idam cezasına çarptırılması, Müslüman Kardeşler örgütüne siyaset yapma imkanı tanınmaması değişmediği sürece, Türkiye’nin Mısır ile ilişkilerinin düzelmesinin mümkün olmayacağını düşünüyorum.”

Stratejik Düşünce Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Birol Akgün, iki ülkenin farklı rejimler tarafından yönetilmelerine rağmen kuruluşlarından bu yana gerek ekonomik gerek siyasi anlamda iyi ilişkilerini sürdürdüğünü belirtti.

Arap Baharı döneminde Türkiye’nin bölgedeki değişim ve dönüşüm sürecini desteklemesinin, Suudi Arabistan’da Kral Abdullah zamanında ciddi rahatsızlık yarattığını hatırlatan Akgün, “Daha sonra bölgede DAEŞ gibi unsurların ortaya çıkışı, ABD’nin İran ile ilişkilerinin yeni bir aşamaya geçmiş olması ve bölge ülkelerinin ortak güvenlik sorunları yaşaması sonrasında kralın da değişmesiyle yarattığı olumlu atmosferde ilişkiler stratejik seviyeye çıkacak kadar hızlı bir gelişim göstermiştir.” diye konuştu.

Bu gelişimin Kral Selman’ın işbaşına gelmesiyle yakın ilişkisi olduğunu vurgulayan Akgün, bu zamana kadar olan siyasi ve ekonomik ilişkilere şimdi stratejik bir boyutun da eklendiğini belirtti.

Akgün, şöyle devam etti:

“Türkiye, Suudi Arabistan’ın Yemen operasyonlarını destekledi. Aynı şekilde, teröre karşı İslam ülkelerinin oluşturduğu teröre karşı İslam ittifakını da destekledi. Türkiye, Suudi Arabistan’da yapılan askeri ittifaka sembolik de olsa temsilciler de gönderdi. Bütün bunlara bakıldığında ilişkilerde bir aşama katedildiğini söylemek yanlış olmaz.”

Birol Akgün, İran da dahil bölgedeki tüm ülkelerin son 5 yılda gerginliğin artmaması için daha dikkatli bir politika izlediklerinin altını çizdi.

Kral Selman bin Abdulaziz’in, İran’ın oluşturduğu tehdide karşı Türkiye, Mısır, Sudan gibi İslam dünyasının farklı ülkeleriyle ilişkileri geliştirme noktasında özel çaba sarf ettiğini anlatan Akgün, “Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi’nin işbaşına gelmesiyle kötüleşen Türkiye-Mısır ilişkilerinin eski seviyesine gelmese bile bir normalleşme sürecine girmesini isteyen Suudi Arabistan, bu anlamda üstü örtülü bir arabulucu olarak ilişkileri geliştirmeye çalışıyor. Çünkü bu kendisi açısından stratejik bir konu." ifadelerini kullandı.

Akgün, İslam İşbirliği Teşkilatı Zirvesi'ne Sisi gelmese de Mısır dışişleri bakanının katılacağına işaret ederek bu durumun uluslararası topluma ülkelerin teşkilat içinde bölük pörçük görünüm vermemesi açısından da önemli olduğunu vurguladı.

- Koalisyon ancak Mısır, Suudi Arabistan ve Türkiye'nin birlikteliğiyle mümkün

SETA Genel Koordinatör Yardımcısı Muhittin Ataman da Kralı Selman'ın yönetime geldiğinden bu yana iki ülke arasındaki ilişkilerde düzelmenin başladığını belirterek iki ülkenin karşılıklı iyi niyetleriyle gelişen süreçte bölge dengelerinin de etkili olduğunu dile getirdi.

Ataman, "Suriye krizi merkezli olmak üzere, İran ile rekabet halinde olan bir Türkiye ve diğer yandan İran tarafından neredeyse kuşatılan bir Suudi Arabistan... Bunun üzerine Suudi Arabistan, 2015'in sonlarına gelindiğinde Sünni dünyayı toparlamak için 'Sünni İslam' ordusu oluşturmaya karar verdi. Şunu da biliyoruz ki eğer Sünni dünyası toparlanacak olursa Türkiye'siz olmaz." dedi.

Bölgede yaşanan bu sürecin İran siyasetinin sonucu olduğunu, uzun vadede İran'ın Sünni dünyayı karşısına alamayarak çatışmacı tavrını yumuşatacağını ifade eden Ataman, İran'ın, nükleer anlaşma sonrasında ülkesindeki kalkınma projelerini hayata geçirmek için bölge ülkeleriyle iyi ilişkiler yürütmesi gerektiğini kaydetti.

Ataman, Suudi Arabistan ve Türkiye arasındaki ilişkinin Suriye'de sahadaki yansımaları konusunda ise bunun belli ölçüde Özgür Suriye Ordusu ve ana akım muhalefetin elinin güçlendirilmesine katkı sunabileceğini dile getirdi.

Kral Selman'ın, Türkiye ve Mısır arasında arabuluculuk yapacağı yönündeki değerlendirmelerle ilgili Ataman, Kral Selman'ın ziyaretin parametlerinden birinin de bu olduğunu belirtti.

Mısır'ın Arap ve Sünni dünyanın en önemli ülkelerinden bir olduğunun altını çizen Ataman, "Suudi Arabistan'ın izlediği siyasetin özünde şu vardır. Mısır'ın da yeni bir başarısız devlet olmasına bölgenin tahammülü yok. Bölge bunu kaldırmaz. 80 milyonluk bir devletin siyasi otoritesinin çökmesi kabul edilemez. Bu Suudi Arabistan gibi daha küçük ölçekli Sünni ülkeleri etkileyecektir" dedi.

