Akrep Siyaseti!

Erol Sunat

Bundan yıllar öncesiydi. Adam çok başarılı bir bürokrattı. İl bazında İl Müdürlükleri yapmış, Daire Başkanlıkları yapmış, herkesin takdirini kazanmıştı. En büyük özelliği hile hurda bilmemesi, doğru, dürüst ve düzgün bir çizgide olmasıydı.

Başarılı olmadığı, takdir görmediği bir alan yoktu. Tam bir görev adamıydı.

Yalanı yoktu, adam kayırması yoktu. İşine kimseyi karıştırmaz doğru bildiğini her tarafta söylemekten çekinmezdi.

Siyaseti aslında çokta düşünmüyordu. Ancak siyaset onu düşündü yada düşünüyormuş gibi yaptı!

Kendi İlçesine Belediye Başkanı olması yönünde teklifler gelmiş, ancak kabul etmemişti.

Sonunda Partisi, biz dediler liyakat sahibi, doğru, dürüst, temiz ve düzgün insan arıyoruz. Anla işte, senin gibi insanlara ihtiyacımız var. Aday adaylığı başvurunu yap, gerisini bize bırak.

Emir demiri keser demişler ya…

Partisinin seçim beyannamesinde yazılı, bir adayda bulunması gereken bütün vasıflara haiz biri olarak, en son gün, aday adayı olarak başvurusunu yaptı.

Çünkü arada kıramayacağı isimler vardı.

Onu teşvik edenler, bu maddelere en uygun isim sensin, iyi ki başvurunu yaptın diye de yapmış olduğu başvuruyu olumlu karşıladılar.

Karara yakın günlerde, aday adayı sayısının ikiye indirildiği bildirildi. O iki isimden birisi kendiydi.

Kimin aday olacağı açıklanmadan bir gün önce, baktı ki, kendini teşvik eden isimler hem ortada, hem de görünürde yoklar. Kazara görünenlerde ona görünmemeye çalışarak yanından geçip gitmeye başladılar.

Ertesi gün, adamın adı aday olarak açıklanmadı. Adam, ben dedi partime küsecek değilim. Demek ki, nasip değilmiş. Onu aday göstermeye güçleri yetmeyenler, gel dediler, seni İl Genel Meclisi Üyesi yapalım.

Adam olmaz dedi, yakışık almaz, dünyada kabul etmem!

Bir saat kadar sonra bir arkadaşı geldi.

Çok yanlış yaptın dedi, bazı parti büyüklerini ziyaret edecektin, yanlarına varacaktın, desteklerinizi bekliyorum diyecektin.

Adam, beni dedi hepsi tanıyor, aday adayı olmamdan memnun olduklarını da söylemişlerdi bir daha neden yanlarına gideyim ki, yıllardan beri onlar beni, ben onları tanırım.

Arkadaşı daha fazla üstelemedi.

Adam, adaylığına kimin itiraz ettiğini az biraz araştırdı, soruşturdu: Partiden bir dostu, benden duymuş olma amma dedi, senin adaylığına sizin İlçe Başkanı itiraz etmiş. Eğer onu aday gösterirseniz istifa ederim falan demiş. Görünüşe bakılırsa onu dinlemişler!

Oysa 4-5 ilçenin İlçe Başkanı, sizin dediğiniz aday olursa istifa ederiz demişler, aday konusundaki itirazları seçici heyet tarafından dikkate dahi alınmamıştı. O Başkanların da hiçbiri istifa etmemişti.

Sonunda, adamın yerine aday gösterilen seçimleri kazandı. Belediye Başkanı seçildi. Seçildi amma, ilçe o süreçte yerinde saydı, durdu diyenlerden geçilmedi. Biz nerde yanlış yaptık diyenler oldu. Keşke diye başlayan cümleler havalarda uçuştu!

 

*****

Gerçek bir olaydan yola çıkan hikayemizde olduğu gibi, olan o ve benzer ilçelere oldu.

Hayalleri ötelenip kaldı.

İlçelerini uçuracak insanlar küstürülüp kenara alındı.

Bu işten kim ne kazandı?

Karnının şişi inenler mi?

Başkan olursa, yarın Vekil olmaya kalkar diye uykusu kaçanlar mı?

