Bizimde Gönlümüzden Geçen Bu Değildi!

Erol Sunat

Büyüklerimiz onlarca yıldır hep ne dediler. Gönlümüzden geçeni veremedik. Gönlümüzden geçen bu değildi. İmkanlar bu kadar. Verebileceğimiz bu.

Hiç bıkıp usanmadan da, kimseyi enflasyona ezdirmedik ve de ezdirmeyeceğiz dediler durdular.

Enflasyon ne mi yaptı?

Dar gelirliyi, asgari ücretliyi, emekliyi ezdi, suyunu çıkardı.

Ezilenlerden tepeler yaptı.

Şimdide o tepelerin üzerinde halay çekiyor!

Her tarafta onun borusu ötüyor.

Kim enflasyonla mücadele edeceğim dese kıs-kıs gülüyor!

Herkes kendi işine baksın der gibi.

Onca yıldan sonra anladık ki, ondan kaçışımız, kurtuluşumuz yok, kimsenin de ondan bizi kurtaracağı falan yok!

Kapıdan kovsanız, bacadan giriyor. Yolumuzu kesiyor, kolumuza giriyor.

Ne seninle ne sensiz deyin beni artık kabul edin diyor.

Düş yakamızdan diyenlere gülüp geçiyor.

Yakamız elinde, bırakmıyor. Direndik mi, yakamızı yırtıyor.

Yırtılan Deli Bekir’in yakası diye daha çok anlatırsınız diye meydan okuyor.

Mutfak şaşkın, biz şaşkın! Bu problemi çözecek olanların nedendir bilinmez her daim işleri başından aşkın!

*****

Cebimizdeki para piyasalar karşısında çaresiz, umutsuz, ne yapacağını bilemez bir halde!

Ücret ve maaş diye açıklanan rakamlar, daha hiç kimsenin eline geçmeden çakıldı, kaldı!

Yalan oldu, buhar oldu, eridi çoktan sizlere ömür!

Tencere tava sus-pus!

Mutfak yangınları başladı mı, artık mutluluk ve saadet pencereden uçmaya niyetleniyor. O eski sabırlı insanlar kalmadı. Aşklar sevdalar kalmadı.

Sabırlar sınanıyor, sabır taşları çatlıyor.

İnfilak edip paramparça oluyor!

Kim duyuyor? Hiç kimse!

Yananın, dağılanın, parçalananın, savrulanın yanında olma zamanı lakin, kimseler yok!

Teselli eden yok! Geçtik teselliden, derdin ne diye dinleyen yok!

Adeta deniyor ki ölsen bile, şikayet etme!

Kan kus, kızılcık şerbeti içtim de, feryat-figan etme, bakacağız bir çaresine!

Bakan var mı, gören var mı, duyan var mı?

Keşke olsaydı!

*****

İnsanımızın psikolojisi çok bozuk…Ancak bu psikolojiyi anlamak istemeyenler, duymak ve bilmek istemeyenler, hakikatlerle yüzleşmeyi de unuttular herhalde!

İnsanımızın hayatı Pandemi dönemi başladı başlayalı darmadağın oldu.

Şakülü kaydı. Kimyası bozuldu.

Bu durumları anlamak istemeyenlerin anlayışsızlıkları kantarın topuzunu kaçıralı çok oldu.

Bu insanlar işini-aşını kaybetti,

Sevdiklerini kaybetti,

Maddi-manevi dağıldı.

Böyle bir manzara da dahi enflasyon düşmedi.

Vur abalıya misali, her şey insanların üstüne üstüne geldi.

Virüs üstüne geldi, deprem geldi, sel geldi, yangın geldi, iflas geldi, icra geldi, vergi geldi!

Daha da ne var ortada deniyor ya…

Ne yok ki…

Daha ne olsun?

Kafayı sıyırıp, bir tek zil takıp oynamadığı kaldı insanların!

*****

Zam görmeyen, fiyatına dokunulmayan ne var…Üstelik bu dokunmalar insafsızca ve merhametsizce…Bugün beş lira denilen ürün, iki gün sonra 7 lira…Nedeni ne, niçin böyle? Tutturmuşlar maliyet diye bir hikaye…

Bu maliyet denen nesne hiç düşmez mi, ucuzlamaz mı, insanların rahatlayacağı bir seviyeye inmez mi?

İnsanlar kırmızı eti unuttu…Kırmızı etin kıymasının yarım kilosu şimdilik kaydıyla marketlerde otuz liraya yakın! Kilosu 60 liraya merhaba demek üzere…Mutfakların ve ceplerin isyanı ayyuka çıktı!

Beyaz et 35 lirayla enflasyonun koluna girdiği ürünlerden…

Meyveleri artık tane ile almaya başlayan insanımız eti de gramla almaya başlayalı çok oldu.

Böyle bir manzarada insanlar ne kadar memnun olabilir.

Atalarımız, Allah kimseyi gördüğünden uzak eylemesin demişler.

Bizler meyveyi sebzeyi kilo ile alan bir gelenekten geliyoruz. Bir zamanlar, iyi kötü kırmızı eti de, beyaz eti de alabilecek mali güce sahip bir geçmişimiz vardı.

Ancak bugün içinde bulunduğumuz durum birçok insanın boynunu büküyor.

Neden böyle, niçin böyle, yok mu bunun bir çaresi dedirtiyor.

İnsanımızın sorduğu neden ve niçin sorularının önüne set çekenler, engelleyenler, çoktan deniz bitti, hâlâ haberiniz yok mu?

*****

Bu zamların, bu fahiş fiyat artışlarının, bu deli-dolu enflasyonun önüne geçebilene, önünde durabilene aşk olsun!

Gönlümüzdeki bu değildi diye bizleri yıllardır avutanlar!

O gönlünüzdeki her neyse, o zaman bu zaman! Sizce de, zamanı gelmedi mi?

Bizler şaşırmışken, mutfaklar şaşırmışken, hane halkı şaşırmışken herkes halinden nasıl memnun olabilir?

Madem öyle, bundan böyle; darılmaca, alınmaca, gücenmece yok!

Yarın, bizimde gönlümüzden geçen bu değildi, bizde gönlümüzden geçeni veremedik dediğimizde kimse şaşırmasın!

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.