Mevlana Müzesi ücretli olmalı

Mevlana Müzesi ücretli olmalı
Pusula’nın haftalık gündem toplantısında Mevlana Müzesi’ndeki ücretsiz giriş uygulaması tartışıldı. Özteke, “Burası türbe ise ücretsiz olsun ama müze diyorsanız girişler ücretli hatta Euro/Dolar bazında ücretli olmalı” dedi

Pusula’nın haftalık gündem toplantısında Mevlana Müzesi’ndeki ücretsiz giriş uygulaması tartışıldı. Kültür Bakanlığı üst düzey yöneticilerinin teklifi ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın onayının ardından dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu’nun “İnsan sevdiğini ziyaret ederken ücret ödememeli” müjdesiyle 7 Aralık 2014’ten buyana ücretsiz olarak hizmet veren Mevlana Müzesi ve Türbesi’nin yeniden ücretli olması için kamuoyundan yoğun talep geldiğini söyleyen Pusula Genel Yayın Yönetmeni Uğur Özteke, “Burası türbe ise ücretsiz olsun ama müze diyorsanız girişler ücretli hatta Euro/Dolar bazında ücretli olmalı” dedi. Pusula Eğitim Danışmanı Selçuk Karaman ise, “Diğer müzeler ücretli ise burası da ücretli olmalı. İhtiyaç duyulan müzelerin şehrimizde olmaması, yapılmaması, buralardan çıkan eserlerin başka yerlerde sergilenmesi talihsizlik tam anlamıyla. Diğer şehirlerde müzeler yapılmış, ücretli ama bakıyorsunuz turistlerin akınına uğruyor” diye konuştu. 

 

Hazırlayan: Yusuf Alpaslan Özdemir

‘Pusula Yazarları ile Haftanın Gündemi’ni konuşmaya devam ediyoruz. Bu hafta kültür ve turizm ağırlıklı bir söyleşi gerçekleştirdik. Gazetemizin genel yayın yönetmeni Uğur Özteke ve eğitim danışmanımız R. Selçuk Karaman bu konulardaki sorularımıza samimi cevaplar verdiler. Yakın bir zaman önce kapsamlı bir geziden dönen R. Selçuk Karaman, Doğu ağırlıklı turunda gözlemlerini şehrimizin kültür ve turizm politikası ile karşılaştırmalı olarak anlattı. Usta gazeteci Uğur Özteke ise, eğitim ve kültür konularında Sayın Cumhurbaşkanımızın yanlış yönlendirildiğini savunmaya devam etti, ayrıca Konya basınında yakın zamanda güzel şeylerin olacağını muştuladı. Sizi, Uğur Özteke ve R. Selçuk Karaman’ın Haftanın Gündemi’ni değerlendirdikleri görüşleri ile baş başa bırakıyoruz.

 

TURİST ÇEKEMİYORUZ

-Selçuk Hocam, öncelikle hoş geldiniz. Doğunun birçok ilini gezdiniz, yediğiniz sizin olsun neler gördünüz, turistik manada gözlemlerinizi şehrimizle de kıyaslayarak anlatır mısınız?

R. SELÇUK KARAMAN: Kayseri, Malatya, Elazığ, Diyarbakır, Urfa, Gaziantep… epey bir gezdik. Mesela Darende örneği vereyim. Kültürel ve turistik değerlere çok güzel sahip çıkmışlar, turist çekmeyi çok güzel başarmışlar, çok kalabalık. Konya’ya bakıyoruz, coğrafi olarak tam ortada, güzel bir konumda, şartlar da müsait ama birçok müze kapalı. Turist çekmeyi başardığımız da pek söylenemez.

-Neyi doğru yapıyorlar?

R. SELÇUK KARAMAN: Samimiler. Çok güzel planlamalar yapmışlar, teknolojinin nimetlerinden ziyadesiyle yararlanmışlar. Bir tarihi esere nasıl bakılacağını, sahip çıkılacağını anlamışlar. Urfa’da Göbeklitepe’yi ele alalım; Buraya gitmeden önce güzel bir sunum, tanıtım yapılıyor etkileyici, modern ve teknolojik belgeseller izlettiriliyor. Sonra ücretsiz servislerle yukarıya götürülüyor. Her şey çok profesyonel, sizde öyle bir iz bırakıyor ki unutamazsınız bir daha. Göbeklitepe’den çıkan eserler için de devasa bir müze yapmışlar şehir merkezinde, tüm eserler orada. Konya’ya bakalım bir de; Çatalhüyük’te çıkan eserler, o paha biçilemeyen tarihi eserler Ankara’daki Anadolu Medeniyetleri Müzesi’ne gitmiş. Düşünün, Çatalhüyük’ü gezecek gelen turistler, ama oradan çıkan eserleri görmek için Ankara’ya gidecek. Olacak iş mi bu? Turist Mevlana’ya geliyor, Şems-i Tebrizi’yi de şöyle bir gezip gidiyor, şehrimizde kalmıyor, esnaf para kazanamıyor. Müzeler yapılmalı, turistlerin ilgisini çekecek şekilde, planlı programlı yapmalıyız tüm bunları.

