ANKARALI İŞ ADAMI NİYE KONYA’DAN GEÇMEZ?

Uğur Özteke

Havalar yine çaktırmadan güzel güzel ısınmaya içimizi ısıtmaya başladı değil mi? Çok şükür. Her günün her mevsimin kendisine özgü bir güzelliği var. Yeter ki sağlık olsun yeter ki hür ve bağımsız olabilelim. Özgür olabilelim.

Vallahi şu seçimler yaklaşırken siyasilere de kızıyorum. Bizim siyasiler yalanla dolanla olmayacak şeylerle milleti birbirlerine kırdıracaklarına çıkıp sadece “Sağlıklı nefes alıp vermek kadar büyük nimet var mı? Bir insanın tuvalete kendisinin gidip gelip ihtiyacını yapabilmesi kadar büyük bir nimet var mı? Bir insanın oksijen tüpüne bağlı kalmadan yürüyebilmesi kadar büyük nimet var mı? Bir insanın cezaevinde olmaması elini cebine sokup istediği yerde dolaşabilmesi kadar büyük bir nimet var mı?...” deseler.

Patlıcan, domates, biber fiyatı üzerinden milleti ikiye böleceklerine “Kardeşim kış günü patlıcan, domates, biber yenir mi? Güneş görmeyen seralarda yetişen bu sebzeleri yiyeceksen bedelini ödeyeceksin. Yoksa yazdan biberini, patlıcanını kurutacaksın kışın da sağlıklı ve hür olursan yiyeceksin” deseler olmaz mı?

Yahu biz 50 yıl önce ne böyle bir teknoloji ne de ilerlemişlik, ne bir gelişmişlik, ne bir zenginleşmişlik varken yani fakir iken pazar günleri tereyağlı böreğin üzerine kavun yiyorduk kavun. Üzüm yiyorduk üzüm. 

O kavunlar, o üzümler seralardan mı geliyordu?

Yooooo büyüklerimiz, ninelerimiz, annelerimiz yazdan kavunlarımızı, üzümlerimizi tek tek izbelere bodrumlara asarlar kışın ortasında karın altında da şifa niyetine yerdik.

Vallahi bu siyasilerin yatacak yerleri yok.      

Önce sağ sağlıklı ve hür olduktan sonra birbirimizi seviyorduk, sayıyorduk; büyük büyüklüğünü, küçük küçüklüğünü biliyordu. Genci yaşlısı, yeni nişanlanan evlenen çiftleri iki göz odada yaşarken mutlu oluyorlardı değil mi?

Peki şimdi yeni evlenen çiftler ayrı evlerdeler. Hem de eşyaları en lüksünden en pahalısından. Evlenen kızımıza gelinimize hemen bir de araba alıyoruz. 7 ay sonra iki çiftin kavgası başlıyor. Kavga niye?

Domates, biber, patlıcan yiyemedikleri için mi?

Mutlu olamıyorlarmış? Aileler hemen doktorlar psikologlar terapiler için devredeler. Sonuç? Gelin kızımız, damadımız, oğlumuz, kızımız mutlu değilmiş? Niye mi? Gerekçe çooook. Amma mutlu olmamak için hiçbir şey bulamasalar “o bana vakit ayırmıyor” diyorlarmış.

Para ile lüks eşyalar at araba ve patlıcan, domates yemekle mutluluk olsaydı 50 yıl önceki insanlarımız mutsuz olurlar. Ama bugün durum tam tersine olduğuna göre sıkıntı vallahi de billahi de en sağından en soluna bizi yönetenlerde.

…………….

Geçen gün Kanal 42’deki spor programından çıktım Karapınar’ın eski ve efsane muhtarlarından Mustafa Amcamız (Mustafa Korkusuz) aradı. Yeşil-Beyazlı İdmanyurdu fanatiği olan muhtarımız dakikalarca siyah-beyazlı Konyaspor ile rekabeti hatıralarını anlatıyordu.

Şimdi tek Konyaspor var neredeyse kuruluş tarihi 100 yıla yaklaştı (Gerçi bu yüz yıllık tarih bizler için, biraz sorgulayanlar için pek inandırıcı değil de neyse) takım Avrupa’ya gitmiş. Tarih yazmış. Konyaspor bugün sahada kazanıyor tribünlerde mırıltılar var. Onlar da sonuçtan ve durumdan memnun değiller.

Yani insanımız mutsuz. Bunun sebebini ister sosyolojik olarak ister psikolojik olarak hangi bilimden hangi pencereden araştırırsanız araştırın kaynak belli.

Ama ben bugün bunları yazmayacaktım ki. Bu sabah yine hastane dolaştım. İnsanların çaresizliğini ve omuzlarının düşmüş hallerini gördüm. Belki onun için bunları yazdım. Neyse siz bana bakmayın hakkınızı helal edin ve esas konumuza geçelim.         

…………

Geçenlerde şehrin bayağı bir meşhur genç idealist işadamı bir grup ile etli ekmek, börek yiyorlardı. Beni de çağırdılar. Karnım toktu sadece onlarla masaya oturdum ve soda içtim. Etli ekmek masasında bile konu ne olur şüphesiz KONYA

O arkadaş anlatıyordu.

“Uğur abi ne olursun şunu bir yazar mısın? Ankara’da çok güçlü bir iş adamı var. Bu arkadaşın Antalya’da da işleri var. Bunun sohbetini yaparken Konya’dan geçerken bize de uğramasını bir kebap, etliekmek yiyebileceğimizi söyledim”…

Adam birden fırladı “Biz sizin yolu kullanmayız. Afyon’dan geçiyoruz?”

Bir şey anlamamıştım. “Hayırdır niye?” deyince “Sizin oraya geldik mi çevre yoluna giriyoruz 50 metrede bir kavşak 50 metrede bir trafik lambası. En az yarım saat kaybediyoruz. Biz Antalya’ya Afyon üzeri çok daha rahat gidiyoruz”…

Abi ne olursun bu konuyu köşende yaz da ilgililer görsün. Ankaralı iş adamının dediği yüzde yüz doğru. Böyle çevre yolu mu olur?”…

…………

Biz de yazdık.

Böyle çevre yolu olur mu olmaz mı? Orası bizi aşar.

Tatil yapanlara ve yapacaklara iyi tatiller.

GÜNÜN OKKALI SÖZÜ

İnsanın alnına yazılı bir nasibi varsa esiri olduğu bir vakti de var. Her dua nasibine, her nasip vaktine esirdir.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Dolmuşlara yasalının dışında insanları doldurup nefes alınmayacak hale getirmediğimiz zaman daha iyi ADAM oluruz.

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (11)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.