O Başkan olmasında kim olursa olsun diye, geçmişin hesaplarını tutanlar mı?

Onun aday olmasını ben engelledim diye övünüp gezenler mi?

O seçileydi, makamına desturla girerdik, iyi ki seçilmedi diye konuşanlar mı?

 

*****

Bundan 50-60 yıl öncesinde, Başkan olacak insana şehirlerin ve ilçelerin eşrafı teklif götürürdü. Birine söz verildi mi, o sözden dönülmez, kabiliyetli, şahsiyetli ve liyakatli insanlar özenle seçilirdi.

Emaneti ehline vermek konusunda titiz ve seçici davranılırdı.

Liyakat sahiplerinin önceliği vardı. Bu önceliği, uyulmayan seçim beyannameleri değil, seçen insanların kıstasları belirlerdi.

Tecrübe önemliydi…

Vefa önemliydi…

Toplumun o insanı sevmesi ve benimsemesi önemliydi.

Yarım asır sonra ne değişti?

Ne oldu siyasete?

 

*****

Emaneti ehline vermek gibi oldukça etkileyici bir kavram var elimizde…

Emanet veballi bir iş!

Emanet şehirlerimiz!

Emanet İlçelerimiz!

Hele ki ilçelerimiz de, herkes herkesi tanır da bilirde…

Ancak küçük hesaplar, alınamayan kinler, öçler, kıskançlıklar, çekememezlikler, eline söz söyleme fırsatı geçenlerin elinde bir anda ilçenin kaderi oluyor!

Birçok ilçemiz bu bahtsızlığı yaşamaktan kurtulamadı!

Adına kasaba politikası denilen bu “akrep siyaseti”, küslüklerden, kinlerden, nefretlerden, öfkelerden, hasetliklerden beslenen bir siyaset ve hâlâ oldukça geçerli!

Bu yanlış siyasetin uzantılarını Anadolu’nun neredeyse bütün şehirlerinde ve ilçelerinden görmeyende yoktur, bilmeyende, yaşamayanda…

 

*****

Siyaset, her defasında meydanlarda, kürsülerde, seçim beyannamelerinde liyakat arar, doğru insan arar, düzgün insan arar!

Sonra da, düzgün adamların, dürüst adamların bir çoğunu, son anda kenara alır!

Siyaset mi, doğru-düzgün adamların yolunu keser, yoksa karar koltuğunda oturanlar mı? Cevabını bilen bilir, konuşmaz!

Ancak, siyasetle uğraşmayı, siyaset konuşmayı çok seven insanımız, vah vah tüh tüh demekten vazgeçmeli, kimi nerede görmek istiyorsa bazı dokunuşlar yapabilmelidir. Bizde senin aday olmanı çok istiyorduk, oylarımızı da sana verecektik, aday ol diye dua dahi ettik diyen yalancıların, sahtekarların, göz boyayanların, goygoycuların seçim zamanlarında devirdikleri çamları, yaptıkları gafları alt alta yazsanız roman olur.

Olur amma, olan daima o şehre, o ilçeye lazım olan insanlara olur.

 

*****

Akıllı adamı severim, dürüst ve temiz adamı severim, lakin yakın çevremde tutmam, bulundurmam diyenler aramadığınız kadar.

İyide, bu sevgi nasıl bir sevgi, nasıl bir sevmek?

Böyle adamları hem aradığınızı söyleyeceksiniz, hem de istemeyeceksiniz, sizin istediğiniz kim?

Temiz ve dürüst adam, bir şehre, bir ilçeye lazımsa, onu bulmak, o işe razı etmek, sonuna kadar desteklemek varken, onu yarı yolda bırakmanın adı ne?

Esas cevap bekleyen soru ne bilir misiniz?

Liyakat sahibi, temiz ve dürüst insanlar iş başına geldiğinde, kimler rahatsız ve huzursuz oluyor, kimlerin hesapları şaşıyor, kimlerin düzenleri bozuluyor?

Cevap, yüzde doksan dokuz nokta dokuz burada saklı.

Eskilerin akrep siyaseti dediği, Anadolu siyaseti işte böyle bir şey. En kıymetli evlatlarımızı heder ettiğimiz, hem onlara hem de şehir ve ilçelerimize yazık ettiğimiz bir siyaset!

 

 

 

 

 

 

 

 

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.