‘Alçak’ların ülkesi ve sömürgecilik

Mustafa Balkan

Hollanda, toprak parçası olarak Konya büyüklüğünde bir ülke olmasına rağmen dünyanın en fazla ihracat yapan ilk on ülkesinden biri olup, dünyadaki 16. en büyük ekonomiye sahiptir. Kişi başına düşen GSMH ise 40 bin dolardır.

Hollanda’nın büyük bir bölümü deniz seviyesinin altında yer almasına rağmen 1930’larda yapılan bir çalışmayla, denizden yaklaşık 2500 kilometrekare toprak kazanıldı.

Yönetim şekli parlamenter sistem ve meşruti monarşidir. Hollanda AB, NATO ve OECD üyesi olup, Uluslararası Adalet Divanı'na, Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne ve Europol'e ev sahipliği yapmaktadır. Hollanda Uluslararası Adalet Divanı'na ev sahipliği yapmasına rağmen 1993’de insanlık tarihine kara bir leke olarak geçen Srebrenitsa’daki Müslüman katliamında, BM Barış Gücüne bağlı Hollandalı komutan ve askerlerinin büyük payı vardır. Biz bunu asla unutmadık. Hollandalı Komutan Thom Karremans, kendisine sığınan 25 bin mülteciyi ve şehri Sırplara teslim etmişti. Srebrenitsa katliamında öldürülen 8 bin 372 kişiden 3 bininin cesedine ise hâlâ ulaşılamadı.

 

***

Deniz seviyesine yakın eyaletlerden oluşan Netherlands, “alçak ülkeler” anlamına geliyor. Türkçe’de “Netherlands” yerine kullanılan “Hollanda” kelimesi ise, Holland adlı eyaletten türemiştir fakat tüm ülkeyi (birleşmiş eyaletleri) temsil etmektedir. Ülke özellikle peynirleri, yel değirmenleri, bisikletleri, laleleri, Holştayn adı verilen inekleri ve sosyal hakları ile tanınır. Hollanda'da eşcinsel evlilik yasaldır. Uyuşturucu kullanımı da serbesttir.

Nüfusu 17 milyon olan Hollanda’da 2 milyonu geçkin Müslüman yaşamaktadır. Nüfusun yüzde 79’u Hollandalıdır. Yüzde 5’i AB vatandaşı olup diğer etnik gruplar şöyle dağılmaktadır:

Türkler %2,4, Endonezyalılar ile Faslılar %4,4 ve Surinamlılar %2,1.

Avrupa’yı da içine alarak bu ‘alçak ülkeler’in insanları, tarihte, başarılı ticari eğilimleriyle sömürgecilikte önemli bir pay elde etmişlerdir. Sömürgeci ülkelerden birisi de Hollanda’dır. Asya ve Amerika’da kolonileşen Hollanda ticarî kapitalizmden oldukça faydalanmıştır ve modern ekonominin temellerini atmıştır. 17 yüzyılda Hollandalılar, Avrupa’nın en kentleşmiş toplumuydu ve ülke en yüksek okur-yazar oranına sahipti. Katolik dine karşı çıkan Hollanda fethederek genişlemek yerine; ekonomik reformlar yaparak ve ticari kapitalizmi güçlendirerek ilerlemiştir.

 

***

Decartes hayatının son yirmi yılını Hollanda’da geçirmiştir. Katolik Kilisesi’nin baskılarından kaçan filozof ve yazarlar kendilerini bu ortamda geliştirmişlerdir. O asırda pek çok bilim adamı Hollanda’ya göç etmiştir. Bunun sebebi o dönemde protestanlara yapılan baskıdan kaynaklanır. Aynı şekilde İspanya’dan kovulan Sefarad Yahudileri Hollanda’nın aydın kesimine katkıda bulunmuşlardır. 17. yüzyılın ortalarında ise Hollanda Avrupa’daki şarap ve tahıl ticaretinde tartışmasız bir hegemonya kurar. Ülkede yaşanan bu ticari güç yönetimi de etkilemişti ve tüccar sınıfı yönetimdeki nüfuzlarını güçlendirmişti, yaklaşık 10.000 tane tüccar aile oligarşik bir cumhuriyeti oluşturmaktaydı.

