Bir zamanlar göldü, şimdi çöl oldu!

Mustafa Balkan (Tarih Yazıları)
  • Temsili Nasreddin Hoca’nın her sene “ya tutarsa” diyerek maya çaldığı Akşehir Gölü, 1969’da 35 bin hektar olan alanı günümüzde 50 km2’nin altına düşerek küresel ısınmayla birlikte adeta çöle döndü.

 

 

Sultan Dağları ile Emir Dağı arasındaki çöküntü alanındadır. Kapalı bir havzada bulunduğundan, dışarıya akıntısı yoktur. Buna karşın, suları çok az tuzludur. Kıyılardan göle karışan tatlı su kaynaklarının bolluğu, kıyılarda suyun tatlılaşmasını sağlar. Tuzluluk, orta kesimlerde ve kuzeydoğuda daha belirgindir.

Dolu haliyle yaklaşık 35.300 km2 büyüklüğündeki Akşehir Gölü, en derin yeri 7 metre olan düz zeminli tektonik bir göldür. Sığ bir göl olarak derinliği 2-4 metre arasında değişir. Gölün güneydoğusundaki yaklaşık 10 km’lik kıyı şeridi dışında kalan tüm kıyıları, seyrek fakat geniş sazlıklarla kaplıdır. Akarsu deltalarında da, söğüt toplulukları mevcuttur. Sazan ve turna gibi ticari önemi olan balıkların yanı sıra beş balık türü daha bulunmaktadır.

Gölde; sonbahar ve kış başlarında, başta yaban kazları ve yaban ördekleri olmak üzere, pelikanlar, dalgıçlar, balıkçıllar, yağmurcunlar ve martı türlerinden oluşan, 60-80 bin civarında kuş görülür. Evet, Akşehir Gölü, Nasreddin Hoca’nın maya çaldığı göl. Harita üzerinde, yüzölçümü olarak, Türkiye’nin beşinci büyük gölüdür. Ama bilinçsiz sulama ve küresel ısınmanın etkisiyle, her yıl yok olmaya bir adım daha yaklaşıyor.

Akşehir Gölü, yöre halkının ifadesi ile ‘çanak değil, tabak bir göl’. Gölü besleyen derelerin önü kesilip bahçelere çevrildiği ve göl çevresinde derin kuyular açılarak sular tarım ve meyvecilikte kullanıldığı için bu kaynakları kurumuş durumda… Onun için, kurak geçen bir mevsim göldeki suyun tamamen çekilmesi ile sonuçlanıyor.

Akşehir Gölü’nün kurumasında sulama amaçlı derin kuyular açılması, kiraz ve elma gibi meyve bahçelerinin; pancar, tütün, mısır, ayçiçeği gibi ürünlerin sulanmasının birinci derecede rolü var. Bunun için Devlet Su İşleri, son 3 – 4 yıldır Akşehir ve Tuzlukçu Ovası’nda derin kuyu açılmasını yasaklamış durumda. Yeni açılan kuyulara ruhsat verilmiyor. Ancak kuyu açılması önlenemiyor da… Akşehir Ovası’nda sulamanın dönüştürülmesi için yoğun bir çaba var. Damlama sulamaya geçmek için Konya Valiliği, Akşehir Kaymakamlığı, Mevlana Kalkınma Ajansı ve Tarım Bakanlığı birimlerinin yoğun çabası gözleniyor. Sulama problemi çözülmeden Akşehir – Eber Gölleri için çözüm üretilmesi zor.

 

NAPOLYON KİRAZI

Akşehir’de üretilen, büyüklüğü ve farklı tadıyla tanınan ”Napolyon kirazı”, yalnızca üretildiği yörelerin değil, Türkiye’nin de yurt dışındaki bir markası.

Napolyon kirazıyla ünlü Akşehir’de de yılda yaklaşık 15 bin tona yakın kiraz üretilirken, bu kirazların da büyük bölümü yurt dışına gönderiliyor. 140 bine yakın kiraz ağacından elde edilen Napolyon kirazı, hemen hemen tüm Avrupa ülkelerine gönderiliyor. Kiraz ihracatından yılda ortalama 10-12 milyon dolar gelir elde ediliyor.

Akşehir ve bölgesinde yetişen başta Avrupa olmak üzere dünya geneline ihraç edilen lezzeti, iriliği, farklı bir aroma tadı ve uzun süre dayanıklı olması nedeniyle daha çiçek döneminde alıcı bulmaya başlayan ünlü Akşehir kirazı, 2003 yılında “Akşehir Kirazı” olarak tescil edildikten sonra dünya sofralarında yer aldı.

 

YARIN: Akşehir Ulu Camii ve Taş Medrese.

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.