Bir başkadır seçim hikayeleri!

Erol Sunat

Malum seçimler yaklaşıyor. Bazılarımız çoktan seçim sathı mailine girdik bile diyorlar. Bir belli olmayan, açıklanmayan seçim tarihi. Onun da eli kulağında! Seneye Mayıs mı, Haziran mı orası az biraz karışık. Önümüzdeki aylarda netleşir gider diyorlar.

Seçim havası olur, seçim rüzgarları eser de seçim hikayeleri olmaz mı?

Seçim bölgeleri var olduğu zamanlardan bir hikâye anlatalım o zaman;

Aday her sabah olduğu gibi, seçim aracıyla düşmüş yollara. Yanında onu hiç yalnız bırakmayan iki arkadaşı;

Bugün nereden başlayalım Başkanım demişler.

Başkan adayı düşünürken, yol üstünde yaşlı bir çift el kaldırmışlar arabaya.

Başkanın arkadaşlarından biri;

Başkanım demiş, alalım şu ihtiyarları, nereye gideceklerse bırakalım, size siyaseten dönüşü olabilir.

Başkan az biraz düşünmüş, arabayı kullanan arkadaşına;

Dur demiş, bu yoldan dolmuş, otobüste geçmez, al şu insanları.

Adayın aracı, yaşlı karı-kocayı almış arabaya.

Yaşlılar arabanın arka tarafına oturmuşlar.

Başkan adayının diğer arkadaşı yanlarına oturmuş, onlarla anlaşmaya çalışmış.

Sonra da;

Başkanım demiş, yazık duymuyor bu insanlar. İkisi de sağırmış.

Başkan;

İşaretle sor bakalım demiş nereye gidiyorlar.

Yakın bir köy dediler Başkanım.

Neresi?

Kaç kilometreymiş sordun mu?

On dakikayı geçmez diyorlar, Başkanım, sevaptır.

İhtiyarların el işaretleriyle tarif ettikleri yoldan başlamışlar gitmeye, Birkaç köy geçmişler, yol devam ediyormuş. Bu arada yarım saat kadar da olmuş.

Başkan;

Ulen demiş, uyduk senin aklına, iki oy kazanacağız diye, dünya kadar seçmen kaybettirdiniz bana. Bunlar bana oy verse ne, vermese ne!

Başkanım en azından bir iyilik yaptınız.

Bu sağırlara mı?

Ayıp oluyor Başkanım!

Başlatma ayıbından, bunlar sağır demedin mi, duymadıkları şeyi anlatamazlar.

Ama sizin yüzünüzden anlamışlardır birçok şeyi!

Şeytan diyor ki, indir şunları, dön seçim mahalline, benim gibi birinin ne işi var şu köy yollarında be...

Gelmişiz Başkanım, işte şu köymüş ihtiyarların köyü...

Çok şükür!

Araç durmuş. İki ihtiyar inmişler araçtan.

Yaşlı Adam geriye dönmüş;

Sağ ol demiş!

Başkan adayı bir yandan duymayan adama el sallarken bir yandan da yüzüne karşı;

Bendeki şansa bak demiş, sabah sabah iki yolcu al hem sağır olsunlar hem de benim seçim bölgemin dışında otursunlar. Ulen İyilik meleği misin sen?

Yaşlı adam;

Sağ ol Başkanım demiş. Köye geldik. Hanımın kulakları duymaz amma, evvel Allah benim kulaklar sapasağlam. Hadi Hoşça kal!

*****

Hikâyeyi anlatan dostuma göre, bu hikâye geçmiş bir seçim döneminde yaşanmış bir hikâye!

Kıssadan hisse demiş atalarımız.

Adaylarımız araçlarıyla birlikte yarın-bir gün dolaşmaya başlayacaklar.

Bu hikâye benzeri birçok olayla karşılaşmamaları imkânsız.

Kiminin oyu, kiminin duası diyelim de laf ortaya düşsün.

İnsanların yüzünü güldürmek bile bambaşka bir duygu.

Sekseni aşmış dedem, “İnsanların yüzünü güldürenin, Rabbim de yüzünü güldürür. Amma günümüzün adayları bir tuhaf oğlum. Elini sıktığın, selam verdiğin, halini hatırını sorduğun her insanı oy olarak görmeyeceksin. Oy olarak gördün mü, vatandaş adamın yüzünün ekşimesinden, gözünün ferinden, adım atışından, çalımından bilir, ne niyette olduğunu.” diyor.

Dedem bir dünya seçim görmüş adam.

İsmet Paşayı biliyor, Menderes'i biliyor. Demirel'i, Özal'ı görmüş.

Mahalli idarecilerin birçoğunu bir çırpıda sayıyor.

Zekâ yerinde, unutma yok.

Yeni adayların burunlarının büyüklüğünden, tevazu sahibi olmadıklarından, ayaklarının yere değmediğinden, yanlarına bile yaklaşılamadığından şikayetçi.

*****

Adamın gözlerinde samimiyet yok oğlum diyor.

Sağır olmaya gerek yok.

Adayın yüzüne bak, notunu ver.

Bunlara bir soru sor, sorduğuna pişman ol.

Lafı dolandıranları mı, ararsın!

Cevap yerine proje anlatanları mı, dinlersin!

Bir alem olmuşlar oğlum.

Dedem oyunu kime vereceksin diyorlar.

Duymaz diye de bağırıyorlar.

Benim kulaklar sapasağlam oğlum.

Adaylar duymaları gerekenleri duysalar yeter!

Duymuyorlar, işlerine gelmiyor.

Yine bir seçim geliyor, inanın değişen fazla bir şey yok! Adaylar üç aşağı beş yukarı aynı öngörülere sahip, seçmen yerli yerinde. Herkes her şeyin farkında! Her şey meydanda.

Uzun lafın kısası ne mi diyor seçmen?

Biz hazırız bekliyoruz!

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.