Delibaşı, arkadaşlarının ihaneti sonucu öldürüldü 

Mustafa Balkan (Tarih Yazıları)

TARİHE YOLCULUK (106)

  • Delibaşı Mehmet, Çumra Dinek kasabası yakınlarında en yakın arkadaşları Abdullah tarafından mavzerle vurulmuş, Çerkez Murat tarafından başı kasaturayla kesilerek öldürülmüştü.

Delibaş’ı öldürülmek için plan kurdular…

Delibaş Mehmet, hangi köye girdiyse hiçbir köylüden yüz bulamıyor ve arkasına da kimseyi düşüremiyordu. Üstelik yanındaki arkadaşları da ikişer üçer yanından ayrılıyordu. Kuvveti de gittikçe azalmış, yanında ancak 20-30 atlı kalmıştı.

Artık kurtuluş yolu yoktu. Elebaşılardan Arzının Abdullah, Çerkez Murat’ı bir kenara çekmiş ve dert yanmıştı:

“-Bizim için bu işten tertemiz sıyrılmağa imkân yok. Yarın bir gün etrafımız sarılacak ya öldüreceğiz yahut da yakalanıp asılacağız. Sen ne dersin?” Murat da aynı şeyleri söylemiş, iki kafadar bir çare aramaya başlamışlardı. Çare çoktan bulunmuştu ama birbirlerine söylemeye cesaret edemiyorlardı. Nihayet Arzının Abdullah dayanamamış, fikrini açmıştı:

“-Ben bir çare düşünüyorum. Bir fırsatına getirip şu alçağın kafasını keser, Hükümete teslim edebilirsek o zaman kurtulmak, çoluk çocuğumuza kavuşmak mümkün olur. Yoksa işimiz çıkmazdadır. Bunu iyi bilelim” demişti. Murat da bu fikri kabul etmiş, fırsat aramaya başlamışlardı.

Aralarından bir kişi daha firar etmişti. Murat, bunu haber alır almaz Delibaş’ın yanına gelerek bu gidişle üç-beş kişi kalacaklarını, bunun önüne geçilmesini söyleyerek bir tedbir ortaya atmıştı:

“-Bundan sonra firar eden olursa bizzat takip edelim, yakalayıp efradımızın gözü önünde boynunu vuralım. Bu, diğerleri için bir ibret olur”.

Bu fikir Delibaş’ın hoşuna gitmiş, kabul etmişti. Murad ise Abdullah’la görüşerek “işler yolunda” demiş, arkadaşlarından birini kasti mahsusla kaçması için teşvik etmişlerdi. Ertesi gün bu arkadaşları Karaman istikametine doğru kaçacak, onlar da Delibaş’la birlikte peşine düşeceklerdi. İşte bu kovalamaca esnasında da olan olacaktı.

Delibaşın kafası kasaturayla vücudundan ayrıldı

Ertesi günü akşama doğru bir kişinin daha firar ettiği Çerkez Murat tarafından Delibaş’a ihbar edilmişti. Delibaş hemen atına atlamış kaçanı yakalamak üzere dörtnal sürmüştü. Murat ile Arzının Abdullah da peşine takılmışlar ve Delibaş’ı takibe koyulmuşlardı. Konakladıkları Çumra’nın Dinek nahiyesi civarından birkaç kilometre uzaklaşmışlardı ki, Abdullah mavzerini doğrultmuş, nişan alarak Delibaş’ı bir kurşunla yere sermişti. Murat da hemen atından atlamış can vermekte olan Delibaş’ın kafasını kasatura ile gövdesinden ayırmış, anlaştıkları diğer arkadaşlarıyla birlikte kesik başı da yanlarına alarak doludizgin Karaman istikametine yönelmişlerdi.

Silah sesi Delibaş’ın karargâhından işitilmişti. Delibaş’ın kardeşi Ömer, birkaç arkadaşını da yanına alarak ağasının gittiği istikamete gitmiş, biraz sonra başsız gövdeyi görünce hayretinden dona kalmış, kardeşinin bir suikasta kurban gittiğini anlayarak hemen geri dönmüş, vaziyeti diğerlerine açmıştı.  Avane:

“-Yapılacak hiçbir şey kalmadı. Bugün Delibaş’ı, yarın bizi… Dağılalım ve herkes başının çaresine baksın…” demişlerdi. Bu esnada Ali Hoca; “-Delibaş ölmekle dağılmamız lâzım gelmez. Ömer baş olsun” demişse de kimse dinlememiş, herkes bir tarafa atını sürmüştü.

Hepsi pişman vaziyette can derdine düşmüştü.

Delibaşın cesedi parmağındaki yüzükten teşhis edildi

Ertesi gün bir köylü, kırda gezerken Delibaş’ın başsız cesedine tesadüf etmeiş ve Dinek Nahiyesi Müdürü Tahir Selek’e haber vermişti. 3 Eylül 1921 tarihli Babalık gazetesinde çıkan haberde şunlar yazılıydı: “Vak’a mahalline gelen Tahir Bey, cesedi muayene ile üzerini aramıştı. Cesedin üzerinden 1000 Yunan drahmisi, pasaport, birkaç Yunanca vesika ile beyanname çıkmıştı.”

Bu arama esnasında birkaç kişi cesedin parmağındaki yüzüğü görerek; “Bu Delibaş’tır. Zira bu yüzük onundur” demişlerdi. Tahir Bey, buna pek inanmamış ve Alibeyhüyüğü’nden ailesi getirtilerek ceset gösterilmişti. Karısı Delibaş’ı teşhis etmiş ve ağlamaya başlamıştı. Ceset üzerindeki yüzük de bir zabıtla tesbit edilmişti.

YARIN: Delibaşı’nın kellesi Hükümet Meydanı’nda…

 

 

 

 

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (2)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.