ANAMAS'TA ŞENLİK VAR

Prof. Dr. Hüseyin Muşmal

Huzurla ve huşuyla tamamladığımız Ramazan ayının bitimiyle çok şükür ki bayrama kavuştuk. Bizleri bir bayrama daha kavuşturan yüce Allah'a sonsuz şükürler ediyoruz. Bayram namazının ardından pek çok yerde ve hanede olduğu gibi bizim baba evimizde de bayram sevinci yaşandı. Lakin biz bu sevinci genç yaşta rahmetli olan babamızın vefatı nedeniyle 17 yıldır buruk yaşıyoruz. Üstelik ailenin en büyük çocuğu olmam nedeniyle de 22 yaşında aile babası olmak misyonunu çaresiz kabul etmek durumunda kalmıştım. Bu nedenle garip anacığımın ve evimizin direği babamızın yerini doldurmak mümkün olmadığı için bayramlarda yüreğim her daim buruk kaldı. Bu hissin zamanla kaybolacağını düşünsem de 17 yıldır değişmeyen bir gerçek olarak bu his her baba evime gittiğimde beni bırakmayan sadık bir duygu haline dönüştü. Bütün bunlara rağmen hayatın gereği ve bir gerçeği olarak kalan ömrümüzde insan olmanın vasıfları içinde bayram sevincini buruk da olsa yaşamaya devam ettik. Bayramların vazgeçilmez özelliği doğrultusunda eş dost akraba ziyaretleri yaparak çoluk çocuk sevindirmek de babamızdan öğrendiğimiz bir davranış ve çocuklarımıza bırakacağımız bir miras olarak üzerimizde bulunuyor. Biz de bu mesuliyet veya misyon gereğince bunu mümkün mertebe yerine getirmeye çalışıyoruz. Bu nedenle günlük yaşamımızı orada sürdürmesek de aidiyet bağı ile bağlı bulunduğumuz ve babamızın annemizin doğum yeri olan köyümüze ve orada bulunan akrabalarımızı da bayramlar vesilesiyle ziyaret edip hal hatır soruyor, gönül alıyoruz. İşte bu gaye ile Bayram'ın üçüncü günü yolumuzu düşürdüğümüz Kurucaova köyünde akraba ziyaretlerini yaptıktan sonra köyümüzün hemen çıkışında yaylalarımızın bulunduğu Anamas Dağı güzergahında samanlık içi veya taş donduğu adı verilen bir mevkide köy şenliği yapıldığını öğrendik. Aslında daha önceden organizasyonundan haberdar olduğumuz bu şenliğe gidebilmek için ziyaretimizi üçüncü güne denk düşürdüğümüzü söylemem daha doğru olacak. Uzun bir süre ara verilmiş olsa da onbeşincisinin düzenlendiği şenliğe üniversiteden arkadaşım kardeşim sosyolog ve dilbilimci Yrd. Doç. Dr. Fatih Uslu'yu da davet etmiştim. Fatih kardeşim babası Ali Uslu amca ve ziraat mühendisi bir arkadaşı ile davetimize iştirak ettiler. Yıllarca Toroslarda konar göçer bir hayat yaşamış Ali Amca'yı henüz hiç uğramadığı yaylalarımızda ağırlamak bizim için onur oldu. Şenlikte Fatih kardeşimle yürüttüğümüz bir proje çerçevesinde Anamaslı Mehmet başta olmak üzere köyümüzün Yörük Kültürünü taşıyan ve aktaran kişileri ile mülakatlar gerçekleştirmiş Ulu Ardıç ağaçlarının gölgesinde bize ikram edilen gözleme ve nefis çayların eşliğinde köyümüzün yöresel sanatçıların söylediği türküleri de dinletebilmiştik. Gözlerimiz Konya veya Ankara havalarından ziyade yöresel türküleri söyleyenleri yöresel oyunları oynayanları veya yöresel kıyafetlerle bezenmiş insanları aradıysa da organizasyonu yapan dernek başkanı Mesut Can Bey'in bu seneki şenlikte bu tür aktiviteleri yapamadıklarını dile getirince inşallah seneye gerçekleştirilir temennisini iletmekle yetindik. Aslında bu tür organizasyonları gerçekleştirmek oldukça zor ve zahmetli işlerdir. Hele küçük yerlerde katkı sağlayanlar sınırlı olmasına rağmen dedikodu yapanlar engel çıkaranlar altında bir şey arayanlar her şeye kulp takanlar daha fazla olacaktır. Herkesin çoğunlukla seyirci olduğu şenliklerde işin yükü bir kaç kişinin sırtında kalır. O kişiler de ellerinden geldiğince bu işi yürütmeye ve eleştirilere göğüs germeye çabalar.  