Bu masa dağılmaya mahkumdur

M. Mustafa Özdemir

Biri çıkıp;

“İYİ Parti ile HDP yan yana gelecek”

“CHP ile Saadet ittifak yapacak”

“Gelecek ile Deva aynı masada buluşacak” deseydi kimse inanmazdı, “Sen ne diyorsun deli” derlerdi herhalde.

Ama bu ülke bir yuvarlak masa etrafında bunların gerçekleştiğini gördü.

  • “Milliyetçiyim hatta ülkücüyüm” diyenlerle, “Sırtımızı PYD’ye YPG’ye yasladık”, ''Başkan Apo'nun heykelini dikeceğiz'' diyenler aynı masada.
  • Mehmetçik için tezkereye “evet” diyenlerle, “hayır” diyenler yan yana.
  • “Suriye’deki katliama dur demenin vakti çoktan gelip geçmiştir” diyenlerle, “Ne işimiz var Suriye’de, Libya’da” diyenler bir arada.
  • “Liberal ekonomi” diyenlerle, “Devletçi ekonomi” diyenler aynı safta.
  • “LGBT sapkınlık” diyenlerle, “LGBT’ye özgürlük, İstanbul Sözleşmesi'ni derhal uygula” diyenler yan yana.
  • “Önce ahlak ve maneviyat” diyenlerle, Kur’an eğitimine “Ortaçağ zihniyeti”, duaya “Ortaçağ ritüeli” diyenler aynı masada.
  • “Zincirler kırılsın Ayasofya açılsın” diyenlerle, “Sultanahmet de müze olsun” diyenler bir arada.
  • Sultan Abdülhamid’e “Ulu Hakan” diyenlerle, “İstibdatçı, Kızıl Sultan” diyenler yan yana.
  • Parti kurarken birbirlerini istemeyenler, şimdi aynı masada.
  • “Hayatım CHP zihniyetiyle mücadeleyle geçti” diyenlerle, CHP’nin kendisi bir arada.
  • “Azerbaycan canımız kanımız” diyenlerle, “Türkiye, Azerbaycan’a cihatçı yolluyor” diyenler aynı hizada.
  • SİHA’lara her gün düşmanlık yapıp, “İnsan haklarına aykırı” diyenlerle, SİHA fabrikasına gidip “Gurur duyuyoruz” diyenler bir arada.
  • ”15 Temmuz’a “Hain darbe girişimi” diyenlerle, “Kontrollü darbe” diyenler yan yana.
  • “Sığınmacıları kapı dışarı edeceğiz” diyenlerle, “Kimse onları kapı dışı edemez” diyenler bir arada.
  • “Katil” nitelemesine maruz kalanlarla, “Katil” yaftasını vuranlar yan yana.
  • Başörtüsü yasağının “aktörleriyle”, “mağdurları” kol kola.
  • Erdoğan’ın yanındayken kendilerine karşı olanlarla, Erdoğan’a karşı şimdi kendileri aynı masada.

Bunları çoğaltabiliriz.

Peki bu kadar birbirinden farklı görüşe sahip düşünceyi, 5 tane milliyetçi, muhafazakar, sağ görüşlü partiyi Türkiye’nin en büyük sol partisi CHP ile bir araya getiren ortak anlayış ne:

1-Kalkınma düşmanlığı

2-Erdoğan düşmanlığı

3-İhtiras

4-Üst aklın dizaynı

Bir de “Erdoğan kutuplaştırıyor” demiyorlar mı ben de onu anlamıyorum. Nasıl kutuplaştırıyor; 7 farklı parti ve düşünceyi bir araya getirerek aynı masada buluşturmuş, 7 kutbu 1 kutba indirmiş.

Buna olsa olsa, “Erdoğan bu ülkenin birleştirici gücüdür!” denir.

***

-Birbirine hiç benzeyemeyen dünya görüşleri, siyasi görüşleri her şeyleri farklı partiler bir araya gelmiş güzel değil mi, neden rahatsız oluyorsunuz?

Yok rahatsız olmuyoruz, çok güzel, harika.

Eğer mahalle maçı için bir halı saha takımı kuruyor olsaydık gerçekten güzel.

Sporun kucaklaştırıcı gücü, kardeşlik falan filan çok iyi.

Ama oyun oynamıyoruz, devlet yönetmek için hükümet kuruyoruz.

85 milyonun geleceğiyle ilgili bir karar veriyoruz.

1,5 asırdır maddi manevi gün yüzü görmemiş, cefa, eza çekmiş, diz çöktürülmeye, zincirler ve prangalar vurulmaya çalışılmış, ağır bedeller ödemiş, yüce bir milletin yeniden doğuşu meselesiyle ilgili bir karar vermekten bahsediyoruz.

Her siyasi partinin hedefi iktidar olmaktır ama bunun yolu bu değildir. İktidara giden yol milletin gönlüne girmekten geçer. Somut proje, yatırım, kalkınma vadetmekten geçer. Milli duruş sergilemekten geçer. Her yatırıma her icraata karşı çıkınca, uluslararası meselelerde bile devletinin yanında yer almayınca olmuyor işte. Sonra böyle ne yapacağınızı şaşırıyorsunuz.