whatsapp-image-2019-07-21-at-11.52.41-(3).jpeg

KONYALILAR OLARAK HER ŞEYE İNANIRIZ

-Uğur abi siz nasıl değerlendiriyorsunuz Konya’nın kültürel ve turistik potansiyelinin değerlendirilmesi konusunu?

UĞUR ÖZTEKE:  Konya’nın insanları inançlarından, kişiliklerinden ve iyiliklerinden dolayı hep inanırlar. Kendilerine ne derlerse kabul ederler. Konya ülkemizin en zengin manevi ve kültürel şehirlerinden.  Bakın bir örnek vereyim; Şam’da Konevi hazretlerin babasının türbesi, mezarı dağın başındadır ve insanlar akın akın ziyaret ederler. Ama bizde Konevi’ye gidin, tur otobüsünü ya da arabanızı park edecek yer dahi bulamazsınız. Yani, Konya turizm şehri denir ya, biz de inanırız.

-Hocam ülkemizdeki müzelerin tamamına yakını ücretli iken, en çok ziyaret edilen üçüncü müzemiz olmasına rağmen Mevlana müzesini gezmek ücretsiz. Ne düşünüyorsunuz bu konuda?

R. SELÇUK KARAMAN: Diğer müzeler ücretli ise burası da ücretli olmalı. İhtiyaç duyulan müzelerin şehrimizde olmaması, yapılmaması, buralardan çıkan eserlerin başka yerlerde sergilenmesi talihsizlik tam anlamıyla. Diğer şehirlerde müzeler yapılmış, ücretli ama bakıyorsunuz turistlerin akınına uğruyor.

MÜZE VE TÜRBE BÖLÜMLERİ AYRI DEĞERLENDİRİLMELİ

-Uğur abi siz ne diyorsunuz müzelerin ücretli-ücretsiz olması mevzuuna?

UĞUR ÖZTEKE:  Bu karara en son evet diyen Sayın Cumhurbaşkanımız. Mevlana müzesinin adını dahi koyamıyorlar, müze mi türbe mi diye. Bunu yapması gerekenler susarlar, çekinirler. Zat-ı muhteremin biri, ki adını vermeyeyim, Cumhurbaşkanımıza gidiyor burası türbe, türbeden para almayalım diyor ve Sayın Cumhurbaşkanımız da uygundur diyerek ücretsiz olmasını onaylıyor.

-Sizce ücretsiz olmalı mı?

UĞUR ÖZTEKE:  Sayın Cumhurbaşkanımız kendini yönlendiren zatın etkisiyle ücretsiz demişse bizim diyeceğimiz olamaz tabi ki. Buranın türbe kısmı var, müze kısmı var, müze kısmı elbette paralı olmalı.

-Gezdiğiniz yerlerde esnafı da anlatır mısınız Selçuk Hocam, yine Konya mukayeseli olarak?

R. SELÇUK KARAMAN: Gittiğim yerlerde yemek kültürü çok gelişmiş en başta. Kaliteden ödün vermiyorlar, bedelini de alıyorlar doğal olarak. Konya’da tabi bu alanda sıkıntılar var. Tabi ki bizim de gelişmiş bir mutfağımız var ama esnafımız kaliteden ödün verince bu mutfak zenginliğini tam manasıyla koruyamıyor ve sunamıyoruz. Malatya’da bir esnafa gidin örneğin. İkramlarda bulunurlar, bu konuda ısrarcı da olurlar. ‘ Almasanız da yanınıza alın, yiyin, siz ne kadar yerseniz bereketimiz artar’ derler. Ama Konya’da pek çok yerde, tadına bakıp da almadan gittiniz mi bazı şeyleri hisseder müşteri. Bir de biliyorsunuz, Antep’in baklavası meşhurdur. Kaliteden ödün vermezler, bedeli bellidir. Ama bizde 20 liraya da, 80 liraya da baklava var. Yani bence Konya esnafının oraları gezip, görmesi fikir edinmesi lazım.

-Toplumsal yaşam nasıl peki, kurallara uyuluyor mu örneğin?