Öncelikle bu işte emeği geçen başta dernek başkanı Mesut Can ve yönetim kurulu üyelerini tebrik ediyorum.  Ancak hoşgörülerine sığınarak son şenliğin gerek içerik gerek nitelik ve gerekse katılım acısından önceki şenliklerin altında kaldığını söylemeliyim. Keşke mümkün olabilse idi ve bizler orada kasabamıza özgü oyunlar kıyafetler gösteriler görebilsek kasabamıza özgü yemekler giyebilsek yöresel düğün nişan adet örfleri hatırlatacak faaliyetlerle karşılaşabilseydik.   Elbetteki bizleri bi raraya getirmek bile önemli bir hizmettir. Orada nefis Anamas Dağı manzarası ve kekik kokuları arasında aldığımız oksijenin yerini hiçbir şey tutmaz. Uzun süredir görmediğimiz insanlarla karşılaşmış olmak bile önemlidir. Lakin bu tür faaliyetler birazcık da köyümüzün sorunlarının en azından kaybolmuş veya kaybolmaya yüz tutmuş gelenek ve değerlerimizin dile getirildiği bir faaliyet olmalıdır. Şahsımın da içinde bulunduğu katılımcılar siyasetçi olmaya aday insanlar değil.  Nefsim adına bir çul veya bir bardak çay ikramı beklentisi içinde de olamam. Üstelik boşboğazlığım nedeniyle bir ağaç gölgesine sığınıp sohbete daldığımız için tatma imkanım olmasa da bir hemşehrinizin vefatı münasebetiyle yakınları tarafından okunan hatim duası ve mevlüt sonrasında yapılan pilav üstü kavurma ikramı da oldukça yerinde idi. Hem bu ihmalim benim kusurum nedeniyle öğle yemeğini kaçırmış olan misafirlerimize dönüş yolunda Yakamanstırda nefis Beyşehir Sazanı ikram etmek fırsatını da doğurmuş oldu. Kusurumu bize güneşin tepeden henüz ayrıldığı öğleden sonra Kubadabad Sarayı kazı alanında bizden başka hiç kimsenin olmadığı ve kabuk değiştirmiş uzun karayılanların ve boyumuz kadar uzamış kuru otların arasında tedirgin ve ürkek bir tarih ziyareti ile kapatmaya çalıştım. Bu ziyaret sırasında ve sonrasında kazının devam edip etmediğini anlamamız mümkün olmadı. Bu nedenle bu yöndeki sorulara bir cevap veremedim. Yine de sıcağın arasında Gürlevik Pınarı ziyareti bizi bütünüyle mest etti. Adaları ve balıkçı kayıklarını bir süre keyifle izledik. Ancak Sevgili Ali Amca’nın iştirak etmediği bu ziyarette onu Kızoluğu Genek İslibucak Çataloluk ve Seriklilerin mahalleye çevirdiği Ali Efendi de dahil Anamasın yaylaları arasında eski günlerine de götürmeliydim. Nitekim kendisi de yıllarca konar göçer Bozamatlı Yörüğü olan Ali Amcamın da katıldığı dönüş yolunda her gördüğümüz arabanın Antalya Serik plakalı araçlar olması veya çeşme başında ya da verdiğimiz herhangi bir molada bir sürü akraba yörükle karşılaşmamız onu değil de beni fazlasıyla şaşırtmıştı. Yolculuk sırasında bir Yörük Çocuğu Kurucaovalı olarak kökenimin Anamas’ta yaylaysan Seriki cemaati yörüklerine dayandığını bir kez daha teyit etmiş oldum. Ayrıca bu durum has yörük olan Fatih Uslu kardeşimi neden bu kadar çok sevdiğimi anlamama ve ona duyduğum bu yoğun muhabbetin sırrını çözmeme neden oldu. Bu yazıya belki de bu yazının bir sonucu olarak organizasyonu yapan değerli hemşehrilerimize bir öneriyle nihayet vermek istiyorum.  Sizlerin daima destekçisi olmak arzusu ve başarılı olmanız duasıyla onbeşincisinin gerçekleştirildiği bu şenliğimizi yöresel kimliğimizi ve kültürümüzü ön plana çıkartarak şekilde büyük bir Anamas Yörük Şenliğine dönüştürmek kanaatimce daha uygun ve yerinde olacaktır.  Sürç-i lisan ettiysek af ola. 

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (2)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.