Polatkan'ın yeğeninin bireysel başvurusu kabul edilemez bulundu

Polatkan'ın yeğeninin bireysel başvurusu kabul edilemez bulundu
Anayasa Mahkemesi, 27 Mayıs 1960 darbesinin ardından idam edilen Maliye Bakanı Polatkan'ın yeğeni Bilir'in, Milli Birlik Komitesi'nin hayattaki üyeleri hakkındaki şikayetiyle ilgili takipsizlik kararı verilmesi nedeniyle yaptığı bireysel başvuruyu kabul e

ANKARA (AA) - Anayasa Mahkemesi, 27 Mayıs 1960 darbesinin ardından idam edilen Maliye Bakanı Hasan Polatkan'ın yeğeni Hasan Serdar Bilir'in, Milli Birlik Komitesi'nin hayattaki üyeleri hakkındaki şikayetiyle ilgili takipsizlik kararı verilmesi nedeniyle yaptığı bireysel başvuruyu, açıkça dayanaktan yoksun olduğu gerekçesiyle kabul edilemez buldu.

Bilir, 25 Mayıs 2013'te Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunarak, hayattaki darbeci subaylar ile Milli Birlik Komitesi üyelerinden şikayetçi oldu.

Şikayetin ardından açılan soruşturma, 3 Mart 2015'te takipsizlik kararıyla sonuçlandı. Takipsizlik kararında, "atılı suçun 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 'Anayasayı ihlal' başlıklı 309. maddesi kapsamında kaldığı ve kanunun 66/1-a maddesi gereğince 30 yıllık zaman aşımına tabi olduğu"na yer verildi.

Kararda, suç tarihinin 27 Mayıs 1960 olduğu ve 30 yıllık zaman aşımı süresinin dolduğu belirtildi.

Bu karara yapılan itiraz da 6 Ağustos 2015'te reddedildi. Bunun üzerine Bilir, Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulundu.

Başvuru dilekçesinde, darbecilerin, kendilerini Anayasa ve yasalarla koruma altına aldıkları ve yargılanma yolunu kapattıkları ifade edilerek, "Bu halde, suç tarihi olan 27 Mayıs 1960'tan başlanarak, 30 yıl sonraki tarih olan 27 Mayıs 1990'da zaman aşımı süresinin dolması hukuken ve fiilen mümkün değildir." denildi.

Yüksek Mahkeme, başvuruyu açıkça dayanaktan yoksun olduğu gerekçesiyle kabul edilemez buldu.

Anayasa Mahkemesinin kararında, Bilir'in, olayın üzerinden yaklaşık 50 yıl geçtikten sonra başvuruda bulunduğu belirtilerek, "Başvurucunun anılan 50 yıllık süre zarfında, araştırma yapılması mümkün olan bir dönemde, kanuni bir engel bulunmamasına rağmen yaşama hakkı ve işkence yasağının ihlal edildiği iddialarını resmi makamlar önüne taşımamış olmasından devletin sorumlu tutulması ve dolayısıyla yaşama hakkı ile işkence ve eziyet yasağının usul boyutunun ihlal edildiği sonucuna ulaşılması mümkün değildir." tespitine yer verildi.

Kaynak:Anadolu Ajansı

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.