EKONOMİ BAKANLIĞI’NA (2. Bölüm)

Ziya Uysal

Şu an için ülkemizde yatırımı, üretimi, teknolojiyi, hizmet ve ticareti ilerleten motor görevini krediler yapıyor. Piyasadaki vadeli ve taksitli satışlar da banka kredileri gibi bir çeşit kredidir. Sermaye yetersizliği sebebiyle ülkemizde ticaret, büyük oranda kredili yapılıyor. Osmanlının  son dönemlerinde çok ileri seviyelere ulaşan sermaye açığımız halen sürüyor. Bu yüzden biz, iş yapabilmek için şu anda banka kredilerine ileri ülkelerden daha çok ihtiyaç duyuyoruz.   

 

Krediye kolay ulaşan ülkelerle zor ulaşan ülkemizin, bu eşitsizlik devam ettiği sürece ekonomide ve dolayısıyla gelişmişlikte onlarla yarışma şansı yoktur. Krediyi % 20-25 gibi yüksek maliyetlerle kullanan ülkemiz firmalarının, % 1-2 ile kullanan ülkelerin firmalarıyla iç piyasada, dış piyasada ve bütün iş kollarında rekabet etmesi mümkün değildir. Çünkü finansman maliyetlerimiz arasında büyük bir uçurum vardır.

 

Yüksek finansman maliyeti, ürün maliyetini de satış fiyatlarını da yükseltiyor ve rekabet edemez kılıyor.  Daha pahalı olduğu için ürünlerimiz piyasada daha az satılıyor. Aynı fiyata sattığımızda ise onlar kâr ederken biz zarar ediyoruz. Çünkü finansman maliyetindeki bizim dezavantajımız ileri düzeydedir. Kâr oranlarının çok küçüldüğü, yalnızca aşırı sürüm-satışla para kazanılan şimdilerin ölçek ekonomisinde bazen bizim bu finansman maliyeti fazlalığımızın oranı, ürün maliyetine eklenen kâr oranını bile geçiyor. Markalaşma dışında şansımız kalmıyor.       

 

Ülkemiz, uzun vadeli ve düşük faizli dış kredi alamadığı zamanlarda ilerleyememiştir. Halk Partisi iktidarlarının çağ dışı yönetim zihniyeti sebebiyle dışarıya borçlanmak istemediği dönemlerde de hep geri kalınmıştır. Dışardan alınan kredilerin üretken alanlara, özel sektöre ve bilhassa KOBİ’lere aktarılmadığı zamanlarda da ülke yerinde saymıştır. Özel sektörü üvey evlat gibi, hatta bazen “tefeci” gibi gören, halka devletçi (Komünist) ekonomiyi dayatan solun iktidar olduğu zamanlarda da ülkemiz bariz olarak geriye gitmiştir. Bu dönemlerde halkımız bazen ekmeği bile zor karneyle alabilmiş, bazen de bir paket margarin için uzun kuyruklara girmek zorunda kalmıştır.  

 

Arap sermayesinin bir alternatif olarak Avrupa ve Amerika’dan ülkemize çekilmesi takdir edilecek bir başarıdır, ancak faizin düşmesi için daha büyük meblağlara ihtiyaç vardır.  Dünyada dolaşan paranın ülkemize akması için ille de ülkemizde faizin yüksek olması gerekmiyor. Sadece faiz oranlarının yüksekliği etkili olsaydı, bu gün faizin %1 bile olmadığı Amerika, dış borcu en yüksek olan ülkeler arasında olmazdı. Bu durum iyi analiz edilerek, asıl gerekli olan güven, istikrar gibi şartların sağlanması gerekir.

 

Atalarımız “Acıyan yer başka, acıkan yer başka”, demişlerdir. Bir yandan terörle uğraşırken diğer yandan ekonomiyi de ihmal etmemeliyiz. Aniden gelişen bu kredi yokluğu ve faiz artışı problemi, kalkınma çabalarımıza büyük sekte vuruyor. Yaşamakta olduğumuz kredi darlığı ve yüksek faiz probleminin çözümü için Bakanlar Kurulu sıkça toplanıp, buna çare aramalıdır. 

 

Katar’la ve Suudi Arabistan’la yaptığımız anlaşmalar memnuniyet vericidir. İnşallah diğer körfez ülkeleriyle de benzer yakınlıklar kurarız. Böylelikle körfez sermayesinin Avrupa ve Amerika yerine ülkemize gelmesi için belki körfezdeki diğer kardeşlerimizi de daha kolay ikna ederiz.    

 

Gizli işsizlik ülkemize çok zarar veriyor.  İş arayan genç emeklilerimiz, tarımsal çalışması yılda iki ay bile olmayan çiftçilerimiz, evde dantel vs. ile vakit öldüren genç kızlarımız ve bu gibi daha birçok insanımız da gizli işsizdir. Velhasıl bu günkü çalışan insan sayımızın en az üç katı kadar daha çalışacak insan potansiyelimiz vardır. Bunlar hayallerimizde veya tozlu raflarda sermayesizlik sebebiyle bekleyen çok değerli projelerimizin gerçekleşeceği, kredi yokluğu sebebiyle bir türlü büyütülemeyen işletmelerimizin büyütüleceği günleri bekliyor. 

 

Sonuç olarak ülkemiz hem insan, hem de doğal kaynakları bakımından çok çabuk ilerleyecek, büyük bir potansiyele sahiptir. Coğrafi konumumuz da bunu destekler durumdadır. Tek eksiğimiz sermaye veya uygun kredidir. Bu gün bu sağlanabilirse inşallah yakın bir gelecekte ülkemizin sermayesi kendine yeter duruma da gelecektir. Fakirlik asla bizim kaderimiz olamaz. Allah’a emanet olunuz.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.