Anadolu Kadını Zahide (1936 – 2021)

Mehmet Bülent Paköz

Hizmet içi eğitim dersimizde bir pedagog eğitmen, “Ömrümüz, iki tarih arasındaki tireden (-) ibarettir,” demişti. Zahide’nin tiresi tam 85 yıl uzunluğundaydı. Ve o, bu tireyi dolu dolu yaşadı.

Bir evin tek evladı, nazlı bir kız çocuğu olarak dünyaya geldi. Özenle büyütüldü; saçları sırma gibi beline dökülür, güzelliği dillere destan olurdu. Ancak onun gerçek güzelliği yüzünde değil, yüreğindeydi.

Henüz çocuk yaşta, daha on üçünde evlendirildi. Hatırlarsanız, hepimizin bildiği klasik bir şarkı vardır: “Kimseye etmem şikâyet, ağlarım ben halime...” Nihavend makamında bestelenen bu şarkının güftesi Raife Hanım’a aittir. O da tıpkı Zahide gibi on üçünde evlendirilmişti. Söz büyüklerinindi; kabul etmek ve yükünü çekmek, çocuk yaşta dediğimiz, gücünü topraktan alan Anadolu kadınına düşerdi. Çünkü evlendiniz mi, yaşın bir önemi kalmazdı.

Allah, Hz. Havva’yı yaratmak için Hz. Adem’in kaburga kemiğinden bir parça almıştı. O parça, toprağın ta kendisiydi. Su ise Hz. Adem’ de kaldı. Birbirine muhtaç su ve toprak elementleri bütünleşip bir oldular.

Kadınların gücü, toprağın gücüydü. Lakin, Anadolu kadını kadar güçlüsü yoktu. Ancak bir toprak dağları üzerinde taşıyabilir; ırmaklara yön verebilir; okyanusları çevreleyebilirdi. Onun toprağı, iman nuruyla yoğrulmuştu. Allah’ın rızasına razı olup, O’nun rızasını kazanma aşkı; tartılamaz bir gücün kaynağıydı. Önce bir eş, sonra bir anne, sonra bir öğretmendi. Onun bastığı yere basarak giden, müstakim yolu takip eden cennete varırdı. Bu nedenle demişti; İki cihanın sevgilisi Resul (s.a.v) “Cennet, annelerin ayakları altındadır.”

İşte Zahide, tam da böyle bir toprak anaydı. Dedemin ölümünden sonra 44 yıl boyunca çocuklarının anası kaldı. İkinci kez evlenmeyi aklına bile getirmemişti. Yedi çocuğun tüm sorumluluğunu, “öf” bile demeden güçlü omuzlarında taşımıştı. Bu yüzden anne ve babaya karşı Kerim Kitabımız bizlere şu öğüdü verir: “Sakın onlara ‘öf’ bile demeyin” (İsrâ, 23).

Zahide hiçbir zaman şikâyet etmedi. Zorluklara şükürle direndi. Elinde tespih, dilinde dua hiç eksik olmadı. Evlatlarını bin bir zahmetle büyüttü.

Zenginliği ne parayla ölçülürdü ne de mülkle. O, gönül zenginiydi. Neyi varsa paylaşır, kimseye kötü söz etmezdi. Kalbinde kin tutmadı; her şeyde Allah’ın rızasını aradı.

Bugün onu anarken sadece bir anneyi, bir eşi, bir nineyi değil; bize hayat dersi veren, sabrın ve sevginin ne demek olduğunu gösteren koca bir çınarı yâd ediyoruz. İyi ki onun torunuyum.

Allah ondan razı olsun. Dünyası da cennet gibiydi, ahireti de cennet olsun.

Ruhun şad olsun, Ninem Zahide.

Bu vesileyle Zahide ismi üzerinden tüm Anadolu kadınlarını büyük bir gururla anıyorum. Ahirete irtihal edenlere Allah’tan rahmet niyaz ederim.

- Z A H İ D E -

BİR EVİN BİR GÜLÜYDÜ, NAZLI NİNEM ZAHİDE
EL BEBEK, GÜL BEBEK BÜYÜSÜN DİYE
SIRMA SAÇLARI BELİNE DÜŞERDİ İNCE İNCE
SELVİ BOYLU, GÜZELLER GÜZELİ ZAHİDE

MUTLU OLSUN DİYE MESUT’LA
HENÜZ ON ÜÇ YAŞINDAYKEN ÇIKTI YOLA
İBRAHİM, MAHİR, ARDINDAN LEYLA
NEBAHATTİN DOĞDU GÜRSEL’İN ARDINDA
SONRA SELAHATTİN’LE FATMA GELDİ DÜNYAYA
YEDİ CAN KATTI HAYATA, YEDİ YILDIZ GİBİ ZAHİDE

ELİNDE TESPİH, DİLİNDE DUA — YÜREKTEN BAĞLIYDI ALLAH’A
BİR KEZ BİLE ŞİKÂYET ETMEDİ MESUT’TAN YANA
ÇOCUKLARINI BÜYÜTTÜ BİN BİR EMEKLE, BİN DUA
ERKEKLER İŞ GÜÇ SAHİBİ, KIZLAR YUVASINDA
YÜKÜ DÜNYA KADARDI — KALDIRIVERDİ ZAHİDE

PARADA DEĞİL, GÖNÜLDE ZENGİNDİ ZAHİDE
NEYİ VARSA PAYLAŞTI, GİZLEMEDİ ELİNDE
NE KİN TUTTU NE NEFRET BARINDIRDI KALBİNDE
RIZA NEYSE, RAZI OLDU HER DEMDE
ALLAH’IM, RAZI OL SEN DE...
DÜNYASI CENNET, AHİRETİ CENNET ZAHİDE.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.