Çivi Paslı Gönül Yaslı!

Erol Sunat

Bir zamanlar, bu şehre paslı bir çivi çakandan bile Allah razı olsun denirdi. Bu cümle vefa göstergesiydi. Kadir kıymet bilmekti.

O dönemin siyasetçileri, çivinin paslı olanına da eyvallah demiş gibiydiler!

Paslı çivilerin nelere mal olduğu , ne sıkıntılara yol açtığı göz ardı edilmişti belki de, yada fazla önemsenmemişti.

Şimdi çivi çakma meselesi tatlandırılmaya başlandı, neredeyse bin dereden su getirilecek!

Çivi çakacak olan, derin derin düşünüyor!

Ya da öyle bir hava esiyor, estiriliyor!

Herkesin bildiği gibi, çivinin temsil ettiği kavram, şehrin hayrına, şehrin geleceğine, şehrin ilerlemesine verilen destek ve yapılan katkı anlamında.

Çiviler, çivi çakanlar çoğaldıkça, el ele verdikçe, omuz omuza verdikçe şehirler gelişir, güzelleşir, kendine gelir, kendini bulur, ayağa kalkar, geleceğe umutla bakar.

Atalar çürük tahtaya çivi çakılmaz derlerdi.

Tahta çürükse, çivi paslıysa ne diyecekseniz bu işe?

Bu seferde böyle olsun mu?

Olsun da nasıl olursa olsun mu?

Senin yapacağın iş olmaz olsun falan mı?

*****

Şehrine gönül veren, şehrini seven insan şehrine kıyabilir mi?

Eline paslı çivi alabilir mi?

Aklından öyle bir şey geçebilir mi?

Çivinin hası, yenisi, pırıl-pırıl parlayanı dururken, eline nasıl alsın paslı çiviyi?

Sevene, seviyorum diyene, ben bu şehre aşığım diyene yakışır mı?

Çivi var, çivi var demişler….

Olan bu, olsa dükkan senin diyenler, paslı çividen başka çivi göstermiyorlarsa, çivinin hasını, güzelini, özelini saklıyorlarsa ne diyeceksiniz?

Nihayetinde çivi bu…

Fazla saklarsan durduğu yerde pas tutar…Çivi pas tutarken, bakmışsınız kalplerde aynı akıbetten kurtulamamış!

Sakla samanı gelir zamanı dersen, bir bakmışsın, zaman dolmuş, zamana bir haller olmuş, zaman içre zamanlar olmuş, zaman insana zaman aratır olmuş!

Bu şehir özel şehir…

Bu şehir güzel şehir…

Bu şehre paslı çivi yakışmaz diyebilenler lazım!

Yoksa paslı çivide çok, çürük tahta da…

Pas tutmuş gönülde çok, pas tutmaya meyyal olanda…

*****

Çakılmayan çivileri bekletenleri az görmedi bu şehir…

O çivileri bekletirken, saklarken, birde baktılar ki, ömür bitti. Kendileri gitti, çiviler sakladıkları yerde kaldı, kendileri gibi unutuldu gitti…

Oysa ne çiviler saklamışlardı kendilerince gizli kapaklı yerlerde…

Altın çiviler, gümüş çiviler kaldı gitti…

Oysa şehre çok lazımdı o çiviler.

Varken yok dediler…

Gel şu işi sen yap denildiğinde, nazlandılar, bir dünya mazeretin ardına sığındılar, bize muhtaç olsun şehir dediler

Ne oldu?

Şehir öyle yada böyle yoluna devam etti

O kendini beğenmişleri, o gurur ve kibrinden yerinden kalkmayanları yazdı bir kenara…

Çivi çakmaktan erinenler, başkası yapsın bana niye geldiniz diye bağırıp çağıranlar neredeler şimdi?

Ne o gidenler anladı, ne de onların izinden aynı yolu takip edenler!

*****

Hani derler ya…

Adam eline paslı çivi almaya alışmışsa, altın yada gümüş çivi alamaz!

Eli titrer!

Kıyamaz!

Kendince başka şeyler için saklar.

Paslı çiviyi eline alanın, çekicide, keseri de, gönlü de paslıdır diyenler haksız mı?

Çünkü paslı çiviler, paslı balyozlarla çakıldıkları duvarları yerle yeksan ettiler.

Ne mi oldu?

Hiçbir şey!

Unutuldu gitti o yaşananlar!

Oysa, ne kadar eğri büğrü çivi varsa, hep o paslı çivilerin arasından çıktı.

Sonradan eğri-büğrü hali doğrultulan çivinin hükmü ne olur, ömrü ne olur hiç düşündünüz mü?

Sonra paslı çiviyi boyasanız, üzerine parlak, yaldızlı boyalar sürseniz, hatta altın suyuna batırsanız ne olacak?

Öyle bir çivi ne kadar ayakta tutar binayı?

Ben bina diyeyim, siz şehir diye okuyun!

*****

Paslı çivinin çakıldığı yer ne olur?

Abad olur mu?

Yüz güldürür mü?

Yoksa o çivi o yeri çürütür mü?

Biz paslı çivileri dahi yine paslı çivilerle sökmedik mi?

Paslı çiviler alışkanlık yaptı ki, çivi deyince aklımıza hep paslı olanı geldi!

Pastan elimiz yandı, dilimiz yandı, şehrimiz yandı, içimiz yandı…

Anlamadık, anlayamadık, bazen de işimize gelmedi!

Bir türlü vaz geçemedik!

Bu şehre paslı çivi olmaz!

Tutmaz!

Bu şehir paslı çivileri kabullenmez diyemedik!

Kimseye dinletemedik!

İşte o yüzdendir, çiviler paslı gönlümüz yaslı…Lakin umutsuz değiliz!

Elinde gümüş çivilerle, altın çivilerle şehri abad etmeye koşanları da görmek nasip olur inşallah!

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.