Aman Ha Kadayıf Olma!

Erol Sunat

Buğdayla, Arpa arkadaş olmuşlar. Gel zaman git zaman dostlukları iyice artmış. Buğday, bir gün Arpaya;

-Ben demiş Hacca gitmeye niyetlendim.

Buraları sana emanet!

Arpa, Buğdaya;

-Peki demiş, ne yapayım, ne istersin?

Buğday;

-Bazlama ol, gözleme ol demiş, un ol, ekmek ol benim yokluğumu belli etme yeter!

Daha sonra yürümeye başlamış.

Bu arada Arpanın kafasına bir şey takılmış.

Koşarak Buğdaya yetişmiş ve demiş ki;

-Kadayıfta olayım mı?

Buğday geriye dönerek;

-Her şey ol amma demiş kadayıf olma!

Arpa şaşkın, şaşkın;

Peki ama demiş neden?

Buğday;

-Kadayıf gibi tel tel dökülme demiş, aman ha kadayıf olma!

 

ŞEHRİMİZDE YAPRAK DÖKÜMLERİ ÇOĞALDI!

Tel tel dökülmek, dağılıp gitmek anlamında bir deyimimiz. Sizce de, dağılıp gitmedik mi? Pandemiyle birlikte başlayan dağılma süreci dileriz toparlanma ile son bulur.

Bizim halimiz bir yerde aynen kadayıf gibi.  Yani tel tel dökülme halimiz gözlerden kaçacak gibi değil. Pandemi şehirlerimizi tel tel döktü, bizleri salladı, fena hırpaladı.

Yaprak dökümleri o kadar çok ki…

Aile büyükleri, korona ile yüz yüze geldikleri anda, büyük ölçüde hayattan koptular!

Kurtulanlar ise çok az!

Sosyal Medya, sevdiklerini kaybedenlerin hüzün dolu, acı dolu haberlerini paylaşıyor.

Temmuz sıcağının ortasında, karamsarlık çöktü kaldı ortalığa…

Yaklaşan, sonbahar,

İkinci dalga endişesi,

Halen virüs aşısının bulunamaması,

Dünya ülkelerinde Koronanın on binlerce insanı hayattan koparması,

Bizim ise  bu sürecin en tedbirsiz şehirlerinden biri olmamız,

Tedbir konusunda da tel tel dökülmemiz hiç hoş değil.

Aldıran var mı?

Varmış gibi görünmüyor!

 

TEDBİR KARNEMİZDE ZAYIFIMIZ ÇOK!

Maske genellikle çenelerin atında, bazıları dalga geçer gibi kolunda gezdiriyor. Çantasında olanlar, maske taktım mı bunalıyorum diyenler aramadığınız kadar.

Maskeli hayata güzel başlamıştık amma, çabuk sıkıldık!

Sosyal mesafede öyle döküldük ki, toplayanımız yok!

Ne düğünlerden, ne asker uğurlamalarından, ne taziyelerden, ne ev ziyaretlerinden vazgeçenimiz yok!

Kalabalıklara bayılıyoruz, Korona fırsat bu fırsat deyip, dalıyor aramıza sonrası hastane, karantina ve virüsle mücadele!

Çünkü, tedbirsizlik yapmayın uyarıları bir kulağımızdan giriyor, diğerinden çıkıyor.

11 Mart 2020’den bu yana dilimizde aynı laf dolaşıyor!

Bize hiçbir şey olmaz!

Bize neler oldu neler! Halen konuşanları anlamak mümkün değil!

Resmi rakamlara göre beş binden fazla insanın hayatını Koronavirüsten kaybetmesi  bize ders olmadı mı?

Bu arada morallerimiz tel tel dökülüyor.

Hayat pahalılığı, işsizlik, işinden olanların artması, esnafın dükkanlarını ayakta tutmak için verdiği zorlu mücadele, geçim konusunda yaşanan açmazlar, hayatın çıkmaz sokaklarında gidip gelmeler,

tel tel dökülmenin daniskasının yaşandığı bir dünyanın tam ortasındayız.

Moraller nasıl iyi olabilirse, o kadar iyi işte…

Siz bu duruma hikayede olduğu gibi, ister kadayıf olma hali deyin, isterse daha başka bir şey!

 

TEL TEL DÖKÜLMEYELİM. DÖKÜLMEYELİM DE NASIL?

Ücretlerimiz, maaşlarımız fırsatçıların doymaz iştahı karşısında perişan! Tel tel dökülmenin ne kadar özelliği varsa hem hepsini yaşıyor, hem de taşıyoruz.

İşsizlik, TÜİK rakamlarının çok üstünde, tel tel dökülmeye rahmet okutacak durumlarda.

Tadımız, tuzumuz yok diyor insanlar.

Gazetelerin ve ekranların müjde diye duyururken tel tel döküldüğü zam haberleri, o kadar çok tekrar edildi ki, resmen kabak tadı verdi.

Bu müjdeli haberle, bu insanlar kaç gün geçinir, ne yapar diye, ha bir gün de sormadılar!

Tel tel dökülmeyen ne kaldı ki…

Hikayemizde olduğu gibi, kadayıf olmayalım, olmasına da, hal belli, ahval belli.

Canlar sıkkın, insanlar bıkkın!

Yaz mevsiminde, biraz olsun ucuzlayan çarşı-pazar yine de sosyal mesafe yönünden ürpertici.

Marketler tedbirli olanlara makul gelse de, fiyatlar pazarların çok üzerinde.

 

OLAYA BİRDE KADAYIFIN GÖZÜNDEN BAKMALI!

Espri bu ya; kadayıf kalksa dese ki, yahu adımız çıkmış dokuza inmez sekize. Hem beni beğenmezseniz. Hem tel tel döküldüğümü söylersiniz…Hem de şöyle bir tepsi kadayıf olsaydı da yeseydik dersiniz.

O ramazanlarda deli divane, marketlerde kadayıf hangi reyonda, diye soranlar kimler?

Hanımların kocalarına, gelirken kadayıf almayı unutma diye tembih etmelerine ne diyeceksiniz?

Evde çocuklarına akşama kadayıf var diyen anneler kimler?

Kim bakıyor tel tel döküldüğüme?

Kadayıf, enfes bir tatlı haline geldiğinde tel tel döküldüğünü gören, bilen, duyan, hisseden var mı?

Hem kapış kapış yiyin, hem de vurun Kadayıfa!

Kadayıf bunları hak etmiyor!

Bunlar o hikayede ki buğdayın hüsnü kuruntusu!

Ne olursan ol, kadayıf olma diyor?

Ayıp ediyor, ayıp! Koskoca buğdaysın sen!

Aslında ne demesi lazımdı, arkadaşın?

İlla ki, bir şey olmak istiyorsan, kesinlikle kadayıf ol!

İnsanların ağzı tatlansın, evleri şenlensin!

Hele yaz günleri, dondurmayla birlikte yesinler kadayıfı!

Afiyet olsun!

Baklava hasedinden ölsün, gebersin! Beter olsun!

Aleyhimde konuşan, tezviratta bulunan buğday da çatlasın, patlasın dese haksız mı?

Kadayıfında günahını almayalım almasına da,

Bu Korona karşısında, maskemizi takalım, sosyal mesafemizi koruyalım diyen,

Sağlık Bakanımıza kulak vererek, tel tel dökülmeyelim inşallah!

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.