***

Peki diyelim ki Erdoğan’ı devirdiler, iktidara geldiler;

  • Suriye’de gereken ne kadarsa o zamana kadar duracağız mı, topu tüfeği, tarağı toplayıp hemen çıkacağız mı?
  • İstanbul Sözleşmesi ilk haftadan uygulanacak mı, uygulanmayacak mı?
  • Libya ile anlaşma iptal mi edilecek, devam mı edecek?
  • Liberal ekonomi mi uygulanacak, şirketlerin alacaklarına el mi konulacak?
  • Bayraktarların SİHA fabrikası devam edecek mi, kapatılacak mı?
  • Mehmetçik için sınır ötesi tezkere geldiğinde evet mi denilecek, hayır mı?
  • Ayasofya cami olarak kalmaya devam mı edecek, Sultanahmet de mi müze olacak?
  • Diyanet'in okul öncesi kursları devam mı edecek, kapatılacak mı?
  • Açılışlarda dua edilmeye devam mı edilecek yoksa resmi törenlerde dua yasaklanacak mı?
  • 15 Temmuz “Milli Birlik Günü” olarak kutlanmaya devam mı edilecek yoksa “Kontrollü Darbe Günü” mü düzenlenecek?
  • Diyarbakır Anneleri evlat nöbeti tutmaya devam mı edecek yoksa polis zoruyla dağıtılacak mı?
  • Terörle ilişkili HDP’li belediyelerde kayyumlar devam mı edecek, kaldırılacak mı?
  • FETÖ’cüler ve tabi ki PKK’lılar, DHKP-C’liler vb cezalarını çekmeye devam mı edecek yoksa serbest mi bırakılacak?

HDP meselesi zaten başlı başına bir konu.

Hangi başlıkta, nasıl anlaşıp ülkeyi yönetecekler. Kim fikirlerinden, ideolojisinden, siyasetinden vazgeçecek?

  • Saadet “önce maneviyat” ilkesinden mi vazgeçecek, CHP manevi eğitime “Ortaçağ zihniyeti” diye hakaret etmekten mi?
  • Deva, liberal ekonomiden mi vazgeçecek, CHP devletçi ekonomiden mi?
  • İYİ Parti tezkereye evet demekten mi, CHP hayır demekten mi?

Yuvarlak masada bunlara cevap verebilecek biri var mı?

Bu soruların cevabı yok ve olmayacak da.

Diyecekleri;

-Zamanı gelince konuşuruz anlaşırız, demokrasi, özgürlük, zenginlik…

Pollyanna’dan masallar...

-Hele Abdülhamid’i bir devirelim de sonrasına bakacağız.

Sonrası?

Onların buna vereceği bir cevap yok ama tarihin vereceği cevap şudur:

Abdülhamid devrilince ne olduysa o: KAOS ve YIKIM

***

6+1 Mİ, 1+6 MI?

6’lı masanın, masa altındaki ortağı HDP. Bunu herkes biliyor. Ama buna rağmen sokakta, millet tepkisinden çekindikleri için “Yok öyle bir şey” falan diyorlar. Tabi HDP buna tepki gösterince pabucun pahalı olduğunu anladılar.

HDP’ye tek kelime edemiyorlar.

Kemal Kılıçdaroğlu’nu ayrı tutmak lazım. Bu konuda dobra, açık açık söylüyor, mesajlarını veriyor. HDP ile ittifak meselesini Kılıçdaroğlu’nun sırtına yıkmışlar, o da bundan zaten ziyadesiyle memnun.

-"Akşener'in adaylığına çok sıcak bakmıyorum. Daha demokrat, daha bağımsız daha özgürlükçü ve gerçekten daha bir kadın olması gerekiyor. Ben Akşener'in siyasetine karışacak bir insan değilim, ancak durduğu çizginin ve yönetim anlayışının cumhurbaşkanlığına uygun olmadığını düşünüyorum."

Kim söyledi bunu?

HDP’nin kapıcısı değil, hani iktidara gelince bırakacaklarını söyledikleri Selahattin Demirtaş’la partide aynı konuma sahip Eşbaşkan Pervin Buldan.

“Sen ne diyorsun. Siz önce terörle aranıza mesafe koyun. Sen bu masada değilsin ki, biz seni masaya aldık mı. Sen kim oluyorsun da 6'lı masanın adayının nasıl olacağıyla ilgili söz söyleme hakkını kendinde buluyorsun. Bu ne hadsizlik” demeleri gerekir demi.

Kimseden çıt çıkmadı.

Diğerlerinden zaten beklenmiyor da, genel başkanlarının demokratlığına, özgürlük anlayışına laf etmesine, hadi bunlar siyasi eleştiri diyelim, kadınlığına laf edecek kadar ileri giden HDP eş başkanına İYİ Parti’den de çıt çıkmadı.

İşte bu, milletin zaten bildiği, “malumun ilanıdır.”

Hatta bu, masanın “6+1” değil, “1+6” masası olduğunun da ilanıdır.

Zaten İYİ Parti'de HDP’ye cevap veren, rahatsız eden isimler pasifize edildi biliyorsunuz.

Yuvarlak masadaki Cumhurbaşkanlığı koltuğu mücadelesinde artık cinsel ayrım, inanç ayrımı bile normal hale geldi.

Kemal Kılıçdaroğlu’nun “alevi” kimliği ittifak içinde tartışmaya açıldı, kendi mahallesinde linç edildi. Akşener’in kadınlığına laf söylendi. Gelecek’ten de Ali Babacan’a “adamlık” çıkışı geldi.

Eğer Cumhur İttifakı cephesinden birisi bunları söyleseydi kıyameti koparırlardı.

Ama hoşgörünün zirve yaptığı yuvarlak masada bunlar sorun değil!

Bu masa; siyasi, insani, zihni, fikri, vicdani her açıdan dağılmaya mahkumdur.

Seçimden önce veya sonra. Velev ki kazansalar da…

Onlar buna zaten alışık, bizim derdimiz ülke zarar görmesin.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.