“DÜNYEVİLEŞME ZAMANI HOYRATÇA KULLANMAKTIR”

Mustafa Balkan (Tarih Yazıları)

TARİHE YOLCULUK (297)

PROFESÖR OKUMUŞ: “Gerçekten biz Müslümanlar olarak ahlâktan bağımsız bir dindarlık içinde miyiz? Bizde ciddi bir değerler problemi var. Zamanı çok hoyratça kullanıyoruz. İşte dünyevileşme budur.”

Batı’daki “Seküler” kavramının bizdeki dünya ve dünyevileşme sözcüğü kavramıyla hemen hemen aynı anlama geldiğini belirterek konuşmasına başlayan Prof. Dr. Ejder Okumuş, bu kavramın zaman ve mekân boyutu olduğunu ifade ederek “Dünya’da da zaman ve mekân boyutu var. Dünya dediğimiz zaman burayı kastediyoruz. Yaşadığımız şu âlemi kastediyoruz. Bu anlamda bir mekândır. Özel anlamda da her birimizin bireyler, aileler, gruplar olarak yaşadığımız özel mekânlarımız var. Aynı zamanda dünya geçicilik boyutu itibariyle, kısalık boyutu itibariyle de aynı zamanda bir zamana işaret eder. Kur’an’da ifade edilen “Dünya hayatı bir oyundan ve eğlenceden ibarettir” sözüyle de bu dünyanın aynı zamanda geçiciliğini ifade ediyor. Oyun ve eğlenceden ibaret derken, dünyanın ciddiye alınması gereken bir yer olduğu da bize; kaldığımız veya kalacağımız 60-70 yaş zaman aralığındaki kısalığı ifade etmesi açısından da düşündürücüdür” dedi.

Sekülerizm’in “Olabildiğince heva ve hevesine, arzu ve zevklerine uygun bir şekilde yaşamak” şeklinde bir anlam dünyası olduğuna işaret eden Ejder Okumuş hoca, dünya hayatının da böyle bir anlam dünyası olduğunu belirterek Batı’da, 17. Yüzyılda kilise karşıtlığına karşı oluşan modernleşme ve aydınlanma boyutunun küreselleşmeyle birlikte evrende seküler bir kültür oluşturma çabasına dönüştüğünü de kaydetti.

SEKÜLERLEŞME BATILILAŞMA DEMEKTİR

Türkiye’de darbe süreçlerindeki topluma karşı yapılan toplumsal müdahaleler ile inanç dünyamıza karşı yapılan müdahalelere bakıldığında modernleşmenin “Batılılaşma” olarak anlaşıldığının altını çizen Ejder hoca, “Türkiye’de sekülerleşme, Batılılaşma demektir” dedi.  Bazı sosyal çevrelerin buna “Çağdaşlaşma” veya “Yenileşme” demek suretiyle toplumu daha iyi dizayn etme ve daha iyi batılılaşma noktasında kavramlarla oynadıklarını ve toplum üzerinde mühendislik çalışmaları yaptıklarını söyleyen Ejder hoca, “Her 10 yılda bir yapılan askerî müdahalelerin de arka planında yine toplumu dizayn etme, toplumu Batılaştırma, toplumu batılı değerlerle buluşturmak vardır” diye konuştu.

Kapitalizm ile küresel değerlerle tanıştığımız ve buluştuğumuz ölçüde bizim, hayatımıza Batılı değerleri yerleştirdiğimizi ve bu sebeple kendimize; “Acaba biz Batılılaşıyor muyuz, yoksa sekülerleşiyor muyuz veya gittikçe dünyevileşiyor muyuz?” şeklinde soruları sormamız gerektiğine işaret eden sosyolog Ejder Okumuş,  “üzerimizde çok oynandı” dedikten sonra şunları ifade etti: “Bu zaman zarfında elbette aile hayatımız değişti, kamusal alan anlayışımız değişti, siyasal ve ekonomik anlayışımız değişti. Acaba gerçekten toplum teorisyenlerinin dediği gibi “teorik anlamda bir sekülerleşmenin varlığından söz edebilir miyiz?” sorusunu da ciddi anlamda kendimize sormamız gerekiyor. Yâni gittikçe modernleşen toplumlar gittikçe sekülerleşirler, dünyevileşirler. Bu ne demek? Yâni din, toplumsal alandan ve kamusal alandan çekilir. Olsa olsa görünmez hale gelir. Olsa olsa bireysel düzlemde belki yaşanabilir ama… “

“Gerçekten bizim Kur’ânî anlamda, nebevî anlamda, Kur’an ve Sünnetin belirlediği anlamda dünya hayatına sıkı sıkıya bağlanmak gibi bir sorunumuz var mı, yok mu?” sorusunu soran sosyolog Ejder, şunları söyledi:

EN BÜYÜK PROBLEMİMİZ AHLÂK VE ZAMAN

“Biz Müslümanlar olarak STK’ların da en büyük imtihanıdır diye düşünüyorum. STK’ların en büyük problemidir diye düşünüyorum. Türkiye’de Müslümanların bugün en büyük probleminin ahlâk düzleminde gerçeklik bulduğunu söyleyebilir miyim? Bugün en büyük sorunumuzun ahlâkî ilkelere, değerlere, erdemlere bağlı olup olmadığımız noktasında kendisini gösterdiğini söyleyebilir miyiz? Bana göre söyleyebiliriz. Bugün Müslümanların aslında Türkiye’de yaşayan herkesin en çok şikâyet ettiği konu nedir? Ahlâksızlık konusudur. Yâni kötü ahlâkî sözler, fiiller, davranışlar problemidir. Bilhassa da İslâm’ın bir ahlâk sistemi olduğunu bildiğimiz halde, Kur’an-ı Kerîm’in temel esaslarını ahlâktan herşeyi başlattığını bildiğimiz halde, Peygamber Efendimizin “Ben en mükerrem ahlâkı tamamlamak üzere gönderildim” hadisini bildiğimiz halde gerçekten İslâm’ın bu ahlâk sisteminde var olan imanın dahi ahlâkî temele dayandığını düşünürseniz; gerçekten biz Müslümanlar olarak ahlâktan bağımsız bir dindarlık içinde miyiz? Bizde ciddi bir değerler problemi var. Zamanı çok hoyratça kullanıyoruz. Zaman sosyolojimizi kaybettik. Toplantılarımız eğer önceden açıklandığı gibi 14:00’da değil de 14:30’da başlıyorsa bizim sekülerleşme sorunumuz var demektir. Dünyevileşme budur. Varoluşsal boyutumuz budur. Onun için zamanı oyun ve eğlence mantalitesi içerisinde düşünmeliyiz ve çok iyi değerlendirmeliyiz.”

 

YARIN: 15. Ufuk Turu’na ve Bursa gezisine son bakış…

 

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.