Derneksiz Ama Dergili Köy Bolat

Ali Çelik

Konya’mızın şirin ve güzel köyü Bolat. Burayı kaleme almamın sebebi öncelikle çok sevdiğim kardeşim Ali Salur’un köyü için çabaları oldu. Bir derneği bile olmaya bu köye her yıl dergi çıkaran ve köylüleri bir arada tutmaya çalışan bu güzel kardeşime ve emeği geçen herkese sonsuz sevgi ve saygılarımla.

Bolat Köyü Hadim ilçemize bağlı olup Hadim’e 10 kilometre mesafe uzaklıktadır, Konya şehir merkezine mesafesi ise yaklaşık 89 kilometredir.

 

Gidilip görülmesi gerektiğini, senede bir defa çıkartmış oldukları dergileri elime geçtiğinde öğrendim. Yaklaşık 990 nüfusa sahip olan Bolat, suyuyla, insanıyla, tarihiyle ve de inançlarıyla mutlaka tanışılması gereken köyler arasında yer aldığını düşünenlerdenim.

Aldığım bilgilere göre Bolat’ta yerleşim; Karadeniz Kırım adasından, Almanların saldırısından dolayı kaçıp, Orta Asya’ya kadar gelen altı kişinin Göksu yakınlarına yerleşmeleri ile başlamıştır. Şu an Bolat olarak bildiğimiz köyde 1 kabristan, 3 adet cami, 1 adet ilköğretim okulu, bulunmaktadır. Suyunun sertliği, insanının mertliği ile tanınır. Dört tarafı dağlarla kaplıdır. Dağların yamaçlarına ve tepelerine dikilmiş olan çamların kokusu köye ayrı bir güzellik katmaktadır.

Köyde Düğün: Köyde yardımlaşma usulü yapılan düğün çarşambadan başlar. Havlu, bazen, eteklik dediğimiz okuntularla akraba, dost, konu, komşular davet edilir. Cuma gününe kadar yardımlaşılarak, yufka olarak bildiğimiz şebit ekmek açılır. Cuma akşamı davetliler arası bir eğlence tertip edilir. Cumartesi sabahı köy hoparlörlerinden anons edilerek davet edilmesi unutulmuş kişiler olabileceği ihtimaline karşı bütün köylüler düğüne davet edilir. Düğün sahibi tarafından alınmış olan danalar, köylülerin yardımlaşmasıyla kesilir. Etler pişirilerek orada bulunan misafirlere köye has olan bulgur pilavı üzeri haşlanmış sulu et ikram edilir. Akşamla birlikte kına gecesi başlar. Bayanlar kız evinde, erkekler ise damat evinde eğlenirler. Gece yarısına kadar süren eğlence kaşık ekibinin doyumsuz oyunlarıyla renk katar. Kız evinde bulunan misafirlerse kıza kına yakar, takılar takar, daha önceden hazırlanmış kasetteki oyun havalarıyla oynarlar. Gece geç vakitte herkes evine dağılır. Kazanda bulunan kemikli et, bulgur pilavı pişirilmek üzere Pazar günü sabah erkenden ateşe konur. Gelen misafirler ise cumartesi akşam bırakmış oldukları eğlenceye kaldıkları yerden devam ederler. Öğle namazının akabinde yere çadırlar serilir. Sinilerin ortasında bulunan bulgur pilavı misafirlere ikram edilir. Helkeyle görevliler tarafından getirilen; sulu, kemikli, haşlanmış et, pilavın üstüne dökülür. Büyük bir iştahla şebit ekmeğiyle yenilen pilavın ardından tatlı ikram edilerek yemek sonlandırılır. Yemeğin ardından oğlan evinden kız evine konvoy hareket eder. Kız evini de götürülen kaşık ekibi orada da doyumsuz bir gösteri şovu yapar. İkindi namazıyla birlikte kız evinde eğlence sona erer. İkindi namazının ardından dua yapılarak kız yakınlarıyla helalleşir. Konvoyla birlikte ömrünün geri kalanını geçireceği oğlan evine gelir. Gelin indikten sonra ekibin çalgılarıyla birlikte arkadaşları ve yakın akrabalarının damatla oynaması görülmeye değerdir. Kısa bir oyunun ardından sağdıç ve damada yakın akrabaları ve arkadaşları tarafından takılar takılır. Kısa süren merasimin ardından damat ve arkadaşları balık yemeğe giderler. Yatsı namazına yetişecek şekilde camiye gelen damat, namazdan sonra evinin önünde edilen duayla bekarlığa veda eder. Arkadaş ve akrabaları da bir ömür boyu mutluluklar dileyerek düğün evinden ayrılırlar.

