Adam gibi bir üniversite-Sadam gibi bir kadro

Prof. Dr. Fikret Akınerdem

Başlangıç enteresan değil mi? İçimden geldi ve böyle başlamak istedim. Pazartesi akşam Necmettin Erbakan Üniversitesi Rektörlüğüne yeniden atanan Prof. Dr. Muzaffer Şeker Hocamızı SADAM (Selçuklu Akademik Düşünce ve Araştırma Merkezi) heyeti olarak tebrik ziyaretine gittik.

Heyette Hocaların Hocası ve İttifak Holding Yönetim Kurulu Üyesi ve emekli öğretim üyesi canımız, abimiz Prof. Dr. Âdem Elgün, SADAM Başkanı Prof. Dr. Selman Türker, , Doç. Dr. Metin Aksoy ve yönetim kurulu üyeleri ile SADAM gönüllüsü BB KOMEK Koordinatörü Zeliha Üzümcü yer aldı.

Rektör Muzaffer Hoca, atanma öncesi büyük bir başarı göstererek oyların yaklaşık % 90’ını aldı ve liste başında YÖK gitti. Sonraki yasal süreçler tamamlanarak yeniden rektörlüğe atandı.

Her kurumda olduğu gibi yöneticiliğin zor tarafları var. Bu zorluk üniversiteler için de geçerli. Hocaların çoğu idari birtakım tasarrufları ve uygulamaları bilmeden büyük bir cesaretle rektörlüğe aday oluyorlar ve içlerinden biri rektör olarak ipi göğüsler.

Rektör olmak devlet kademelerinde olduğu gibi ortalama bir yönetici olmak değildir. Rektörler idari, finans, teknik konuları yönettiği gibi esas işleri olan akademik çalışmaları da yönetirler. Bunca konu nedeniyle rektörlerin iş ve idari yoğunluğunu alabildiğine artırmaktadır.  Bu nedenle Şeker Hoca’ya ziyaretimiz ancak 20.00’de başladı ve 21.00’de bitti. Bizden sonra da bekleyenler de vardı. Atanma dönemi dışında normal yoğunluğun da böyle olduğunu öğrendik ve bunca yoğunluğa yürek dayanmaz dedik.   

Rektör Şeker Hoca ve ekibi, birinci döneminde teknik kapasitesi, akılcılığı, yatırımcılığı, kadrolaşma süratlılığı ile kendini kabul ettirmiş ve başarılı bir yöneticilik yapmış durumda. Yeni dönemde de akademik kadrolaşmaya, altyapı ve araştırmalara önem verecek gibi görülüyor. Zaten kişisel ve idari yetenekleri ile kendini sevdirmiş olmanın yanında, efendiliği, saygınlığı, otoritesi, sevecenliği, özgüveni ile de kendinden sonrakilere iyi bir üniversite ve kaliteli yöneticileri miras bırakacak gibi.

Dört yıl gibi kısa bir sürede, kendi kampüsünü kurmuş, barış ortamı oluşturmuş, eğitimine başlamış bir rektörden daha ne beklenir. Elbette yatırımlarını tamamlamış diyemeyiz ama üniversitelerin olmazsa olmazı olan bilimsel alt yapı ve laboratuvar yatırımları devam edecektir.

Özellikle uyumlu ekibinin, idari ve akademik kadronun birbiriyle ortak paylaşımında ki değerlerin yüceliği, muhatapların hal ve hareketleriyle kendini gösteriyor. Ortamda muhabbet, sevgi, saygı, dostluk ve ilim var; hasetlik, fesatlık, kalitesizlik, iftira, küfür ve şantaj yok. Öyle ki kaliteli birçok hocamız da Selçuk’tan ayrılarak NEÜ’ye geçmiş oldu.

İnşallah böyle başladı, böyle gider. Adı gibi kendi de Şeker Rektörümün bu mirası BİLİM İNSANLARINA yeni bahtlar açar; ülkeme kalite, ilim, insanlık, ruh, heyecan ve Başbakanımız Davutoğlu Hocamızın dediği gibi gelecek nesillere YÜKSEK ÖZGÜVEN saçar, âmin!

Bütün bu güzel duyguların darısı uzun yıllar çalkantılara ve adına yakışmayan birçok skandallara konu olan Selçuk Üniversitesi’nin başına. 

Allah’a emanet, hayra muhatap olunuz, efendim.

      

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.