Dünya var oldukça Mesnevî okunacak

Mustafa Balkan (Tarih Yazıları)

TARİHE YOLCULUK (167)

 

HZ. MEVLÂNA: “Ormanda ağaçlar kalem alsa, deryâ da mürekkep olsa, yine Mesnevî’ye son yoktur. Dünya var oldukça, insanlar yaşadıkça, Mesnevî’nin şiiri de yaşar durur, okunur, zevk alınır.”

 

 

“Ormanda ağaçlar kalem alsa, deryâ da mürekkep olsa, yine Mesnevî’ye son yoktur.

Dünya var oldukça, insanlar yaşadıkça, Mesnevî’nin şiiri de yaşar durur, okunur, zevk alınır.

Dünyada toprak kalmasa, balçık da kuruyup tozsa, Mesnevî’nin hakikat denizi coşar, köpürür. Köpüklerinden kıyılarında yeni topraklar meydana gelir.

Ormanlar da kalmasa, ağaçlar baş kaldırsa, bu defa da denizin içinde ağaçlar çıkar, ormanlar meydana gelir.

Bu sebeptendir ki, o sıkıntıları gideren, o zorlukları, darlıkları açan Peygamberimiz; “Bizim denizimizden çıkanları söyleyin, size vebal yoktur.” diye buyurmuştur. (Bu beyitte Peygamber Efendimizin şu meâldeki hadisine işâret var: “Benden duyduğunuzu söyleyiniz. Ancak doğru olanları, benim söylediklerimi söyleyin. Söylemediklerimi söyleyenin yeri cehennemdir.”)

Denizden çık, karaya dön, yüzünü kuruluğa, toprağa çevir! Oyundan, oyuncaktan söz aç; çocuğa bu daha iyidir.

Çocuklukta, oyun aynaya aynaya, yavaş yavaş, çocuğun canı akıl denizi ile bildik olur. Yüzmeyi öğrenir.

Oyun görünüşte akla uymaz ama, çocuk oyunla akıllanır.

Deli çocuk, nasıl oyun oynar? Cüz’ lâzımdır ki, küll’e dönsün. (Bu beyitte geçen çocuk, çocukça şeyler, oyunlar, oyuncaklar “cüz’î aklı” temsil ederler. Bunlar “akl-ı küll”e basamak basamak yükselen derecelerdir. Oyun ve oyuncalar çocuğu yavaş yavaş kemâle götürür.)”(Mevlâna, Mesnevî Tercümesi, Şefik Can, c. 6, s. 501)

Mesnevî Okudukça Zevk Alınır

Mevlânâ Celâleddîn Rûmî, Hüsameddin Çelebî’nin yazdığı Mesnevî-i Şerîf için “Dünya var oldukça, insanlar yaşadıkça, Mesnevî’nin şiiri de yaşar durur, okunur, zevk alınır.” diyor.

Hakikaten Mesnevî, okundukça zevk alınan bir eser. Âyet ve hadîslerle süslenen, şiirler ve beyitlerle daha değişik anlamlar yüklenen, hikâyelerle birlikte insanın iç sıkıntılarını gideren benzetme ve sembollerle konuşarak dertlerimize çareler sunan Hazret-i Pîr’i, iyi anlamak gerekir. His merdivenlerinden çıkarken “cüz’î aklı” kullanmamızı ve yavaş yavaş devreler halinde ve sebeplere iyi dayanarak ancak “akl-ı küll”e ulaşabileceğimizi çocuk ve oyuncaklar ilişkisinden bahsederek bir eğitimci gibi hareket eden Hz. Mevlânâ’yı, eğitimcilerimiz neden anlamakta zorlanıyorlar, dersiniz?

Bir eğitimci olarak Hz. Mevlânâ, bize devamla sembollerle sesleniyor. Sembollerin diliyle hareket etmemizi istiyor. Öylesine kelimeler kullanıyor ve kavramlarla hareket ediyor ki, bu kelime ve kavramları anlamamız için sembolleri kullanarak birtakım benzetmelerde bulunmaları da bizim anlayışımızı adeta kolaylaştırıyor.

Mevlânâ, maneviyat hastanesinin bir hekimi olarak halkın anlayabileceği güzel semboller ve benzetmelerle insanın kalbi kırık ve hasta olan gönlümüze seslenirken, Mesnevîsi’nden o kadar faydalı ve yararlı reçeteler sunuyor ki, günümüz bazı doktorların karmaşık, anlaşılmaz reçetelerine ise hiç benzemiyor…

İman ve ahlâk buhranı içerisinde kıvranan 21.yüzyıl insanına ve insanlarına öylesine faydalı reçeteler sunan Mevlânâ Celâleddin Rûmî gibi bir hekime, gulyabaniler acaba neden saldırır, neden onu ve yazdığı eserlerini kıskanarak Hz. Pîr hakkında hiçbir şey bilmeyen insanların gönlüne kin tohumları ekilmeğe çalışılır?

Hâlbuki Mevlânâ, şeytanî Yeni Dünya Düzeni’ni hayata geçirmek ve böylece insanlığı “insan” olmaktan çıkararak şeytanın oyuncağı haline getirmek isteyen şeytanî küresel zihniyetlere karşı Mesnevî-i Şerîf’inde öylesine cevaplar veriyor ki, bundan dolayı Mesnevî’yi gözden düşürmek için pek çok yalanlar uyduruyorlar.

Mevlânâ’yı İkonlarla Pazarlamak…

Mevlânâ’yı yıllardan beri pazarlayarak onun sırtından üç-beş kuruş kazanç sağlamak adına kapitalistçe davranışlar sergilemekten çekinmeyen müflis tüccarlara ya ne demeli?!

Daha fazla kâr elde etmek adına yerli üretimi bile terk edip, Çin’in ürettiği Mevlana ikonları satan beyni yabancılaşmış tacir zihniyetini ya ne yapmalı?!

Hz. Mevlâna, “Edeb Yâ Hû” derken acaba neyi ve hangi zihniyettekileri kastederek onlara sesleniyor?..

 

YARIN:

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.