Bağımsız!

Erol Sunat

Mahalli seçimler öncesiydi. Adaylar ortaya çıkmaya başlamış, hatta bazı partiler, bazı yerlerde adaylarını net olarak belirlemişlerdi.

Kasabanın iki adayı vardı. Biri biraz daha ağır basıyordu.

Kasabada hatırı sayılanlar bir araya geldiler. Bu dediler böyle olmayacak, bize iyi bir aday lazım.

Varsın partisi olmasın.

Oradan biri abi dedi, partisi olmadan kazanmak çok zor. Sen şimdi bu aday bağımsız aday olsun diyorsun amma, nasıl olacak bu iş?

Kendinden emin olan eşraf, var öyle biri dedi. Kabul etsin yeter! Yeminle o aday olursa, bak göreceksin fark atacağız fark!

Bir heyet oluşturdular, çıktılar geldiler, aday gösterecekleri adamın dükkanına…

Bizi dediler, birkaç dönemdir hep başından savdın. Bak bu sefer itiraz etmeyeceksin. Sen sadece aday olacaksın, gerisine karışmayacaksın.

Aday gösterilecek olan adam, tamam dedi, aday olayım.

Çıktı gitti İlçedeki Seçim Kuruluna bakan Hakime.

Hakimim dedi, kasabalı çok üzerime geldi., bağımsızdan aday olacağım işte dilekçem.

Hakim, iyi düşün dedi. Seni severim. Hayal kırıklığına uğramanı istemem. Böyle aday gösterilip de, ortada bırakılan çok oldu. Sana yarın mesai bitimine kadar düşünme süresi.

Bağımsız aday, ertesi güne kadar düşündü. Mevcut adayların her ikisini de iyi tanıyordu. Kasabalılar, bu ikisinden de olmaz, illaki aday sen olacaksın demişlerdi. Üstelik hiç bu kadar da ısrar etmemişlerdi.

Öğleye doğru tekrar geldiler.

Aman ha dediler, bizi yarı yolda bırakma!

Bağımsız aday, tekrar geldi Hakimin yanına, al dilekçemi Hakikim dedi, kesin adayım.

Adaylığını kesinleştirdikten sonra, kasabada ortalık karıştı. Diğer iki adaydan şansı oldukça yüksek olana destek için, Vilayetten bir Milletvekili çıktı geldi.

Taraftarları, Vekilde geldi, artık kimse bizi yıkamaz!

Toplandılar adayı destekleyen kahveye…

Bir saat kadar sonra, Milletvekili birkaç araçlık konvoyla çıktı geldi kasabaya, öyle bir karşıladılar ki, gören Vekilin desteklediği adayın işi garanti demeye başladı!

Milletvekili kahvede konuşacağı masada ayağa kalktı. Alkış tufan kasabanın meydanını doldurdu.

Vekil, Kasabalılar dedi, beni tanırsınız, aday gösterdiğimiz kardeşimizi de! Sizin tertemiz oylarınızla bu kardeşimizi Başkan seçeceğiz! Duydum ki, bazı arkadaşlar, bizim adayımızın karşısına bağımsızdan birini çıkarmışlar.

O iş öyle olmaz!

Partili aday dururken, bağımsıza kimse oy vermez, yönünü dönüp bakmaz!

Hem o bağımsız adayı biz iyi bilir, iyi tanırız!

Ardından da, başlamış bağımsız adayı yerden yere vurmaya…

Vekilin konuşmalarını dinleyenlerden biri usulca çıkmış kahveden doğruca bağımsız adayın dükkanına gelmiş. Başkanım demiş, Vekil, senin aleyhinde öyle bir konuşuyor ki, neler demedi neler.

Dükkanda kahveye yakın olunca, bağımsız aday, çıkmış varmış kahveye…

Vekil, coşmuş, tabiri caizse bağımsız adayı bir gömmediği kalmış.