Köyde Cenaze: Acılar paylaşıldıkça azalıp, sevinçler paylaşıldıkça çoğalacağını bilen köylüler, cenazede birlik olup, cenazenin yakınlarını teselli ederler. Cenaze ruhunu teslim edip, defnedilinceye kadar gereken defin işlemleri köylüler tarafından yapılır. Eş, dost, akraba, komşu, köylü hep birlikte küslük aranmadan cenaze evine toplanırlar, başsağlığı dilerler. Cenazenin yakınları yemek yapamayacaklarından dolayı 1 hafta yemeklerini köylüler getirirler. Hatimler okunur, dualar yapılır. Cenaze sahiplerini on beş yirmi gün yalnız bırakmazlar.

Köyde Bayram: Bayram sabahı kılınan namazın ardından toplu halde mezarlık ziyaret edilir. Mezarlık ziyaretinin ardından köylüler arası bayramlaşma gerçekleştirilir. Küslüklerin unutulduğu dargınlıkların kalktığı bir havada gerçekleşir. Bayramlaşmanın ardından gruplar halinde evlerinden hazırlamış oldukları erzaklar birleştirilip köyün belli kesimlerinde topluca yenir. Büyükler evlerinde ziyaret edilip bayramları kutlanıp duaları alınır.

Bolat Yaylası: Hadim ilçesinde Aladağ şelalesinden sonra en çok ziyaret edilen yer şüphesiz ki Bolat Yaylasıdır. Temiz havası, soğuk suları ve eşsiz manzarasıyla görülmeye değer bir yerdir. Yayla köyün güney batısında olup Yalınçevre, Hadim yaylası, Bağbaşı yaylası sınırları arasında kalan, dört bir tarafı çam ağacı ve ladin ağaçlarıyla çevrili, güzel bir doğa harikasıdır. Üç mahalleden oluşan yayla, tamaşarlık, büyük oba ve soğuk oluk olarak adlandırılır. Köylüler tarafından her yılın haziran ayında çıkılıp bir ay süreyle yaylada konaklanır. Bazı yaylalar gibi ekim alanları olarak değil hayvanların otlatılması için kullanılır. Araç yolunun yapılmasından sonra piknik alanı olarak da kullanılmaya başlanılmış. Yaylada bir adet mescit çok sayıda taştan yapılı, üstü ağaç, ağacın üstünde topraktan yapılı obalar vardır.

Yaylada köylülerin diliyle “Eski İstanbul” tarihi olarak da “Astra Kent” olarak bilinen tarihi bir yer mevcuttur. Geçmişte Bizanslılar ve Romalıların yaşadığı, görülmeye değer kalıntıların olduğu bölge tahrip edilmesine rağmen ziyaretçilere azda olsa fikir vermektedir. Kaçak kazıyı önlemek için seneler önce atanan bekçinin emekli olmasının ardından yerine bekçi ataması yapılmadı. Sahipsiz kalan alanda yapılan kaçak kazılar tarihi mekanı harabeye döndürmüştür. Temiz havasıyla ün yapmış yaylamıza şehirlerden ve yakın köylerden gelen insanımız piknik yapmakta, temiz hava teneffüs etmekte ve tarihi yapıtları incelemektedir. Çam ağaçlarının yoğun olduğu, suyunun soğuk ve bol olmasından dolayı en fazla rağbet gören alıçlı seki diye bilinen yerin ayrı bir özelliği vardır. Senede bir ay yaylaya çıkan köylüler büyükbaş ve küçükbaş hayvanlarını sırasıyla veya çoban tutarak otlatırlar. Seneler önce yaylamızda elektrik yokken insanlar idare ışığında yaşarlarmış. Şimdilerde ise obalarda elektriğin olmasıyla nerdeyse şehri arattırmayacak şekilde yaşam sürdürülmektedir. Gelip görülmeye değer bir yerdir yayla. Böyle Güzelliklerle dolu bir köyün derneği olmadığı halde her seneye bir dergi sloganıyla 4. sayısını çıkartmışlar. Emeği geçen herkesi tebrik ediyorum.