Hollanda’nın bakanlarımızı, bizim topraklarımız sayılan büyükelçiliğe neden sokmadığı ve pervasızca, küstahça tavırlar takındığını iyi anlamak için bu bilgileri sizlerle paylaşıyor ve Sefarad Yahudileri’nin Hollanda yönetimi – AB ülkeleri dahil- üzerinde ne kadar etkili olduklarını dikkatlerinize sunuyorum. İspanya’dan 1492’deki engizisyon dönemi boyunca ülkeden sürülerek Osmanlı İmparatorluğu’na sığınan Sefarad Yahudileri, Selanik’ten 1924’deki mübadele ile Türkiye’ye gelmişlerdi. Türkiye’yi kimlerin kurduğunu ve ekonomik paylaşımda bulunduğunu yazsam, kitap olur. 500. Yıl Vakfı’nı bunun için kurmuşlardı.

 

***

Hollanda’nın 21. Yüzyıldaki ticarette sağladığı başarısını geçmişte sömürgecilik yoluyla sağladığı kazançlarında aramak gerekir. İki asır boyunca baharat ticaretini tekeline alan ve Asya ticaretinden büyük kârlar sağlayan Doğu Hindistan Şirketi, (diğer adıyla VOC) 1796’daki iflasına kadar Asya’ya 4785 gemi ve 1 milyonun üzerinde Avrupalı taşımıştır. Kuzey Amerika’da kurulan “New Netherlands” (İleride Büyük Britanya’ya satılır) ve Brezilya’da kurulan koloniler akan ticari gelişimden nemalanmak içindir. Özellikle “Üç Rotalı Ticaret” olarak bilinen yapılanmadan, Hollanda da yararlanmıştır. Afrika’dan getirilen köleler Amerika’ya satılır ve şeker tarlarında çalıştırılan köleler Avrupa’da talep edilen şeker ihtiyacını karşılar. Bu sebeple Hollanda, Batı Hindistan Şirketi’nin etkisiyle Guyana’da, Suriname’de ve Şili’de çeşitli koloniler kurmuştur.

Hollanda, 15-17. yüzyılları arasında uzun süren bir altın çağ yaşamıştır ve sömürgecilikte istikrarlı bir şekilde gücünü korumuştur. Toprağın ve altının değerinin, yerine geçen hisse senetlerini ve ticaretin aldığı bir dönemi Hollandalı tüccarlar gerçekleştirmiştir ve batı emperyalizmini diğer toplumlarda uygulamışlardır.

 

***

Günümüzde sömürgecilik tam anlamıyla bitmemiştir. Güçlü şirketler ve bu şirketlere sahip Sefarad Yahudisi (sebataist) aileler eliyle devam ettiriliyor. Bu küresel şirketler (Amerika) Avrupa’yı avucunun içine almıştır. İngiltere’nin AB’den ayrılışı bir taktik olup, Yunanistan’da olduğu gibi bankalar vasıtasıyla Avrupa’nın bölünerek ve parçalanarak devletçikler halinde satın alınarak ele geçirilmek istenmektedir. AB siyasi ve ticari bir küresel şirkete dönüştürülmektedir. Irkçı ve Siyonist söylemlerin “İslamofobi” eliyle ayyuka çıkması bu yüzdendir.

Türkiye’ye her 10 yılda bir “balans ayarı” verilmesi bu yüzdendir.

15 Temmuz’da ülkemizi işgal teşebbüsü bu yüzdendir.

Alçak ülkeler’in iş başında bulunan yöneticilerinin gemi azıya almaları bu yüzdendir.

Alçak ülkeler’in T.C. Devleti’nin kıymetli bakanlarına karşı saygısız bir dil kullanmaları, küstahça tavırlar sergilemeleri ve hakarette bulunmaları bu yüzdendir.

 

***

Avrupa ve Batı, İslâm’ın yükselişini önleyememektedir. Müslümanların çoğalmasından ve kara insanların göçünden korkmaktadır.

Korku onları her açıdan kuşatmıştır.

Ne yaparlarsa yapsınlar, Avrupa İslâm’a gebedir.

 

AZİZİM DİYOR Kİ…

Alçak ülkeleri ve bilhassa Hollanda’yı, Türkiye’ye karşı yaptığı alçak ve küstah tavrından dolayı şiddetler kınıyor ve protesto ediyorum.

Türkiye’ye karşı yapılan bu alçakça saldırılara; “HAYIR” diyorum.

Avrupa’da 30 milyon Müslümana ve 10 milyona yakın Türk’e yapılan insanlık dışı muamelelere; “HAYIR” diyorum.

Dahili ve harici düşmanlarımıza karşı dik ve gür bir sesle T.C. Devleti’nin haysiyetini, izzetini, şerefini koruyan seçilmiş Cumhurbaşkanımızın ve Hükümetin çıkışlarına da “EVET” diyorum.

Gün aziz devletimizin ve milletimizin yanında ter alma günüdür.

Söz konusu vatansa, gerisi teferruattır.

Vesselâm.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.