FOTOĞRAFÇININ MUTLU OLDUĞU GÜN, O GÜNDÜR

Bayram Kabadayı

Esas itibarı ile dayımın düğünü vardı Denizli’de, birazda o düğüne katılmak Konya deyimi ile “iki saat gözükmek” istiyorduk düğünde.

Hem de Germencik Yörük şölenine de fotoğraf sergisi için katılacaktık, çünkü davetiyemiz cebimizde idi.

Biz fotoğrafçılar gezmeyi çok severiz, hele de böyle etkinliklere davetiniz var ise bunu da bahane ederek gezi programız mükemmel olabiliyor.

Neyse yukarıda yazdığım etkinlikleri bahane ederek sevgili dostum.

Latif çağır bey ile elimize fotoğraf makinelerimizi alarak düşüyoruz göller bölgesinin yollarına.

Denizli’de düğün hazırlığı yapan öz dayım, Osman Şenocak karşılıyor bizleri oğlu damat serdar ile.

Osman dayımın hanımı, Elif yengemin elleri ile yapmış olduğu güzel bir yemek ziyafetinden sonra, akşam muhabbetlerine başlıyoruz.

Kimi normal hayattan, kimi siyasetten bahsededursun, bir ara gelin kızımız bana dönerek, “Bayram dayı sen saz çalıyordun bizlere de çalar mısın?” diye sesleniyor, ben de “tabiî ki” deyince, arabanın bagajında olan sazı, damat Serdar bir koşu alıp geliyordu. İstekleri olan “Zahidem” türküsünü ben onlara çalıp söylüyordum…

Geceyi orada ‘Dayımlarda’ geçirdikten sonra sabah ayrılıyoruz Denizli’den.

Yol üzerinde bazı güzel bulduğumuz yerlerin fotoğraflarını çekerek gidiyorduk aydına doğru Aydın’da trafik polisi arkadaşım sayın Ercan Nuhut kardeşimi cepten arayarak kendisini ziyaret edeceğimizi söyledik, o da memnuniyetle kabul ettiğini söyledi.. Aydın’da güzel bir çay bahçesinde buluştuk. Ercan kardeşim Germencik incirinden bizlere getirmiş oracıkta tadına bakıyorduk. Müsaade alıyoruz Ercan kardeşimizden, ancak yolun ucunu kaçırdığımız Karacasu ilcesine tekrardan geri gidiyorduk.

Karacasu denince benim aklıma hemen testicilik çömlekçilik geliyor. Çünkü daha önceki bir gezimizde orayı gezmiş ve testicileri fotoğraflamıştık.

Hem Latif hocam ilk defa görecek, hem de ben Karacasu’ya tekrardan gelmenin hazzını yaşamış olacaktık.

Nazilli civarından ayrılan Karacasu yolculuğu, tahmini yarım saat sonra bitiyor ve Karacasu sokaklarında buluveriyoruz kendimizi.

Akdeniz iklimini baya hissettiriyor havası Karacasu’yun. Ceketlerimizi çıkartıyor elimize fotoğraf makinelerimizi alıyor, testi yapılan yere doğru adımlıyoruz…

Bazı ocaklarda testi pişirmek için fırınları ateşlemişler dumaları dikkatimizi celp ediyor,

Dönüyoruz o sokağa ve testicilerle başlıyoruz muhabbete.

Hemen şunu belirteyim ki hallerinden çok memnun görünüyorlar. İşlerinden memnun olduklarını bizlere beyan ediyorlar.

Belediyenin de kendilerine yardımda bulunduğunu “testi çömlek yapımında kullanılan toprakların dağlardan getirme” gibi işlerde kolaylık sağladıklarını bize ifade ediyorlar…

Ailecek yaptıkları bu işleri, çok zevkle ve keyifle yaptıkları gözlerimize ilişiyor.

Geziyoruz testiciler arasında ve kenarda bir çömlekçiye giriyoruz, bir Anadolu kadını çalışıyor testi başında, selam verdikten sonra soruyoruz ismini Anadolu kadınının. “Adım Ayşe Öztürk” diyor. Soruyoruz Ayşe kadına; “memnun musunuz işleriniz nasıl vs..” aldığımız cevap “isteyerek, yapıyoruz kendi işimiz” kazancımız güzel diyor bizlere…

Bir ara bana dönerek Ayşe hanım; “Ben sizi tanıyor gibiyim” dedi, bende daha önce geldiğimi ve buraları fotoğrafladığımı söyleyince; “tamam abi o zaman oradan tanıyorum belki” dedi.

Ben daha önce geldiğimi söyledikten sonra, aklıma hemen arabadaki sergi için hazırladığım sergi fotoğrafları geldi.

Zannediyorum o fotoğrafların içerisinde daha önce çekmiş olduğum testici Ayşe hanımın da fotoğrafı olsa gerek diye düşündüm. Ve arabaya doğru yöneldim fotoğrafların içerisinde Ayşe hanımında fotoğrafı vardı… Çok sevinmiştim ve bu fotoğrafı bu Anadolu kadınına hediye etmek ne güzel bir durum ve duygu idi benim için.

Sonunda Ayşe hanıma bu çektiğim fotoğrafın tablosunu hediye etmek, bir fotoğrafçının en mutlu olduğu an olsa gerek diye düşünmeden edemedim. Güzel anılarla dönmenin hazzını yaşadık Karacasu’dan…

Şuradan fotoğrafçı arkadaşlara sesleniyorum. “Model olarak kullandığınız insanların fotoğraflardan tablo yaptırarak kendilerine hediye etmelisiniz” ve, o insanların ne kadar çok mutlu olduklarını, buna bağlı olarak, sizinde mutlu olduğunuz bir an yaşadığınızı göreceksiniz... MUTLU EDİN MUTLU KALIN….