Ataman, bölgede sağlam Sünni bir koalisyonun ancak Mısır, Suudi Arabistan ve Türkiye'nin birlikte hareket etmesiyle mümkün olacağını dile getirerek "Ama biliyoruz ki Türkiye-Mısır arasında ciddi sorunlar var. Bunların aslında biraz da yumuşatılması gerekiyor. Kral, İİT Zirvesi de vesile kılınarak, Mısır'dan üst düzey olmasa bile bakan düzeyinde temsilin sağlanmasıyla iki ülke arasındaki ilişkilerin bu noktadan itibaren iyileştirmeyi düşünüyor. Bölgedeki gelişmeler de bunu zorunlu kılıyor" diye konuştu.

- "Bölgedeki çatışmalar, İran'ın yanlış politikaları, iki ülkeyi yakınlaştıran unsurlar oldu"

Uludağ Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Tayyar Arı, iki ülke arasında ilişkilerin son dönemlerde gelişmesinin en önemli nedenlerinden birinin bölgede artan İran tehdidi olduğuna dikkat çekti.

Arı, ABD ile İran arasındaki nükleer anlaşmadan sonra ABD'nin İran'ın üzerine çok gitmediğini, bu müsamahakar tavrın İran'ı bölgede daha saldırgan hale getirdiğini söyledi.

Bunun Irak, Suriye ve Yemen'de istikrarsızlığın daha da tırmanmasına yol açtığını belirten Arı, İran'ın bölge etkinliğinin artmasının ve istikrarsızlığa neden olan politikalarının Arap coğrafyasında büyük tehdit olarak görüldüğüne işaret etti.

Arı, ABD'nin çekilmesiyle bölge ülkelerinin İran'la ilgili sorunlarını Suudi Arabistan liderliğinde çözmeye çalıştığını kaydetti.

Türkiye'nin bu noktada çok önemli role sahip olmasına rağmen çok fazla liderlik üstlenmediğini dile getiren Arı, "Çünkü Türkiye, önemli bir NATO müttefiki ve AB sürecini ilerletmeye çalışıyor. Şu anda Suudi Arabistan'ın girişimlerine destek veren bir Türkiye görüyoruz" dedi.

Arı, "Bölgedeki çatışmalar, İran'ın yanlış politikaları, iki ülkeyi yakınlaştıran unsurlar oldu. İran ve Rusya'nın Suriye'deki tutumu, hoyratça tavırları, ABD'nin bölge ülkelerinde 'güvenlik sağlayamayacağı' kanısı, güvenlik garantisi verememesi bölge ülkelerini yeni arayışlara itti" diye konuştu.

Kral Selman'ın, Türkiye ve Mısır arasında arabuluculuk yapacağı yönündeki değerlendirmelere ise Arı, şüphesiz ki Kral Selman'ın ziyaretinde bunun çok önemli bir etmen olduğunu anlattı.

Prof. Dr. Arı, "Bölgedeki tüm oyunları bozacak olan şey, Türkiye-Mısır-Suudi Arabistan birlikteliğinden geçer. Keşke buna İran da dahil olmuş olsaydı, Sünni-Şii ittifakı kavramlaştırılmasına ihtiyaç olmayacaktı. İran'ın ısrarla ABD'nin sağladığı ortamdan faydalanarak Şii jeopolitiğini geliştirmeye çalışması diğer Sünni ülkeleri birlikte hareket etmek zorunda bıraktı. Bu bağlamda Mısır'ın bu çerçevede Türkiye- Suudi Arabistan ittifakı içerisinde olması büyük önem taşıyor" değerlendirmesinde bulundu.

Mısır'da bir iç dönüşüme ihtiyaç duyulduğunu dile getiren Arı, çünkü Mısır'ın dış mali yardımlarla ekonomisini ayakta tutmaya çalıştığını vurguladı.

Türkiye-Mısır ilişkilerinde normalleşmenin Mısır'da Müslüman Kardeşler'e yönelik karşı baskıyı da azaltabileceğine dikkati çeken Arı, "Mısır'da İhvan'a yönelik baskı Türkiye'nin önem verdiği noktalardan biri. İhvan'ın üzerindeki baskıyı azaltmadığı veya politika değişikliğine gitmediği sürece iki ülke arasındaki ilişkiler çok da değişmeyebilir" dedi.

- "Suudi Arabistan ve Türkiye güçlü ve başarılı ülkeler"

Merkezi Cidde’de bulunan Ortadoğu Stratejik ve Hukuki Araştırmalar Merkezi Başkanı Dr. Enver Macid Aşki de Ortadoğu'da yer alan çoğu ittifakın Suudi Arabistan tarafından oluşturulduğunu belirterek "Kral Selman’ın hedeflerinden biri İslam dünyasını ve Arap dünyasını güçlendirmek." diye konuştu.

Ziyarette ikili ilişkilere önem verileceğini söyleyen Aşki, şu değerlendirmede bulundu:

"Suudi Arabistan, elindeki imkanlarıyla güçlü ve önemli bir ülke. Aynı şekilde Türkiye de gücü ve başarılarıyla dünya ülkeleri arasında önemli bir ülke. Kral, ilk başta karşılıklı ilişkileri ele alacak, ikinci olarak bölgede var olan terör tehdidiyle nasıl mücadele edileceğini ve bölgede yaşanan olayları değerlendirecek. Suriye, Yemen, Irak ve diğer bölge ülkelerinde süren yangın nasıl söndürülecek, bu konuda nasıl koordinasyon sağlanacak gibi başlıklar masaya yatırılacak. Suudi Arabistan ve Ankara, İslam dünyasının sosyal, siyasi ve askeri olarak nasıl güçlendirileceğini görüşecek ve İslam dünyasını tehdit eden sorunları ele alacak."

Kaynak:Anadolu Ajansı

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.