EKONOMİNİN BÜYÜMESİ

Nimet Dönmez


Ekonomik değerlendirmelerde göstergeler ve dengeler değişiyor. Yaşanan bunca sorunun ardından, Amerika’da yaşanan seçimlerin ardından dolardaki hızlı yükseliş piyasaları allak bullak etti.

Perakende satışların büyüklüğü ve değişimi bir yandan halkın harcama gücünü gösterir, öte yandan ülke genelinde ekonominin, piyasanın durumu hakkında bilgi verir.

Perakende satış hacminin büyümesi halkın gelirinin artmasına, o da ekonominin büyümesine bağlı.

Piyasalarda hareketi belirleyen sektörler vardır ve bunların başında perakende sektörü gelir. Sektör son günlerde yaşanan sıkıntılardan oldukça nasiplendi. Perakende sektörü dertli denilince, genelde alış veriş merkezleri’nde ve şehirlerin işlek caddelerinde işyerleri bulunan perakendecilerin sorunları gündeme geliyor. Perakende sektöründe ağırlığı bakkal ve market satışları oluşturuyor.

Perakende piyasasında 166 bin bakkal, 83 bin kahvehane, kıraathane, 83 bin pazarcı esnafı, 41 bin lokantacı, benzer sayılarda terzi, ayakkabıcı, marangoz, kasap, aktar, hırdavatçı iş yapıyor.

Büyüğüyle küçüğüyle marketler, alışveriş merkezleri var. Bütün bunların satışları perakende satış hacmini oluşturuyor.

Türkiye’de perakende sektörünün yıllık büyüklüğü 260 milyar dolar olarak tahmin ediliyor.

260 milyar dolarlık iş hacminin 160 milyar doları gıda perakendecilerinin, 100 milyar doları gıda dışı perakendecilerin satış hacmi.

Velhasıl perakende sektörü büyük bir hacme sahip ve birçok kalemi bünyesinde barındırıyor, çok kişiyi istihdam ediyor. Geniş bir alana hitap ediyor. O nedenle sektör önemli ve sektörde yaşanan hareketlenmeler dikkate alınmalı.

Enflasyon açıklandı rakamlar fena değil ancak aralık ayından sonrasına da dikkat etmek gerekir diye düşünüyorum.  Öte yandan farklı iş alanlarındaki çok sayıdaki girişimcinin gayrimenkul sektörüne giriş yapmasının, satışa çıkan proje sayısını artırdığına dikkat çekmek istiyorum.

Yatırımlar ofis, otel, konut segmentinde yoğunlaşıyor. Alınan ruhsatlara ve yeni oyunculara baktığımızda geçen yılın satış rakamlarının üstüne çıkılması lazım. Fakat fiili durum böyle değil. Bu da talep yetersizliğine neden olabilir. Projelerin bulunduğu bölgedeki müşteri profilleri ve satın alma gücü araştırılmadan hazırlandığı, kimin elinde arsa varsa en kolay satılan ürün neyse ona göre proje yapıldığını görüyorsunuz. Bu da arz ve talep dengesini bozan bir unsur. Bu durum projelerin satış hızına yansımaya başladı. 2011-2012 yıllarına kadar proje tamamlandığında satışı da tamamlanıyordu. Şimdilerde lansmanlarda yüzde 50’sini, yüzde 60’ını satmak gibi bir beklenti içine girmemek lazım.

Piyasalar hareketli… Piyasaların hareketine ayak uydurmak ve hızına yetişmek için de doğru projeler, doğru hedefler seçilmeli ki arz talep dengesi bozulmasın. Bazıları felaket tellallığına soyunsa da endişe etmeden bu zoru da atlatacağımız umudunu taşıyalım.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.