Tam bir ara duraklamış ki, bağımsız aday, Vekilim demiş, sen şimdi aleyhinde atıp savurduğun bağımsız adayı hiç gördün mü?

Görmedim!

Tanışıklığın, merhaba etmişliğin falanda mı yok?

O da yok!

O aleyhinde konuştuğun adam benim!

Sen beni bilmezsin ama, ben seni iyi tanırım!

Sen bilmem nerelerde memurken, biz bu şehirde, bu bölgede siyaset yapıyorduk Vekilim!

Ortalık bir anda buz kesmiş. Sesler kesilmiş!

Bağımsız aday, başka bir şey söylemeden kahvenin kapısından çıkmış gitmiş.

Netice ne mi olmuş!

Bağımsız aday diğer iki adayın arasından sıyrılmış, o Vekilin adayına da iki yüze yakın fark atmış!

O vilayette, zoru başararak seçim kazanan iki bağımsız Başkandan biri olmuş üstelik.

Halk, Başkanım demişler, o encümenden yedisi, sana en yakın oy alan, vekilin partisinin gösterdiği adayın encümenleri, diğer ikisi de öbür partiden, işin zor nasıl yürüteceksin Başkanlığı.

O kolay demiş Başkan.

Almış hoparlörü eline…

Kasabalılar demiş, bundan böyle Belediyemizin yapacağı bütün toplantılara halkımızdan isteyenler katılabilir. Ne konuştuğumuzu, neye karar aldığımızı hepiniz bilecek, hepiniz şahit olacaksınız.

Kasabalı işte Başkan demişler, sonra da Belediye Meclisinin yapmış olduğu toplantıların hepsine halktan katılanlar ve takip edenler olmuş.

*****

Anadolu böyle adamları çok sevdiğini söyler. Lakin, külliyen yalandır. Birkaç kişi haricinde böyle adamlar ne dün, ne bugün kimsenin işine gelmemiştir.

Halen var mı böyle adamlar?

Elbette!

Ancak, bizim doğru düzgün insanlarla, dürüst olanlarla yıldızımız barışık değil!

Doğru düzgün adamı severim, lakin yanımda bulundurmam dememiz o sebepten!

Yıllar önce yine bir kasabada hiç de tahmin edilmeyen bir bağımsız aday aralardan sıyrılmış Başkan seçilmiş.

Kimse şans vermiyormuş. Deve dişi gibi adaylar bulduk diyenler birbirine düşünce, kasabalı sandıkta öyle olmaz, böyle olur diyerek, vermişler oylarını. Sandıktan hiç kimsenin ihtimal vermediği aday Başkan olarak çıkmış. Ancak, vefayı, vefasızlığı ve ayak oyunlarını dolu-dolu yaşamış olarak.

Mazbatasını alıp, Belediyeye geldiğinde, doğrudan belediye hoparlörünün olduğu odaya girmiş. Görevli olan delikanlıya, ben buradan seslendiğimde, bütün kasaba duyar mı?

Duyar Başkanım!

Başkan açmış mikrofonu…

Kasabalı demiş ben yeni Başkan falanca…

Bana oy vereninde, vermeyenin de…

Kasabada Başkanın bu hitabını duymayan kalmamış, kimi kızmış, kimi gülmüş geçmiş, kimi bunun tabiatı böyle araya harç koymadan konuşmaz demiş.

Ancak o kasaba o güne kadar hiç almadığı hizmeti onun döneminde almış.

Başkan, ne kimseye iltimas geçmiş, ne torpil olmuş, kim ne hak etmiş, onu almış.

Başkanlık dönemi bittikten sonra da, ne onu aday gösteren olmuş, ne de biz senden daha düzgününü ve dürüstünü gördük diyen!

Eski siyasetçilerde oturmuş demişler ki, bağımsız dediğin, bir dönem için seçilir. Başkanlık nedir, nasıl yapılır gösterirler, ortaya koyarlar amma, kimsenin işine gelmez!


İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.