Bölme - Bölüşme

Ziya Uysal

Ekmeği bütün halde ağza götürüp ısırarak yemek, belki de insanlık tarihi kadar eski bir yöntemdir. Çünkü bu davranış içgüdüseldir. Ama dilimlemek ve her lokma için küçük pir parça koparmak, uygarlıkla birlikte gelişmiştir.

Elbise dolabını ilk yapanlar, onu buzdolabı gibi bütünce yaparlar ve alıcıya üretilen yerde satarlardı. Alıcı da onu satıldığı yerden alır, bin bir zahmetle evine götürüp, kim bilir kaçıncı kattaki, kullanacağı yere koyardı.

Ancak bir elbise dolabının kolay taşınabilir bölümler halinde yapılması,  satıcının profesyonel ekibi tarafından gideceği eve taşınması, kullanılacağı yerde yine satıcı firmanın ehil elemanları tarafından montajının yapılması gibi kolaylıklara bilim ve teknik ilerledikçe, uygarlık ilerledikçe ulaşılmıştır.

Gelişmiş ülkeler risk bölüşümü; görev, sorumluluk, yetki ve kazanç bölüşümü gibi paylaşım konularına daha çok yer ve önem vermektedir. Yani külfeti de nimeti de bölüşmede daha başarılıdır.

Böylelikle onlar, zor ve büyük işlerin üstesinden gelecek güce, her dalda uzmanlaşmaya ve mükemmelliğe daha hızlı ve yaygın biçimde ulaşmaktadır.

Şirketleşmede, organize olma ve örgütlenmede başarı; iyi ekip kurmaya,  her şeyden önce de toplumdaki veya muhataplardaki uyum, uzlaşı, bölüşme ve işbirliği bilincinin gelişmişlik düzeyine bağlıdır.

Cılız ve amatörce yapılan bireysel çalışmaların devri kapanmıştır. Bütün işi yetki ve sorumluluğunda toplayan, sorumluluğu altındakilere her yapacağını, her seferinde buyurup duran yöneticilerin de bu çağda yeri yoktur.

Gelecek, daha büyük organizasyonları ve daha büyük çaplı işbirliklerini başaranlarındır.  21. Yüzyıl iş birliği, güç birliği ve dayanışma içine girmiş ekip, firma, kurum, kuruluş ve ülke gruplarının yarışı içinde geçecektir. Bu açıkça görünüyor.

Spordan ekonomiye, sosyal ve kültürel konulardan eğitime, askeri ve siyasi konulara kadar her dalda iş birliğini, bölüşme ve dayanışmayı iyi bilenler, ekip oluşturmada, organizasyonda, takım kurmada daha iyi olanlar, hep öne geçecektir.

Bu sebepten dolayı başarılı olmak isteyen herkes, hoşgörülü, uzlaşmacı ve sosyal olmaya özel bir önem vermelidir. Aksi halde geçimsiz, uyumsuz ve pasif olanların iş birliği, güç birliği ve takım çalışması yapmada hem girişim, hem de uygulama bakımından başarı şansı çok azalacaktır.

Küçük çocukların ve gençlerin, -asla yalnız başına değil- mutlaka arkadaş gruplarıyla birlikte oynamasının bu konuda büyük önemi vardır. Bilhassa arkadaşlarıyla birlikte çeşitli takım oyunları kurmasının, planlar yapmasının, birlikte çeşitli zorlukları aşmasının ve sosyal bir arkadaş grubu içinde büyümesinin, onlara büyük faydası vardır.  Bu onların daha sosyal olmasına, işbirliği becerisi ve takım ruhu kazanmasına büyük katkı sağlayacaktır. İnsanımızın buna çok ihtiyacı vardır.

Yemen yakınlarındaki Cizan Çölünde, adeta dünyadan kopmuş bir köyde, dünyadan bihaber, Afrika yerlileri gibi yaşayan köylüler vardı. Arabamız orada kuma saplanmıştı. Onların bize zarar vermesinden çekiniyorduk. Ama “Biz Osmanlıyız” dediğimizde, düşmanca tavırların yerini tamamen dostça tavırlar almıştı. Orada bize ne kadar çok sevgi ve hürmet gösterdiklerini unutamam.

Ortadoğu’daki din kardeşlerimizi bize düşman edenlerin, kan ve gözyaşından başka onlara getireceği bir şey yok. İnşallah bunu onlara anlatmayı başarırız. İnşallah bir Mart 2003 tezkeresinde olduğu gibi, 2 Ekimde de kadim devlet geleneğimizi sürdürmeyi başarırız. Çünkü biz, tarih boyunca, başkalarının yanında yer alarak, ne Türk, ne de Müslüman kardeşlerimize hiç vurmadık, vurmamalıyız! Allah yar ve yardımcımız olsun.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.