80 ÖNCESİNİ ARIYOR MUYUZ?

Uğur Özteke

 

Uğur Özteke

Yılbaşını kutlasanız da kutlamasınız da, dün takvimde yılın ilk günü idi. Belki dün resmi tatil idi. Belki iş dünyasında orta ölçekli ve küçük esnafta bir yılbaşı mahmurluğu vardı ama sonuçta biz ya da benim gibi geri zekalı gazeteciler(!), her zamanki gibi hatta daha da fazla enerji ile çalışıyorduk.

Dün bu satırları yazmak için bilgisayarın karşısına geçinceye kadar gündemin ilk sırasında çok farklı bir gündem vardı. Hangi siyasi görüşten olursa olsun, hangi meslek grubundan olursa olsun ortak dedikodu  tek bir şey idi. Hayret…

Bu konuşmalarda ortak dikkat çekici konu ne AK Parti ne CHP, ne Cumhurbaşkanı Erdoğan ve partinin yetkili isimlerinin sanki bir erken seçim varmış gibi çalışma yapmaları, ne de Meral Akşener’in 15 Temmuz’da seçim var iddiası. Ya da ne Konyaspor yönetiminin geleceği ne Konyaspor’un transfer dedikoduları, ne yeni yılda yağmur gibi gelmesine alıştığımız zamlardı.

Peki iş adamından emeklisine, esnafından öğrencisine konuşulan konu ne idi?

Vallahi yılbaşı gecesi ben izlemediğim için bilmiyordum ama sabah selam vererek içeriye giren Ahmet abimizden öğrendiğim daha sonra da ilerleyen saatlerde herkesin her yerde konuştuğu konu “TRT’deki milli piyango çekilişinin canlı olarak verilmesi, yılbaşı, diyanet, TRT, hükümet ve Devlet” idi.

Şimdi durduk yerde ne alaka diyebilirsiniz.

Ama dedik ya Ahmet abi sabah sabah içeri girerken bize şöyle diyordu “Dede, bizi yazı yazacağım ama makaslamayacaksın. Sansürlemeyeceksin. Devlete geçireceğim (!)”…

Aha… Haydaaaa… Devletin aleyhinde olmak da ne demekti ki?

Hele hele benim akıllı uslu Ahmet abime böyle bir ifade hiçte yakışmamıştı.

Ahmet abimizin bu hışımlı girişini yumuşatabilmek için “Hayırdır abi sen de mi sabahladın? Sana ne söyleyeyim? Çay mı, sade kahve mi yoksa ballı ıhlamur mu içersin?”

Ahmet abi biraz sonra açıldı.

Meğer yılbaşı gecesi TRT Milli Piyango çekilişini canlı olarak vermiş. Aynı saatlerde de TRT Diyanet’te Milli Piyango’nun haram olduğu anlatılıyormuş.

Ahmet abi buna tepkili idi. Derken katıldığımız görüşmelerde açılan telefonlarda, atılan maillerde ve mesajlarda herkes aynı konuyu kendi penceresinden dillendiriyordu.

……………..

Milletin bu tepkisini ya da şaşkınlığını dinledikçe bu kez ben aptallaşıyordum.

Yahu bunda garip ya da şaşılacak ne vardı ki?

Bu ilk kez bu yıl mı oluyordu?

Ben beni bildim bileli her yılbaşı aynı şeyler konuşulur, tartışılır ama hiçbir şey değişmez.

Bu konuda beni Türkiye değil de zaman zaman çok küçük görüntülerle bazen Konya ve bu şehrin güzel insanları şaşırtır. Ama bu da çok kısa süreli olur. Sonra güler geçerim.

Çünkü biz karşımızdakine değil kendimize bile samimi değiliz. Ve inşallah hatalı bir cümle kullanmıyorum Cenab-ı Allah’ım seni affetsin ve de ıslah etsin ne acıdır ki artık günümüzde Cenab-ı Allah’ı bile kendi kuş beynimizce kandırdığımızı filan sanmaya başladık. Ülkenin en muhafazakâr şehri Konya’dır. Evet ben şehrin insanlarını bire bir tanıdığıma inanıyorum. Ve de iddialıyım.

Yetkilisinden yetkisizine, özel sektöründen resmi görevlisine bu şehirde öyle bir kesim var ki bugün için AK Parti’yi desteklese de özelde “AK Parti gerçek anlamda İslamiyet’e sahip çıkmıyor, çıkmaz da” diyenleri dinliyoruz. Sonra bu görüşü savunan insanlarla yemek yiyoruz, gezmeye gidiyoruz, oturup kalkıyoruz. Çünkü bizim birlikteliğimizde samimiyet var. Ben bildiğimi ve gördüğümü korkmadan söylüyorum, o ağabeylerimiz, kardeşlerimiz ise inandıklarını bana fısıldıyorlar. Ama bunlar için o konuşmalar sadece o odada kalıyor.

Sokağa çıktık mı her şey güllük gülistanlık.

Bu şehirde yılbaşı gelmeden zabıtanın Milli Piyango bileti satan garibanlara baskı yaptığı iddiasını dinledik, sonra milletin kenarda köşede nasıl seri biletler aldığını duyduk.

Şimdi Türkiye’nin en radikal ve muhafazakar şehrinde yalandan bir bilet işinde bile bunu yaşıyorsak, bizim Ahmet abinin kızdığı, yazacağım, eleştireceğim dediği Devlet yöneticileri ne yapsın?

Sistem bu.

Yerseniz.

Ha bu iş Türkiye’de böylede bir başka ülkede farklı mı?

Sistem dünyanın her yerinde aynı, yerseniz.

Geldik geçiyoruz, yaş 60’a doğru giderken gördüğümüz yaşadığımız ve artık istesek de istemesek de kabul ettiğim tek bir gerçek var. 

Bu para denilen zıkkım her yerde her kapıyı açar.

Paran varsa adamsın, paran yoksa bir hiçsin.

İdealmiş, görüşmüş, dava imiş… Hepsi bir yere kadar. Yani en büyük ve en güçlü sermayeye kadar.

Peki o, 80 öncesinin en korkunç ve kanlı yıllarını yaşamış bir fani olarak böyle bir düşünceyi nasıl kabullenirsin?

80 öncesinin Müslümanları, Türkçüleri, devrimcileri boşuna mı mücadele ettiler?

İnandıkları için, inançları için binlerce insan pisipisine mi öldü?

Yoksa yoksa binlerce insan bu yüzden mi cezaevlerinde çürüdü?

Veya bu insanların on binlerce yakını anaları babaları, çocukları o inanmış insanlar için gocadılar, çürüdüler, önce birer yaşayan cenaze oldular sonra da kahırlarından hastalanıp vefat ettiler?

………….

Onların mı inançları davaları vardı yoksa şimdi bizlerin mi davası var, ölüme koşarak gideceğimizi ifade ettiğimiz inançlarımız?

…………..

Yahu durduk yerde bizi nerelere sürüklediniz.

“Ahmet abi, Ahmet abi sakın benim devletime laf söyleme. Yazı da yazma. Yazarsan makaslanır. Evet aynı anda Milli Piyango çekilişini canlı olarak verir, öbür yanda da Milli Piyango günah diye fetva verir. Tercih senin. Hangisine aklın eriyorsa, canın hangisini çekiyorsa sen de onu yap.”…

 

GÜNÜN OKKALI SÖZÜ

Dedikoducu dediğiniz insanlarla tek yumurta ikizi gibisiniz.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?   

Sınanmadığımız yara ile alay etmediğimiz zaman daha iyi ADAM oluruz.

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (2)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.