R. SELÇUK KARAMAN: Malatya bu alanda da aşmış, çok farklı, çok güzel bir şehir olmuş. Hakeza Elazığ da öyle, gelişmiş ama trafikte bize çok benziyorlar. Mardin derseniz orası daha da farklı bir şehir, ama ters yönde. Osmanlı eserlerine pek sahip çıkılmadığını, ihtimam gösterilmediğini gördüm. Kiliselere baktığınızda, çok daha düzenli ve hatta paralı olduklarını görüyorsunuz. Mardin’de tarihi eserlere dahi bilmem ne kursu diye tabelalar asılmış, yani çivi dahi çakılmış. Mardin’de yabancıyı da pek sevmediklerini gördüm. Tutumları agresif, hiç de misafirperver değiller, esnafı da öyle. Gaziantep’te benim için şehircilik bakımından hayal kırıklığı oldu; insanları, esnafı harika ama.

konya-havadan-(1)-001.jpg

KÜLTÜRLERİMİZ ÖRTÜŞMÜYOR

-Hocam buralarda aynı zamanda Suriyeli sayısı da fazla. Oralarda durum nedir, uyum sağlamışlar mı birbirlerine?

R. SELÇUK KARAMAN: Aynı buradakiler gibiler. Daha uyum sağlayamamışlar, insanımız da rahatsız belli ki ama elden bir şey gelmez. İki kültürün kaynaşması zor bana göre. Mesela orada tanıştığımız bir Kürt bana aynen şunu söyledi; ‘ Türkler ve Kürtler burada asırlardır kardeş kardeş yaşadık, Suriyelileri görünce değerleri karşılıklı olarak daha iyi anladık sizinle.’ Yani kültürümüz örtüşmüyor.

-Suriyeliler konusunda Uğur Bey’in düşüncelerini hatırlayacaktır okuyucularımız, geçen hafta bu köşede yayımlamıştık. Uğur abi önemli, etkili bir gazetecisiniz, aynı zamanda okuyucularımızın şehirle ilgili konularda başvurduğu ilk merciisiniz diyebiliriz. Kendinizi yalnız hissediyor musunuz bu konuda?

UĞUR ÖZTEKE:  Layığıyla görevimi yapmadığımı, daha doğrusu yapamadığımı düşünüyorum. Sonuç da bir patronum var, onun da üstünde yöneticilerimiz var. Patrona üç defa telefon geldi mi, haklı olarak o da bizleri uyarır. O yüzden basınımız görevini yap(a)maz şehrimizde. Halbuki güçlü basına ihtiyaç var. Basın ise dört koldan kuşatılmış durumda, boğazı sıkılıyor adeta. Sayın Cumhurbaşkanımızın yerel basına dönük destek projelerinin bir şekilde akim kaldığını görüyoruz.

KONYA BASININDA YAKINDA GÜZEL GELİŞMELER OLACAK

-Bir şeyler değişir mi, yoksa böyle mi gider?

UĞUR ÖZTEKE:  Konya basınında yakında çok şeyler olacak. Elim ayağım tuttukça bunu söyleyeceğim.

-Uğur abi son zamanlarda şehrimizde başta cinayet olmak üzere, asayiş olaylarının artış gösterdiğini görüyoruz. Bu durumu neye bağlıyorsunuz?

UĞUR ÖZTEKE:  Sadece şehrimizde değil, tüm Türkiye’de başta ekonomik sıkıntılar insanları olumsuz etkiliyor. Bir insan aç olursa, gelecek kaygısı olursa ne yapacak, ne yapabilir? Düne kadar işi olan insanlar bir anda boşluğa düşerse ne yapacak? Bu insanların da eğlenmek, mutlu olmak, gülmek hakkı. Ama bu şartlarda mümkün mü? Yakın çevremden bir misal vereyim; Gencecik üniversite mezunu üç yıllık bir çift, çoluk çocukları da var ama yıllardır işsizler. Belli bir süre insanlar inançları gereği yaşamaya, dayanmaya çalışırlar, ama aç insan nasıl ve ne kadar yaşar? Anne baba ne kadar bakabilir, nereye kadar dayanabilir? O yüzden bugünlerimiz iyi günler bence. En başta eğitime çok önem vermeliyiz. Eskiden okul binaları çok mu modern, çok mu donanımlıydı, hayır! Ama bugün okullarımızın dışı muhteşem ama içi boş adeta. Sayın Cumhurbaşkanımızı nasıl yönlendiriyorlar, nasıl ikna ediyorlar anlamıyorum bu konularda…

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
5 Yorum