Yüce Rabb’im şahittir ki, bu yazıyı içim sızlayarak acı içinde yazıyorum. Yazmamak için kendimi zorladığım halde içimdeki isyanımı kontrol altına alamadım.
Elbette ki, gerçek dindar insanlara bir sözümüz olamaz; ayrıca, kimin gerçek dindar olup olmadığını Allah(cc)’tan başka kimse bilemez, biz sadece gördüklerimize göre değerlendirmede bulunuyoruz.
Kabul edelim veya etmeyelim sosyal medya genel itibariyle hayatımızı kapsamı alanına almış durumda, ne kadar çırpınırsak çırpınalım kendimizi bu girdaptan kurtaramıyor, hem takip ediyor hem de paylaşımlarda bulunuyoruz.
Dindar, özellikle de İslami bir cemaat ile bağı bulunan, bağını kesmiş olsa bile başka insanlar tarafından bağı olduğu düşünülen insanların, sosyal medya paylaşımlarına çok dikkat etmeleri gerekirken maalesef hiç dikkat etmediklerini görüyor ve bu durum beni derinden üzüyor ve içimi sızlatıyor.
Ya arkadaş nasıl olurda dindar bir insan karısı, kızı, kız kardeşi veya gelinini sosyal medya ortamlarında paylaşarak gösterebilir?
Dini hassasiyeti olmayan insanlara bir şey demiyorum ama kendisini dindar hatta bir cemaate bağlı olan insanların bu tür paylaşımlarda bulunmaları İslami şuurlarının dibe vurduğunun ve en hafifiyle şuursuzluklarının zirve yaptığının göstergesidir.
En ağır şekliyle bu şuursuzluğun sonunun Allah(cc) korusun kişiyi imansızlığa götürebileceğini hesaba katılmalı; çünkü, burada haram olan bir fiili işlemenin çok ötesinde içinde bulunduğu inanç durumunu hafife alma, başka Müslümanlara kötü örnek olma durumu söz konusudur.
Mesela, başı açık, tesettüre uymayan kız çocuklarının birçok dindar ana babayı rahatsız ettiğini ve bu durumun önüne geçmeye çalıştıkları halde güçlerinin yetmediğini görüyor, biliyoruz.
Çocuklarının içine düştüğü bu durumun muhasebesini ana babaları yapması gerektiği gibi ümmetin çocuklarının bu duruma düşmesinin sebeplerini diğer Müslümanlarda araştırmalı ve kendi sorumluluklarını ne kadar yerine getirip getirmediklerini derin derin düşünmeliler.
İnanın, üzerine düşeni yapmayan sadece ana babalar değil, hepimiz çok büyük ve altından kalkılamayacak bir vebal ile karşı karşıyayız.
Lafla peynir gemisi yürümez, hepimiz üzerine düşen sorumluğu yerine getirmek için azami gayret sarf etmeli ki, vebalden kurtulabilelim!
Hissiyatımı yersiz bulan dindar insanların karı ve kızlarını sosyal medya platformlarında paylaşmalarını İslami hükümler çerçevesinde ele alalım da sitem etmesinler.
İslam’da mahremiyet; tesettür, haya (utanma duygusu) ve fitneden sakınma ilkeleri çerçevesinde değerlendirilir. Bu konuda farklı, biraz ılımlı yaklaşım ve fetvalar olsa da genel çerçeve şu şekildedir.
İslam’da kadınların mahrem yerlerini örtmeleri ve yabancı erkeklerin dikkatini çekecek şekilde kendilerini sergilemekten kaçınmaları kesin olarak emredilir.
Sosyal medya, geniş kitlelere açık olduğu için bu tür paylaşımlar mahremiyet sınırlarını tam anlamıyla ihlal etmektir.
En açık ve net ifadeyle mahremiyete dikkat etmek Rabb’imizin kesin emridir. Rabb’imiz;
“Mümin kadınlara da söyle: Gözlerini (harama bakmaktan) korusunlar; namus ve iffetlerini esirgesinler. Görünen kısımları müstesna olmak üzere, ziynetlerini teşhir etmesinler…..” (Nur Suresi, 31) buyurmaktadır.
Kendini Müslüman hatta dindar tanımlayan erkekler, nasıl oluyor da sosyal medya ortamlarında karınız ve kızınızı teşhir ederken utanmıyor, Allah(cc)’tan korkmuyorsunuz?
Görüntülerin başkaları üzerinde fitneye sebep olabileceği, yani şehvet uyandırabileceği sosyal medya gibi ortamlarda paylaşılmasının uygun olmadığının farkında değil misiniz?
Gözünüz ve gönlünüzü kör eden ve derin bir şuursuzluğa sürükleyen nedir?
Kızınızın TIP fakültesini kazanması, doktor, avukat, öğretmen vs olmasının dindar bir insan açısından övünülecek, başkalarına gösterilecek neyi var?
Düğün fotoğraflarını, özellikle de açık saçık fotoğraflarınızı paylaşırken hangi duyguları yaşıyor hangi akla hizmet ediyorsunuz?
Ayıp olmasın diye beğenen, övgü dolu yorumlarda bulunan Müslümanlar, siz ne yaptığınızın inanın farkında değilsiniz!
Yaptığınız işleri hafife alıp bundan ne olacak gibi bahanelere sığınmayınız, bizim dinimizde şüpheli şeylerden bile sakınılması gerekilmektedir. Peygamber Efendimiz(sav):
“Helal bellidir, haram bellidir. İkisi arasında şüpheli şeyler vardır. Kim şüpheli şeylerden sakınırsa, dinini ve ırzını korumuş olur.” (Buhari, İman 39) Buyurmaktadır.
Bu yazımdan dolayı sitemi olanlar varsa, sitemleri yerine akıllarını başlarına alırlarsa kendilerine daha faydalı olanı yapmış olurlar, benden söylemesi….
Şunu da söyleyeyim; dindar insanların ele alınacak çok şuursuzlukları varda ben bir tanesi üzerinde durdum.