Anlatmanın Diğer Yolu

Ziya Uysal

           Yurttaşlık bilinci kazanamamış biri kanun, nizam, kural tanımadığı gibi devlet, vatan, bayrak gibi değerlerin kıymetini de bilmez. Kitaplara, “Kanunu bilmemek mazeret değildir” yazmanın, ona göre bir anlamı yoktur. Çünkü bunu anlamak da bir seviye gerektirir.  Ama vatandaşını böyle geri bir düzeyde bırakmamak da devletin ve toplumun görevidir.

 

           Çoğu ülkede olduğu gibi Türk halkı da çeşitli etnik kökenlere mensuptur. Bunların birçoğunun komşu ülkelerde akrabaları vardır. Ayrıca ülkemiz Asya-Avrupa arasında bir köprü, bir kavşak noktasında yer almaktadır. Doğal olarak Türk halkı bütün bunların ortaya çıkardığı zengin bir halk kültürüne sahiptir. Ancak zor bir coğrafyada olması sebebiyle dış etkilerin fazlalığı ortak bir kültür ve ortak değerler etrafında kaynaşmayı zorlaştırmaktadır.  

 

          Çeşitli etnik kökenlerin farklı yetenekleri vardır. Bunlardan oluşan bir koronun uyumu da iyi olursa olağan üstü avantajlar ortaya çıkar ki, bu az rastlanan bir durumdur. ABD de bu avantaja sahiptir ve bunu korumak için her yıl, çok çeşitli milletlerden, çok sayıda gence vatandaşlık hakkı vermektedir. Ancak hem çok kültürlü, hem de genç nüfusa sahip bizim gibi ülkelerde vatandaşlara çok sağlam bir YURTTAŞLIK BİLİNCİ verilemezse bölücülük taban buluyor ve huzursuzluk kaçınılmaz oluyor. İleri ülkeler bunu aşmış, biz de aşabiliriz.

 

          Her biri ayrı bir zenginlik sayılan farklılıklar, aynı zamanda kolay istismar edilebilen birer ayrışma sebebi de olabiliyor. Farklılıklar yaşatılırken, bunlara ilave olarak herkesin benimseyeceği ortak değerler de olmalıdır. Öyle olmadığı zaman herkes kendine ait olan değerleri tüm yurtta egemen kılmaya, ya da ayrışmaya kalkıyor. İşte Din, devlet, vatan, millet, bayrak gibi ortak değerlerin uğruna ölecek kadar hepimizce sevilmesi, korunması, bunun için önemlidir. Her şeyden önce bu değerleri sevmeyi ve korumayı bize Allah emrediyor.         

 

          Her bir yurttaşımıza Türk vatandaşı olmaktan gurur duyacağı ve hepsinin birer Türkiye sevdalısı olacağı eğitimi veremezsek huzurumuz olmaz. Din, Devlet, Millet, Vatan, Bayrak gibi değerler için gerektiğinde seve seve canını veren bir milletiz biz. Bunu kuşaktan kuşağa ve vatandaşın tamamına öğretemezsek bizim geleceğimiz olmaz. Kırk yıldır yaşadığımız sıkıntı tam da bu sıkıntıdır. Bu eğitimi milli ve kutsal bir ideoloji olarak, sevgiyle, saygıyla, ciddiyetle, en ileri düzeyde bir coşku ve heyecan içinde, her insanımıza vermemiz gerekiyor.

 

           Bu bir yüksek seviyedir. Bütün bu çabalara rağmen “Odunum da odunum” diyenler de illa ki çıkacaktır. ONLAR SÖZLE DEĞİL, GÖZLE EĞİTİLECEK OLANLARDIR. Bölücü virüsü kapmış olanları hapiste yatacağı süre kadar FİLİSTİN’ DE, mümkünse Filistin vatandaşı olarak, zorunlu ikamete tabi tutmalıyız. Onlar, Türkiye gibi bağımsız, güçlü, demokrasiyle yönetilen bir devlete, cennet gibi bir vatana, tüm dünyada kabul gören bir pasaporta sahip olmanın, kısaca T.C. vatandaşı olmanın kıymetini ancak bu yolla anlayabilirler. Onlar, sahip olduğu nimetin kıymetini bilemez durumdalar.    

 

           Filistin yönetimiyle mutlaka bu konuda bir anlaşma yapılmalıdır. Eminim ki buna seve seve onlar da katılırlar. Çünkü bu onların da yararınadır. Ben, bir yabancı ülkede Filistinli kardeşlerimizle bir süre bir arada yaşadım. Tam bağımsız ve güçlü bir devlete sahip olmadıkları için duydukları sıkıntı, üzüntü ve ezikliği yakından tanımış, yüreğinde hissetmiş biriyim. Doğrusu ben de bu nimetlerin gerçek kıymetini o zaman anladım. Bu tecrübeye dayanarak ben diyorum ki bölücüleri, özellikle de Diyarbakır’da kendi bayrağını indiren beyinsizleri, uzunca bir süre Filistin’e, AKILLANMA KURSUNA gönderelim. Orada devletimizin her yurttaşına sunduğu nimetlere, hatta bu güzel vatanın resimlerine bile hasret kalsınlar! Bunun bedeli her neyse ona da katlanalım.

 

            Onları ceza evinde kırk yıl beslesek veya kırk yıl kurs versek yine de anlamazlar. Onlara ne yaparsanız yapın, T.C. vatandaşı olmanın değerini başka türlü anlayamazlar. Atalarımız, “Bir şeyin kıymeti, onu kaybedince anlaşılır,” demişler. Her suça hapis cezası vermek, her zaman ıslah edici olmuyor. Kargadan başka kuşları da tanımalıyız. 

 

 

EMİ

  

 

Ak üzümüm, al kirazım, yarpızım

 

Kelebeğim, kısmetim, alın yazım

 

Senden uzaklarda yapayalnızım

 

Seni sevdiğimi unutma emi

 

 

 

Derman aranacak sızılar gibi

 

Okuyana hasret yazılar gibi   

 

Kurbanlık, kınalı kuzular gibi

 

Yol gözlediğimi unutma emi

 

 

 

Asker ocağında zaman geçmiyor

 

Vatana can feda, kimse kaçmıyor

 

Ama kahpe terör hedef seçmiyor

 

Vurulursam beni unutma emi

 

 

 

Vasiyetim olsun bu kadar gence

 

Kimse evlenmesin askerden önce

 

Saçı-başı döküp köye gelince

 

Kurbanlar keselim unutma emi

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.