Çözüm yok, saygı da yok

İsmail Detseli

Gerek havaların elverişsiz olması, gerekse yaşımın verdiği durgunluk dolayısı ile şehrin merkezine çok sık gitmiyorum. Hele hele özel aracımla çok önemli bir mecburiyetim olmadıkça asla.

23 Mart Pazartesi günü için aldığım bir davete icabet etmek için sabah saatlerinde belediye otobüsüne binip yola koyulduk. Güzel Konya’nın kırsalında oturan gençlerin kız erkek fark etmez hepsi de yaşlısına çocuklu hanımlarımıza engellilerimize hemen daha araca adım atar atmaz yer vermede adeta yarışırlar.

O gün de öyle oldu sağ olsun, bir orta yaşlı kardeşimiz, en ön sıradan yerini bana bırakıp arkaya doğru geçti. “Niye bu kadar ince uzun anlatıyorsun?” diyeceksiniz, doğru ama ön oturaklarda olmasam trafikteki aksamalarını nasıl gözetlerdim.

Şehir içi ulaşımdaki bazı ana arterler var ki çözümü imkansız hale gelmiş. Genişleme yapılması imkansız. Buralar herkesin malumu… İşte Zafer alanı, Alaaddin Caddesi, Anıt civarı ve anıttan sonra artık Orduevi’nden Alaaddin Bulvarı’na doğru… Haydi buraları anladık da şu Meram Eskiyol’daki Odunpazarı ya da Mahrukatçılar’ı geçince o eski hurdalığın kaldırıldığı yere yapılmış olan çok katlı sitelerin olduğu yolun darlığına ne demeli. Bu yolun yapımının mazisi nedir Allah aşkına? Bu şehri idare edenlerde hiç mi ileri görüş yoktu, hiç mi vizyon yoktu? Yol çift, gidiş gelişli Meram Eskiyol üst geçidine kadar ama o kadar dar ki üstüne üstlük bir de o yol boyunca kenarlara sorumsuzca, saygısızca araçlarını park edenler var. İnsanların bu kadar sorumsuz, bu kadar vurdumduymaz olması, kul hakkına bu kadar tecavüzde bulunması anlaşılır bir şey değil. Hani özel aracımla zorda kalmadıkça çarşıya çıkmam diyordum ya işte bu düşünceleri kafamda tasarlarım, başkalarına saygısız olmayayım bir başka insandan veya bir görevli memurdan söz işitmeyeyim diye utancımdan gitmem aracımla çarşıya.

Şimdi bahsettiğim yolda çarşıya doğru gidiyoruz, evet bu güzergahlara büyük araçların girmesi yasak ama o körüklü içerisinde yüzlerce insan taşıyarak buradan geçme mecburiyeti olan vasıtaların şoförlerine acıyorum. Bu sıkışıklıkta o aracın hakimiyetini sağlamak o kadar kolay değil, sağında park etmiş araçlar solunda karşıdan gelen taksi veya otobüsler sürücülere Konyalılar’ın deyimi ile tuz buz yalatıyor sanırım. O yol kenarına park etmiş araçların sahipleri de meymene mesmene bu hengameyi hiç vicdanları sızlamadan seyredip çaylarını yudumluyorlar.

Gerek zenginlerin yaşadığı güzergahtaki yol boylarına gerekse Anıt’tan sonra Zafer’den Alaaddin’e kadar olan yol boylarına öyle sıradan gariban bir adam gelip de aracını park edemez, ama buralara park edenler mutlaka nüfuzlu kişilerdir ki zaten işi bittikten sonra aracıyla yola çıkışları bile bir tafralı, havalı oluyor.

Böyle birini gözlemledim. Otobüsten zaten zorla yol bulup geçmeye çalışan şoförün önüne aniden sinyalsiz, işaretsiz çıkıveren bir lüks araca şoförümüzün acı bir korna yapması sanırım ağanın keyfini kaçırmış olacak aracının sol penceresinden elini havaya doğru kaldırarak yaptığı işretini görünce, ne galiz laflar ettiğini tahmin eder gibiydik. Belediyemiz ise maşallah çözümsüzlüğe ve bunca darlık çekilmesine rağmen o park işletmeciliğinden asla vazgeçmiyor. Yahu haydi her yolu bırakın, hele hele yeni Larende Caddesi’nde Kızılay Hastanesi civarlarındaki ana arterlere bari bir çözüm bulmaya çaba gösterin. Hep geliri düşünüp koyduğunuz memura park görevi yaptıracağınıza park edilmemesi için insanları ikaz edecek memurlar koyun. Bir de otopark alışkanlığımız bir türlü oluşmadı. İnsanımız 50-60 bin lirayı belki daha fazlasını bir araca tıkır tıkır sayıp alıyor ne var ki çarşıda ya da bir başka yerde o kıymetli aracını yakında otopark var iken parka koymuyor. Çizilecek mi çarpılacak mı demeyip 2-3 lira park parası ödememek için tehlikeli yere park ediveriyor.

Mesai günleri çekilen bunca sıkıntı ve eziyete rağmen hafta sonu acaba biraz serbest olur mu diye düşünürken, bir de bakıyorsun ne Zafer meydanında ne de Üçler Mezarlığı’ndan Eski Garaj’a ve Kızılay Hastanesi’ne doğru gerek dolmuşların gerekse özel araçların geçişi o kadar zor oluyor ki adeta trafik kilitleniyor.

Bütün bunlara rağmen gerek son yıllardaki hayat standartlarının yükselmesi, gerekse onun var da benim niye olmasın diyerek insanların bütün gücünü zorlayıp borçla krediyle bir araca sahip olması şoförlük kalitesini de düşürüverdi. Yok yol benim hakkımdı yok trafik kuralı şöyleydi, böyleydi bütün bunlar ortadan kayboluyor ve trafikte bir magandalık, bir derebeylik bir efelik faslı başlıyor ki gücüne sopasına ağzındaki argo küfrüne güvenen basıyor kalayı gitsin.

Onun için artık ne saygı beklemeli ne edep haya beklemeli… Hele bazı edebinden utancından bu tür kötülükleri yapmaya haya edenlerin trafiğe çıkmasının zor olduğunu hatırlatalım şayet ben haklıyım diye aracınızdan filan inerseniz mazallah dayağı yersiniz. Oysa biz diyoruz ki insanlara saygılı olmak, iyi davranmak kişilere bir şey kaybettirmez aksine çok şey kazandırır. Saygı ve sevgiyle kalınız. 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.